IPA önemli bir yarışma. Her sene on binlerce katılımın olduğu, önemli fotoğrafçılara yer veriyor. 12 ana kategorisi var. Bu kategorilerin bir de mimariden kitaba tanıtım manzaraya uzanan alt kategorileri var. Öncelikle orada birinci olmanız gerekiyor. Ülkemizde alt kategoride birinci olabilen bu zamana kadar Karaman’da yaşayan fotoğrafçı olan Feyzullah Tunç vardı. Benim de üç dört kez birinciliğim olmuştu. 12 alt kategoride birinci belirlendikten sonra bunlar içerisinde tüm kategorilerin üstünde en iyiyi seçip ona “yılın keşfi” diyorlar. 2018’de yılın keşfi olamamıştım. Bu da ilk oldu. IPA bu sene ilk kez kategori birincilerinden sonra tüm zamanların en iyi fotoğrafçılarını da açıkladı. Ben tüm zamanların 15.si oldum. Bu da beni çok şaşırttı. Başarı tesadüf değil. Mutluyum, bakalım seneye ne yapacağız.
FOTOĞRAF İNANILMAZ GÜCE SAHİP
Pandeminin ilk günlerinde eve kapandığımızda strese girdim. Eve kapanma duygusu beni inanılmaz panikletti. II. Dünya Savaşı’ndan beri tüm dünyayı etkisi altına alan bu kadar büyük bir olay yaşanmadı. Bunun fotoğraflanması gerekiyordu. Fotoğraf inanılmaz bir belge gücüne sahip. Dünyayı değiştirme şansım yok ama fotoğrafçı olarak nelerin yaşandığını gösterebilirim.
Önce Ankara’da boş sokakları ve belediyenin dezenfeksiyon çalışmalarını çektim. Hastanelere girmek istiyordum fakat bir türlü izinler çıkmadı. Tam ümidi kestiğim sırada InstaTalks’ta söyleşimi dinleyen ve fotoğrafa meraklı bir doktor olan takipçim Prof. Dr. Kenan Hızel benimle iletişime geçti ve gelin dedi. Gazi Üniversitesi Hastanesi Başhekimi’yle de tanıştık ve hastaneye girdik. İnanılmaz yardımcı oldular.
Tüm hastalardan çekim için izin aldık. İzni olmayan hiçbir hastanın fotoğrafı çekilmedi. 1 aya yakın çalışma yaptık. Fotoğrafı doğru kullanırsınız inanılmaz büyük bir güce sahiptir. 11 Mart’ta ilk vaka açıklandı ve 13 Mart’tan itibaren hemen önlemler alındı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yapılmadı. Avrupa’daki fotoları izlerken ileri sağlık sistemi diye düşündüğünüz hastanelerin durumunun hiç de öyle olmadığını gördüm. Dubai’de bana en çok sorulan sorulardan biri “Yeni bir hastanede mi çalıştın” oldu. Şehir Hastanesi’ne de girip çekim yaptım. Şehir Hastanesi çok yeni ama Gazi Üniversitesi daha eski.
GÖRSELİN GÜCÜNÜ GÖSTERDİM
İzin mekanizması işi zorlaştırdığı için insanlar fotoğrafları genelde uzaktan çekti. Uzaktan çekildiği için olayın içine giremedik. Ben hastanenin bana açtığı kapıyla bunu elde ettim İlk etapta hiç kullanmayacağım şeyleri de çektim ki her şeyi çekiyor düşüncesiyle bana alışsınlar. Bu şekilde olduğu için de belki fotoğraflar daha iyi oldu. Yarışma anonsunun sonunda iki fotoğraf editörü fotoğraf neden başarılı sorusuna “En önemlisi orada vakit geçirmek” yanıtını verdi. Bu da çok etkili oldu. Hem sağlık personelinin çabası hem Covid’in çektirdiği acı görünüyordu. Bugün kadın cinayetine her gün kurban veriyoruz ama Twitter’da –eleştirilse de- boğazı kesilince “ölmek istemiyorum” diyen kadını hatırlıyoruz. Görselin etkisiydi bu. Ben de insanların dikkatini çekmeye çalıştım çünkü meselenin şakaya gelir bir yanı yoktu.
National Geographic birinciliğine kadar fotoğraf kendimi eğlendirmek için yaptığım bir uğraştı. Ondan sonrasında omuzlarıma misyon yükledi. Bir tanesi Türkiye’deki kadınlara eş, anne olduğunuz halde doğru rol model olmaktı. Diğeri de sosyal sorumluluk adına bir şeyler yapmanız gerekiyordu. Fotoğraf sadece eğlence olmamalıydı. Daha önce kanserli hastalarla da çalışma yaptım. Hala devam ediyor bu çalışmam, onla da ödül aldık. Bundan sonrasında da bir şeyleri vurgulayan, önemi olan hikayelere çalışmak istiyorum. Çünkü insanlığa borcumuz var. Fotoğrafta iyiysem bunu doğru kullanmak, bir şeyleri değiştiremesem de kıpırdatmak istiyorum.
Hastaneler güvenimi tazeledi
1 ay ve sonrasında 15 günlük karantina sürecim oldu. O 15 gün çok huzursuzdum. Psikolojik olarak ateşimi çıkarttığımı biliyorum. O manzarayı görünce sigarayı bıraktım. Sürekli iyiyim iyiyim diyorsunuz kendinize. Eşime sürekli bana bir şey olursa beni Gazi Üniversitesi’ne yahut Şehir Hastanesi’ne yatırın dedim. Her iki hastanede de sağlık çalışanlarının hastaya bebekleri gibi baktığını görünce duygulanıyorsunuz. İnanılmaz özveriyle çalıştılar. Yaşlı bir hastanın kulağının arkasına pamuk koymuşlar, maske acıtmasın diye. Bu kadarını düşünen insanlar… Her hastanın başında en az üç kişi var. Bunlar çok kıymetli noktalar. Benim güvenimi tazeledi hepsi… Kafamda hasta olursam doğru sağlık hizmeti alacak mıyım sorusuna dair soru işareti bırakmadı. Hepsine ne kadar teşekkür etsek az.