İstanbul’daki Afrikalılar Kumkapı’da, Dolapdere’de, Aksaray’da yürürken karşımıza çıkıyorlar. Saat satıcılığı, tekstil ve kargo işi onların genelde yaptığı işler. Nüfusları muallak. 200 bin diyen de var, 50 bin diyen de. Ten renklerinden ötürü ırkçılığa da maruz kaldıklarını söylüyorlar. Peki kara kıtanın insanları İstanbul’da ne yapıyor? Göç ve göçmen araştırmaları yapan akademisyen Doğuş Şimşek, geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki Afrikalılarla ilgili Çabuk Çabuk adında bir araştırma kitabı yayınladı. Şimşek’le bu araştırmanın sonuçlarını konuştuk.
Afrikalı göçmenlerin öğrendikleri ilk Türkçe kelimeymiş “çabuk”. Tekstil atölyelerinde çalışan Afrikalı göçmenler, iş yerinde patrondan en çok duydukları kelimenin “çabuk çabuk” olduğunu, işlerini tanımlamak için kullandıkları “çabuk çabuk” tasvirini de kullandıklarını söylediler. Aynı zamanda Türkiye’deki hayatlarını en iyi betimleyen kelimelerden de birisi olduğunu düşündüğümüz için de kitabın başlığı “çabuk çabuk”. Tekstil atölyesinde çalışan Ugandalı bir kadın, “Birçok Afrikalı göçmen ‘çabuk çabuk’ işinde mecburiyetten çalışıyor. Çabuk çabuk işi benim için kölelik demek” dedi.
İstanbul’daki Afrikalılarla ilgili yapılan çok fazla akademik çalışma yok. Sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin araştırmalarının çoğu Suriyeli mülteciler ile ilgili. Benim için de durum böyleydi. Yenikapı’da Suriyeli mültecilerle ilgili araştırma yaparken Afrikalı göçmenlerin yaşadığı sorunlar gözüme çarpmaya başladı. Bir süre sonra Afrikalı göçmenler ile ilgili de araştırma yapmam gerektiğini düşündüm. Son iki yıldır Afrikalılarla ilgili akademik çalışmalar yapıyorum. Onlarla yüz yüze görüşmeler yaptım, dertlerini dinledim. Zaten onlarla sosyal bağlar kurmuştum. İlerleyen dönemde akademik çalışmaların sadece ilgilisine ulaştığını fark ettim. Oysa ki bu konu İstanbul’da yaşayan çoğu insanı ilgilendiriyor. Afrikalıların da görünür olmaları gerekiyor. Bu nedenle bir kitap çalışmasını yaptık. Yusuf Sayman Afrikalı göçmenlerin fotoğraflarını çekti. Ben de yaptığım saha çalışmasının bulguları üzerinden kitabın metinlerini yazdım.
Maalesef çok net rakamlar yok. Çünkü göçmen statüleri farklı. Bazılarının oturma izni var, bazıları düzensiz göçmen, bazıları turist vizesi ile kalıyor, bazıları da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile evlenip vatandaş olmuşlar. Düzensiz göçmenlerin sayısını bilmek zor. 200 bin diyen de var, 50 bin diyen de.
FERİKÖY STADI’NDA UMUTLU BEKLEYİŞ
Afrikalı göçmenlerin iş alanları, diğer göçmen gruplarının iş alanlarından çok farklı değil. Hizmet sektörü, kuaförlük, uluslararası telefon görüşmelerinin yapıldığı dükkanlar, seyyar satıcılık, atölyelerde tekstil işçiliği. Bunların yanı sıra, Afrikalı göçmenlere özgü olan ve kısaca “kargo işi” olarak bilinen bir iş alanı daha var. Geldikleri ülkeler ile Türkiye arasında yaptıkları tekstil ticaretinin adı kargo işi. Bu iş yerleri özellikle Kumkapı ve Yenikapı civarında yaygın biçimde göze çarpıyor. Çoğunluğu Nijeryalı olan göçmenler, İstanbul’da bulunan toptancılardan aldıkları tekstil ürünlerini kendi ülkelerindeki toptancılara göndererek bu ticarete aracılık ediyorlar. Yasal statü elde etmiş olan Afrikalı göçmenler de kargo ofislerinin işletmeciliğini yaparak ya da bu ofislerde çalışarak yaşamlarını devam ettirebilecekleri düzeyde gelir elde edebiliyorlar.
