|

Kanseri yenip anne olacağım

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nüket Bilgen de meme kanseriyle mücadele eden güçlü kadınlardan biri. Kanser olduğunu öğrenince en büyük hayali olan anneliği erteleyen Bilgen yumurtalıklarını tedavi sırasında dondurmuş. Kanseri tamamen atlattıktan sonra en büyük hayali olan anneliği tatmak istiyor.

Aybike Eroğlu
02:04 - 23/10/2022 Pazar
Güncelleme: 23:00 - 22/10/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Kanseri yenip anne olacağım
Kanseri yenip anne olacağım

Meme dokusunda yer alan süt kanalları ve süt bezini oluşturan hücrelerin farklılaşmasıyla ortaya çıkan meme kanseri her 8 kadından birini etkiliyor. Dünya genelinde hastalıkla ilgili farkındalık oluşması için Ekim 2004’te harekete geçen Dünya Sağlık Örgütü, bu ayı Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı ilan etti. Bu kapsamda hastalığa ilişkin pek çok farkındalık etkinliğine imza atılıyor.

KUCAĞIMDA SAATLİ BOMBA

Pek çok insanın hayatını değiştiren bu hastalık, kimilerine yeniden başlama gücü verirken, kimine ise hayatıyla ilgili radikal kararlar almaya itiyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nüket Bilgen de meme kanseriyle mücadele eden güçlü kadınlardan biri. 38 yaşındaki Bilgen, 2019 yılından bu yana hastalıkla mücadele ediyor. İlk tanı aldığı anı, ‘kucağıma bir bomba bırakılmış gibiydi’ diye tanımlayan Bilgen, “Doktor bana yapacağı tüm tıbbi protokolü anlattı, 15 dakika bomboştum. Doktorun monoloğu var tek başına konuşuyor. Biz sadece dinliyoruz... Sonra bir an, ‘Hocam özür dilerim ben tanıyı anlayamadım’ dedim. Tamam memeyi alın, her şeyi alın ama tanı ne? Doktor, ‘Sen kansersin’ dedi. Böyle bir ilk an, hani nefesini tutuyorsun kucağına saatli bir bomba bırakıyorlar, zaman senin için işlemeye başlıyor, tik tak tik tak... Tam olarak hissiyatım buydu. Yani süreyi uzatmak da saati susturmak da senin elinde, o saatin durması da senin elinde. Eğer tedaviyle ilgili sürece düzgün yaklaşmazsan, karamsar olursan, kanser oldum hayat bitti benim için dersen bu olaydan sağ çıkman mümkün değil. Ama ben bunu atlatacağım diye yaşarsan, bir şekilde engelleri aşabilirsin” diye anlattı.

KESİNLİKLE KANSER DEĞİLSİN

Yaşadığı süreci tüm içtenliğiyle anlatan Bilgen’in, kanser macerası aslında 2018 yazına uzanıyor. O dönem memesinde bir kitle fark eden genç kadın, hemen doktora gidip test yaptırmış. Ancak doktoru, yaptığı ön muayene sonrası kitlenin hareketli olması, ailede meme kanseri öyküsü olmaması gibi gerekçelerle fibrokistik bir yapı olduğuna karar vermiş. Bu teşhisin kendisini de ikna ettiğini belirten Bilgen, “Doktor bana kesinlikle kanser olmadığımı, rutin muayenelere devam etmem gerektiğini söyledi. Tarihler Aralık 2018’e geldiğinde ise kitlenin büyüdüğünü fark ettim. Özel bir hastaneye gidip ultrason çektirdim. Doktor kitleden biyopsi alınması gerektiğini söyledi. Ben kendim de öğretim üyesi olduğum için Ankara Üniversitesi’ndeki doktor arkadaşlarıma ulaşıp, böyle bir sıkıntı var benim tetkiklere girmem gerekiyor diyerek yardımcı olmalarını istedim. Daha sonra ultrason, mamografi, meme MR’ı şeklinde 3 farklı tetkik yapıldı. Memedeki dokudan da biyopsi alındıktan hemen sonra 25 Mart 2019’da kanser tanısı konuldu” diye anlattı.

TETİKTE OLMAK GEREKİYOR

3 Nisan’da ameliyata giren Bilgen’in, ameliyatta lenf metastazı olduğu için 3. evrenin başında olduğu anlaşılmış. Bu ameliyata 17 lenfi alınan Bilgen, “Kanserden önce sağlıklı beslenen, spor yapan biriydim. Tek kötü alışkanlığım sigaraydı, onu da kanser olduğumu duyunca tamamen bıraktım. Kanseri kabul edip yaşamaya devam etmek gerekiyor. Bu hastalık hep tetikte olmayı gerektiriyor. Hiç beklemediğiniz bir anda başınıza bir olay geliyor ve sonrasında artık her şey netleşiyor” diye anlattı.

İYİ DE TANI NE?

Kanser tanısını aldığım gün yanımda arkadaşlarım vardı, doktorun yanına gittik. Doktor bana yapacağı tüm tıbbi protokolü anlattı, 15 dakika bomboştum. Doktorun monoloğu var tek başına konuşuyor. Biz sadece dinliyoruz... Sonra bir an, ‘Hocam özür dilerim ben tanıyı anlayamadım’ dedim. Tamam memeyi alın, her şeyi alın ama tanı ne? Doktor, ‘Sen kansersin’ dedi. Böyle bir ilk an, hani nefesini tutuyorsun kucağına saatli bir bomba bırakıyorlar, zaman senin için işlemeye başlıyor, tik tak tik tak... Tam olarak hissiyatım buydu. Yani süreyi uzatmak da saati susturmak da senin elinde, o saatin durması da senin elinde. Eğer tedaviyle ilgili sürece düzgün yaklaşmazsan, karamsar olursan, kanser oldum hayat bitti benim için dersen bu olaydan sağ çıkman mümkün değil. Ama ben bunu atlatacağım diye yaşarsan, bir şekilde engelleri aşabilirsin.

