|

İbn Arabi ve Freud aynı karede

Dünyaca ünlü sufilerden Londra doğumlu Llewellyn Vaughan-Lee, İnsan Yayınları''nca dilimize kazandırılan eserinde, Allah''a ulaşma yolunda kalbin iki boyutlu dönüşümüne işaret ediyor; ''dönüşüm ruhani olduğu kadar psikolojiktir de'' diyor.

İbrahim Yıldız
00:00 - 22/05/2014 Perşembe
Güncelleme: 20:08 - 21/05/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
İbn Arabi ve Freud aynı karede
İbn Arabi ve Freud aynı karede

Llewellyn Vaughan-Lee, Kalbe Yolculuk kitabında, sufinin hassas yolculuğunu ve bu yolculukta kalbinin nasıl dönüştüğünü anlatıyor. ''Sufizim aşkın tasavvufi yoludur; bu yolda Allah veya Hakikat sevgili olarak yaşanır'' cümlesi ile başlayan yazar, sufinin yolculuğunu kafaları karıştırmayan bir dille, entelektüel birikimini ilmi derinlikle birleştirerek okuyucuya gösteriyor. İbn Arabî''den Mevlana''ya, Beyazid-i Bestami''den Rabia''ya olmak üzere birçok ünlü sufinin hayatından ve eserlerinden kesitlere yer verilen kitapta, tüm bunların eskilerin modası geçmiş masalları olmadığını vurguluyor yazar. Zira yazar, Allah''a ulaşmadaki kalbin yolculuğunu anlatırken modern psikolojiye, Freud''a, Jung''a Corbin''e, diğer batılı kaynaklara da atıfta bulunuyor.

İKİ BOYUTLU DÖNÜŞÜM

Londra doğumlu yazar, Nakşibendi sufi yolunu izlemiş ve Irina Tweedie''nin halefi olarak yerini almış. Özellikle rüyalara kadim sufi yaklaşımıyla Jungçu psikoloji anlayışını bütünleştiren yazar, rüya çalışmaları alanında uzmanlaşmıştır. Bilindiği üzere tasavvufta rüyaların yeri, oldukça önemlidir. Bu bakımdan, kitapta rüya yorumuna ayrı bir bölüm ayıran yazar ''Rüyalar gönül yolu için pahası biçilemeyecek kadar kıymetlidirler; çünkü içsel yolculuğun gelişimini gösterirler'' diyor ve kalbin dönüşümünde rüyaların önemine de dikkat çekiyor. ''İçsel dünyanın dönüşümü ruhani olduğu gibi aynı zamanda da psikolojiktir'' diyen yazar, kalbin yolculuğunda psikolojinin önemini ise şöyle açıklıyor: Sufi yolunda yaşanan, içsel dünyanın dönüşümü, Jung''un insanı egodan öze götüren, kişiselleşme konseptiyle çok benzerdir. Jung''un psikolojisinin lisanı, Bugün Batı''da yaşayan insanlar için Arap ve İran sufi terminolojisinden daha kolay anlaşılabilir; Jung''un prensibinden kaynaklanan ve aynı zamanda sufi geleneklerinde yer alan başlangıç, psikolojik gelişmenin basamaklarını Batı dünyasının tecrübeleriyle açıklayabilir.

İSLAMDAN KOPUK TASAVVUF OLMAZ

Özellikle son dönemlerde İslam''dan kopuk bir tasavvuf anlayışının ortaya çıktığı bir gerçek. Llewellyn Vaughan-Lee Kalbin Dönüşümü''nde ''La ilahe illallah bizi dünyadan Allah''a götürür. Fakat O''nun Tek olduğunu tasdik ettiğimizde, Allah''tan başka hiçbir şeyin olmadığını fark ederiz'' diyor. Ancak kitabın genelinde bir çok yaklaşıma göre İslam''dan kopuk kabul edilebilecek bir sufi portresi çizildiğini de belirtmemiz yerinde olacaktır. Özellikle ''mürşid ile ilişki'' kısmında İncil''e, ''Anandamayi Ma'' ve ''Babaji'' gibi Hindu manevi önderleri ve yoga üstadları gibi isimlere yaptığı sık atıflar bunu açıkça göstermektedir.

Ancak ifade etmek gerekir ki İslamsız bir tasavvuf anlayışı olmayacağı gibi Müslüman olmadan da sufi olunamaz. Zira William Chittick şöyle diyor: ''Batı''da, Mevlânâ''yı Hz. Muhammed''den bağımsız düşünen bir anlayış var. Mevlânâ, ''Ben, Hz. Muhammed''in ayağının tozuyum.'' diyor. Kur''an-ı Kerim''de ''Eğer Allah''ı seviyorsanız, Hz. Muhammed''e uyun ki, Allah da sizi sevsin.'' deniyor. Hz. Muhammed ile bir bağınız yok ise sadece ''Ben Allah''ı seviyorum'' demekle O''na ulaşmak mümkün olmaz. Müslüman olmadan sufi olunmaz.'' Llewellyn Vaughan-Lee''nin Kalbin Dönüşümü kitabını okurken William Chittick''in notlarını hatırlamakta fayda var.

Llewellyn Vaughan-Lee

Kalbin Dönüşümü

İnsan Yayınları

2014

166 sayfa

10 yıl önce