Futbolcu olmak çoğu Afrikalı göçmenin en büyük hayali. Birçok Afrikalı Süper Lig veya Birinci Lig’deki bir takımda oynayacaklarını vaat eden menajerler tarafından Türkiye’ye getirilmişler. Pazar, pazartesi, çarşamba ve cuma sabahları Feriköy stadında antreman yapan Afrikalı gençler, futbol kulübü yöneticileri tarafından beğenilip bir takıma transfer olma umuduyla bekliyorlar. Feriköy stadında Afrikalı futbolcuların kurdukları takımlar arasında futbol turnuvaları yapılıyor, turnuvayı kazanan takıma ödül veriliyor. Futbol turnuvaları İstanbul’da yaşayan Afrikalı göçmenlerin yaşamlarını renklendirdiği gibi göç alan toplum ile Afrikalı göçmenleri bir araya getiren önemli etkinlikler arasında yer alıyor. Avcılar Belediyesi Atatürk Stadyumu’nda ise salı ve perşembe günleri antreman yapan Afrikalı futbolcuların sayısı da oldukça fazla.
VERİLEN ROLLER ALGIYI GÖSTERİYOR
Maalesef evet. Afrikalı göçmenler ırkçılık deneyimlerini anlattılar, ben de saha çalışması sırasında bunu gözlemledim. Afrikalı göçmenlerin çoğu sokakta sözlü hakarete maruz kalıyorlar, ev sahipleri evlerini onlara kiralamak istemiyor. Günlük hayatın pek çok alanında ırkçılığa maruz kalıyorlar. Kitabın kapağında yer alan kişi dizi oyuncusu. Tarihi dizilerde, komedi dizilerinde oynuyor. Ona “dizilerde hangi rolleri oynuyorsun” diye sorduğumda; hırsız, dolandırıcı, kaçakçı ve köle cevabını verdi. Maalesef Afrikalı göçmenler ile ilgili algı bu ve bu algının oluşmasında medyanın büyük rolü var.
Kumkapı’da restoranlarda, kargo işletmelerinde, kuaför salonlarında görüştüğümüz Afrikalı göçmenlerin hemen hemen hepsi göç alan toplumun bireyleri tarafından maruz kaldıkları ayrımcılık ve ırkçılığın gündelik hayatlarını olumsuz yönde etkilediğini söylediler. Güvende hissetmediklerini dile getirdiler.
Kumkapı ve Yenikapı’da yaşıyorlar
İstanbul’da yaşayan Afrikalı göçmenlerin yerleştikleri semtler, geldikleri bölgelere göre farklılaşıyor. Doğu Afrika’dan gelenler Kumkapı ve Yenikapı çevresinde yaşıyorlar. Sosyal alanlarını da yine bu semtlerin çevresinde oluşturmuşlar. Bu semtler, farklı ülkelerden gelen göçmenlerin yerleşmesiyle hem İstanbul’un çok kültürlü kimliğini hem de göçmenlerin izolasyonunu yansıtıyor. Yenikapı istasyonundan Kumkapı’ya yürürken farklı ülkelerden gelen göçmenlerin kurdukları işyerlerinin çeşitliği çok kültürlü bir ortamı yansıtsa da birbirine temas etmeyen göçmen topluluklarının semtin farklı mahallelerinde oluşturdukları sosyal alanların dışında görünür olmamaları, gerçekte birbirlerinden ne denli izole olduklarını ve bu çok kültürlü alan içinde dahi kültürlerin etkileşiminin ne denli sınırlı kaldığını da gösteriyor.
Sadece saat satıcısı değiller
Bizim bu kitap ile anlatmak istediğimiz de buydu; onlar hayatımızın bir parçası. Sadece saat satıcısı değiller. Toplum içinde pek çok farklı rolleri var.
Çoğu zaten ekonomik nedenlerle burada. Çünkü ülkelerinde ekonomik sorunlar, işsizlik var. Tabii çatışmadan kaçıp gelenler de var. Burada çalışıp, çocuklarının eğitimi için ailelerine para gönderen anneler var. Onların okuyabilmesi için burada yaşıyorlar. Türkiye’nin para kazanmak için iyi bir ülke olduğunu söylüyorlar. Ancak son döviz artışı onları ciddi anlamda etkilemiş. Çünkü ailelerine genelde dolar üzerinden para gönderiyorlar. Hakları erişimleri çok kısıtlı. Burada doğan Afrikalı bebeklerin hiçbirinin kimlik kartı yok. Burada bir yaşam oturtmuşlar. Kendi sosyal çevrelerini oluşturmuşlar.
Anadolu’da uydu şehirlere yerleştiriliyorlar. Ancak uydu şehirlerde iş imkanı az olduğu için İstanbul’da yaşamayı tercih ediyorlar.