Hayat kurtarmanın dayanılmaz hazzını yaşamak istemez misiniz? Üstelik kısa bir işlemle... Küçücük kök hücreler sayesinde hem pek çok kişinin hayata tutunmasını sağlayabilirsiniz hem de sağlığınıza sağlık katabilirsiniz. Ülkemizde 2000'li yılların başında 300 civarında yapılan kök hücre nakli, geçtiğimiz yıl 10 katına ulaştı. Dünyada en hızlı kök hücre nakli artışı sağlayan ülkeyiz ancak nüfusumuza oranla bakıldığında yapılması gereken nakillerin henüz yarısını yapabiliyoruz.
Türk Hematoloji Derneği'nin (THD) 'Kan Sizsiniz' sloganıyla başlattığı Halka Yönelik Temel ve Güncel Hematoloji Eğitimi'nin ilk ayağı Aydın'da başladı. Eğitimde kan hastalıkları konu alındı. THD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zahit Bolaman Yenişafak'a yaptığı açıklamada, ilik nakillerinin yetersiz olduğunu söyledi ve ekledi: Vatandaşların, 'Başıma birşey gelmez' dememesi ve kök hücre (ilik) bağışı yapması gerekiyor.
Prof. Dr. Bolaman, löseminin (kan kanseri) sigarayla kesin olarak ilişkisi olduğunu söyleyerek, 'Hastalığın radyasyonla ilişkisi var. Radyoaktif alanlardan kaçınmalı. Ağrı kesicileri uzun süre kullanmamak gerek. Bazı antibiyotiklerin kullanılmasından kaçınılması gerekiyor. Romatizmal ilaçların yan etkileri hastalığı getirebiliyor. Çoğu zaman nedenini bilemiyoruz' dedi.
İlik nakli konusunda yetersiz olduğumuzu belirten Prof. Dr. Bolaman şöyle devam etti: İnsanların gönüllü olması gerekiyor. İnsanlar, 'Ben kök hücre verirsem rahatsızlanırım' diyor. Halbuki bu kan bağışçısı olmak kadar kolay birşey. 30 bin olan bağışçı sayısı 400 bine çıktığında kendi kök hücre bankalarımızdan nakilleri karşılayabiliriz. Böylece herkes herkesin kan kardeşi olabilir.
Prof. Dr. Bolaman kordon kanı konusunda da, 'Bebekten alınan kordon kanı ona 8 yaşına kadar faydalı olabilir. Vücut büyüyünde kordon kanındaki kök hücre yetersiz olur. Çocuğun kordon kanında hastalık varsa faydasız vermez Kök hücreyi kaynağında saklamak daha doğru' dedi.
'Türkiye'de kansızlık çok sık görülüyor' diyen Prof. Dr. Bolaman, 'Ülkemizin daha az gelişen bölgelerinde, özellikle bayanlarda yüzde 70 oranında görülüyor. Kansızlık olan kişiler yorgun olur, hareket edemez. Bu insanlar uygun bir şekilde tedavi edilmeli Hanımların regl dönemlerinde, doğuştan bir hastalıkları yoksa demir ilaçları kullanması lazım' diye konuştu.
Aydın'da yaşayan Muhterem Kaya 24 yaşındayken kan kanserine yakalandı ve ablasından nakledilen ilikle hayata tutundu. Kaya, hastalığı yenmenin moralle sağlandığını söylerken, bir de mesaj verdi: Herkes ilik bağışçısı olsun.
Hastalığımı 2009 yılının Ağustos ayında öğrendim. Halsizdim, burnum kanıyordu. Askere gittiğim yıllardan beri burnumda kanama vardı. Doktora gitmiştim, bir ilaç yazmıştı. "İyileşti" dediler. İyi olmadığımı hissediyordum. Çalışırken başım, eklemlerim ağrıyordu. Hastaneye gittim. Kan tahlili yapıldı. 45 gün sonra kanser teşhisi koydular. Uzun süreli bir tedavi göreceğimi söylediler. Kemoterapi görmeye başladım. İnsanların başına herşey gelebiliyor, biz de bunu yaşadık. En başta doktorum Prof. Dr. Ali Zahit Bolaman'a güvendim. İlik nakliyle bu hastalığı yenebileceğimi söylediler. Ailemde bir tek ablamın dokuları yüzde 100 uydu. Testlerimiz yapıldı. Ablamdan kan alındı.
Aile olarak çok üzüldük. Herkese hastalığımı sordum. İnternetten araştırdım. Burada ilk önce "Allah" diyeceksiniz, sonra da doktor. İnanç çok önemli. Moral ve motivasyon çok önemli. Ailem çok destek oldu, doktorlarım çok doktor oldu. İnsan hastalık sürecinde çok sinirli oluyor. Kapalı odada dura dura, istediğiniz şey hemen olmayınca üzülüyorsunuz.
Evet. Boğazıma bir kateter taktılar. Oradan nakil yapıldı.
Yok öyle olmadı. Ablam kan merkezinde tam dokuz saat boyunca yattı. İlik verdi. Onda halsizlik oldu. Beş gün iğne vuruldu. Sonra da onun iliği bana nakledildi.
Kesinlikle. Çok şükür ikimiz de iyiyiz. Vücudum da kabul etti.
Yemeğime daha da dikkat eder oldum. Haşlanmış sebzeler yiyorum. Eti yağsız, ızgara ya da fırında yiyorum. Hazır gıdalardan uzak duruyorum. Dışarıda bir tek çorba içiyorum. Et türü şeyler kesinlikle tüketmiyorum dışarıda.
Toplumda duyarlılık çok önemli. Kan verelim. İlik bağışında bulunalım. Devlet de buna destek versin. İnsanın başına gelmeden kimse anlamıyor. Kapalı odalarda 60 gün yatmayı bir ben bilirim. Küçük bir kan testi, bir insanın hayatını değiştirebiliyor. Küçük bir kanla bir kişinin hayatını kurtarabilirsiniz.
Prof. Dr. Ali Zahit Bolaman:
Hastamız bize geldiğinde, halsizliği olduğunu söyledi. Daha önce kendisine kansızlık olduğu söylenmiş. Bakıldığında kendisine akut lösemi teşhisi koyduk. Genç bir hasta. Aileyle görüştük. Hastalığın kötü seyredebileceğini anlattık. İki kez kemoterapi verildi. Kanser hücreleri yok edildi ve hastamız iyileşti. Ancak bu şekilde kalırsa hastalığı yeniden nüksedebilirdi. Ailesinin bireylerine tahlil yaptık. Ve ablasıyla doku uyumunun yüzde 100 olduğunu gördük. Hastamıza kök hücre nakli yapılmasına karar verdik. Ancak bunun da yan etkileri olabilirdi.
Başkasına ait bir hücreyi kişiye verdiğinizde kabul etmeyebilirdi. Hastamıza nakil yapıldıktan sonra ufak bir enfeksiyon gelişti. Bu tedavi edildi. Hastanın başından ayak parmağına kadar derisi kıpkırmızı oldu. Bu dört dereceye ayrılan bir durum. İkinci derecede olunca hekim ve hasta için çok iyi. Çünkü bu durum kan kanserinin ortadan çıkması için iyi bir faktör olarak değerlendiriliyor. Bir süreliğine yardımcı tedaviler uygulandı ve hastamızın kan değerleri düzeldi. Hastada kanser aranması yaptığımızda kanser hücrelerinin olmadığını gördük. Hastanın kendi kanı değil ablasının kanının olduğunu tespit ettik. Ablasıyla kardeşliklerini pekiştirdiler. 3- 6 ayda bir testleri yapılıyor.