O NEFESİ BİR TÜRLÜ VEREMEDİM

Aradan aylar geçti, tedavi süreçleri, ameliyatlar pek çok şey yaşadım. Bir şeyi fark ettim... Ciğerleri açabilmek için bir alet veriyorlar, ciğerleri açmak gerekiyor ameliyattan sonra vs. Ben teşhisin konduğu o gün tuttuğum nefesi bir daha hiç veremedim, o nefes benim içimde kaldı. Defalarca derin nefes almaya çalıştım ama başaramadım, nefesim hep yarım kalıyordu. Bunu fark ettikten sonra nefes almam lazım diyerek doğa yürüyüşlerine, nefes terapisine başladım. Yaptığım çalışmalardan sonra bu sene artık gerçekten nefes alabilir hale geldim.

YUMURTALIKLARIMI DONDURDUM

Şu an hormon tedavisinin sürdüğünü kaydeden Bilgen, “Kanserle ilgili kemoterapi, radyoterapi bittikten sonra tedavi bitti gibi bir algı var ama öyle değil. Hormon tedavisi özellikle hormon duyarlı meme kanseri tanısı alan kişilerde devam ediyor. Doktorlar şu anda 10 yıl kadar bu tedavinin devam etmesini istiyor. Bu tedavi bizim hâlâ kanser hastası olduğumuz anlamına geliyor. Tedavi bitti, kanser bitti gibi bir şey söyleyemiyoruz maalesef. Hormon tedavisi bedenimizi menopoz sürecine sokuyor. Bu anlamda ben 30’lu yaşlarda meme kanseri tanısı almış, evlenmemiş ve çocuk doğurmamış bir kadın olarak çocuk sahibi olmam soru işareti. Bu durumla ilgili tüm ihtimaller elimden alınmasın diye, yumurtalıklarımı dondurdum. Bu yöntem çocuk kanserleriyle mücadele edenlere uygulanan bir yöntem, yetişkin olarak bana uygulandı. Kemoterapiye başlamadan hemen önce bu işlemi gerçekleştirdim. Mesela bu hormon tedavisi diyelim ki 10 yıl sürecek... 45 yaş civarında tedavim bittiğinde yumurtalarımın yarısını kendime aktarıp mensturual döngümün geri dönmesini bekliyorum. Bu şekilde belki anne olabilirim” ifadelerini kullandı.

KANSERİNİN KİTABINI YAZDI

Yaşadığı süreçlerde aldığı küçük notları ‘Meme Kanseri Bencildir’ isimli kitapta toplayan Nüket Bilgen, “İnsan bu süreçte çok bireyselleşiyor, her şeyi kendisi halletmek istiyor. Kendisine iyi gelen ne varsa onu yapmak istiyor. Eskiden daha atılgan bir yapım vardı, mesela hoşuma gitmeyen bir şey olduğunda reaksiyon gösterip şiddetli tepkiler verebiliyordum. İnsanları kırabiliyordum. Kanserle birlikte durup düşünen, biraz geride duran, insanlara imkan tanı diyebilen birine dönüştüm. Keşke kanser elçileri hayalim gerçek olsa, bu insanlar tüm kanser hastalarıyla ilgili araştırmalar yapıp o insanlara yol gösterebilse” diye anlattı.

Hasta yakınları destek alsın

Hasta yakınlarının da bu süreçte destek almasını öneren Bilgen, “Her ne kadar kanser bencil olsa da kanser hastası yakınlarına da destek verilmeli. Benim olayımda da, tanıyı ben değil bütün ailem aldı. Onlara ilk söylediğim anı hiç unutamıyorum. Annem ve babam ikisi de yıkıldı ama kendilerini de bırakamadılar. Doğur büyüt kanser olsun, öyle saçmalık mı olur... İşte o yüzden aileler mutlaka destek almalı” diyor.

KADIN AYNADA HEP YALNIZ

  • Meme kanseri hastalarının yaşadığı sorunlara dikkat çeken Bilgen, “Bir memeyi alırken, diğer memeyi 5 yıl kadar tutmayı tercih ediyorlar. Ben bunu bekleyemediğim için ikisini de aldırdım, yerlerine silikon taktırdım. Rekonstrüksiyon ameliyatı sırasında kullanılacak protez ve meme bir estetik olarak değerlendirildiği için tüm masrafları kendim karşıladım. Tüm dünyada meme kanseri sonrası yapılan bu ameliyatlar estetik olarak değerlendiriliyor. Masrafları devlet karşılamıyor. Kadınlar maddi imkanı yoksa, bütünlüğü bozulan o bedenle yaşamaya çalışıyor. Pek çok noktada tedavi ve ilaçların ücretsiz olduğu durumlar var ama inanın, devlet memesini kaybeden bir kadının aynaya baktığı noktada yok. Kadın o noktada hep yalnız” dedi.
#Meme Kanseri
#kadın
#sağlık
2 yıl önce