|

Julia'nın gözleri çağımızın hastalığını teşhis ediyor

Yetimhane filminden hatırladığımız başrol oyuncusu Belen Rueda iki karakteri canlandırmada başarılı bir performans sergiliyor.

Naz Emel Koç
00:00 - 3/07/2011 Pazar
Güncelleme: 22:10 - 2/07/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Julia'nın gözleri çağımızın hastalığını teşhis edi
Julia'nın gözleri çağımızın hastalığını teşhis edi

Julia kız kardeşinin ilginç intiharını inandırıcı bulmadığı için olayın peşine düşerken bir yandan da görme kaybı yaşamaktadır. Körlüğe doğru hızla yol alırken bir yandan kardeşinin katilinin peşine düşer. Ancak bu kovalamaca da roller karışmıştır. Artık katil Julia'nın peşindedir. İnsanoğlu yaşadığı her devirde, yaşadığı dönemin şartlarının yarattığı hastalıklara tutulur. Teknolojinin hızlı seyri görüntünün kaydedilme ve paylaşılma olanaklarını kolaylaştırırken, bir yandan da saygınlık kazanmasına önemli oranda hizmet ediyor.

GÖZETLENME PATOLOJİSİNİN FARKINDA MIYIZ?

Gözle görülenin şöhreti yakaladığı ve rol model olarak sunulduğu bu devirde, sıradan insan sıradan olmayı hazmedemez hale geldi. Bunun çıkışını da her anını gösterilir ve gözetlenir hale getirecek şekilde kaydedip, olabildiğince çok insanla paylaşmakta buluyor. Sosyal paylaşım siteleri bunun yığınla örnekleriyle dolu. Gidişatın patoloji sınırlarına yaklaştığının ve ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin henüz çoğumuz farkında değiliz.

Böylesi bir farkındalıktan ortaya çıkan Julia'nın Gözleri filmi, konuya insan hikâyeleri üzerinden minimal ölçekte yaklaşarak, özgün bir bakış açısı yakalamayı başarıyor. Gözden ırak olmanın yarattığı patoloji isabetli tespit ve tahlillerle ortaya koyuluyor. Zaman zaman akıl oyunu, zaman zaman gizem denizlerinde gezinen film göz, görme ve beş duyu merkezli bir perspektifle çağın hastalığına dönüşen bir durumu seyircinin gözleri önüne seriyor ve bunu bir sürü şeyi aynı anda anlatma çabasına girmeden, mütevazı bir öyküyle yapıyor. Bana kalırsa söz konusu patoloji teknolojinin elinin uzandığı her yerde görüldüğü halde, böylesi isabetli bir tahlilin İspanyol sinemasından gelişi üzerinde durmak lazım.

İSPANYOL PERSPEKTİFİ

Bugün Batı medeniyetinin olmazsa olmaz ülkelerinden biri olan İspanya, geçmişinde İslam medeniyetinin görkemli günlerine ev sahipli yapmış olma özelliğine sahip. Batı medeniyetinin en dikkat çekici yanı görselliğe dayalı ifade anlayışı. Resim ve heykel gibi göze hitap eden tasvir sanatlarının insan hayatının parçası olduğu bir medeniyetten söz ediyoruz. Dini temaların bile önemli bir kısmı resimle ifade ediliyor. Sinema sanatının Batı öncülüğünde ortaya çıkışı ve gelişmesi de bu durumun iz düşümlerinden. Bence film sinematografik başarısını biraz bu arka plana borçlu.

İslam medeniyetinde ise durum tam tersi. Görünmeyen mutlak bir Tanrı'ya iman esasına dayalı İslam'a göre varlıkların bire bir tasvir edilmesi, yani resim ve cisimleştirilmesinin yasak olduğunu biliyoruz. İslam sanatında varlıkların birebir tasvirini değil, cismaniyetinin izdüşümlerini görüyoruz. Öyle bir sanat ki, aynı zamanda hayatın içinde kendini konumlandırıyor ve bir nevi görme ve seyretmeyi yüceltmiyor. İşte filmin isabetli tespitlerinin altında da bence biraz bu bakışı aramak lazım.

İYİ BİR ALTERNATİF

Julia'nın Gözleri bir gerilim filmi için uzun olmasına rağmen, akıcı olay örgüsü ve boş sahnelere yer vermeyişi filmi ilgi çekici hale getiriyor. Birkaç küçük mantık hatası olmakla birlikte, senaryonun derli toplu olduğunu söylemek mümkün. Yer yer seyirciyle oynamayı tercih eden senaryoya, yönetmenin sinematogtafiyi kullanma başarısı da katkı sağlıyor. Julia'nın Gözleri, korku-gerilim filmleri arasında iyi bir alternatif .


Julia'nın Gözleri

(Los Ojos de Julia - Julia's Eyes

)


Yönetmen
: Guillem Morales

Senaryo
: Guillem Morales, Oriol Paulo

Yapımcı
: Guillermo del Toro, Cruz Rodr'guez

Yapım
: İspanya, 2010

Tür
: Gerilim, Gizem, Korku, Psikolojik

Oyuncular
: Belén Rueda, Clara Segura, Llu's Homar, Andrea Hermosa, Boris Ruiz

13 yıl önce