|

Tarihsel kimlik estetikte aranmaz

Restorasyon sonrası yenilenen eski yapılar, çevresiyle birlikte bir dönemi temsil ediyor. Ülkemizde faaliyet gösteren İtalyan Restorasyon Derneği Başkanı Alessandro Zanini, “Binaların tarihsel dönemler boyunca yaşadığı değişim bir bütün olarak onun gerçek kimliğini oluşturmaktadır. Tek döneme baktığınızda hangi estetik anlayışla üretildiğini söyleyebilirsiniz ama bu bilgiler size eserin gerçek tarihsel kimlikleri hakkında bilgi veremez” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 5/05/2019 Pazar
Güncelleme: 14:48 - 4/05/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
 Şeyh Süleyman Camii
Şeyh Süleyman Camii

Tarihin bir döneminden günümüze kadar ayakta kalmış yorgun yapıların onarımı için yapılan çalışmalar her geçen gün iyileşiyor. Yapıların dış görünüşü, detayları ve iç süsleri dönemi hakkında bilgi verirken onarımda kullanılacak yeni hamleler çeşitli dönüşümlere sebep olabiliyor. Her dönüşüm kimlik üzerinde değişime sebep olurken aynı zamanda yeni bir kimliği de inşa etmiş oluyor. Restorasyon faaliyetlerinde öncü ülke olarak bilinen İtalya ile Türkiye’nin ortaklığı ise birçok eserde kendini gösterdi. İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) işbirliğiyle Türkiye’de bulunan İtalyan Restorasyon Derneği Başkanı Alessandro Zanini de ülkemizde restorasyon çalışmalarında bulunan deneyimli isimlerden biri. İtalyan restoratör Zanini ile restorasyondaki önemli noktaları, İtalya’nın restorasyondaki başarısının nedenlerini ve Türkiye’nin mimari karakterini konuştuk.

DÖNEMLERİ BİRLİKTE
YAŞATMALIYIZ
Türkiye’de katkıda bulunduğunuz restorasyon projeleri hangileri?

İtalyan Restorasyon Derneği Assorestauro, İtalya Ekonomi Bakanlığı ve İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı ITA’nın destekleri ile 2008 yılından bu yana Türkiye ile ortak projeler yürütüyoruz. İlk olarak Dolmabahçe Saat Kulesi’nin restorasyonu ile başladık. Çalışmalarımız Fatih’te bulunan Şeyh Süleyman Camii’nin restorasyonu ile devam etti. İtalyan restorasyon metodolojisi ile yürüttüğümüz çalışmalarımız sırasında yaratmaya çalıştığımız ortak dilin yeni işbirlikleri açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.


Restorasyonda nelere dikkat edilmeli?

Her ülkenin, her toplumun kendi restorasyon anlayışı vardır, olmalıdır. İtalya’daki kurallar, Türkiye’de katı olarak algılanabilir. Ancak ana restore edilen eserin tarihini, dokusunu, geçmişine saygı göstermelidir. Bir eserin yaşadığı katmanların anlaşılabilir olması lazım. Yani yapının şimdiye kadar geçirdiği değişimler anlaşılabilir olmalı. Bir de restorasyon yapılan malzemelerin tahrip edici olmaması gerekiyor. Orijinal yapıya zarar vermemeli.

Türkiye’nin karakteristik özelliği nedir peki?

Bizans ve Osmanlı dönemlerini bugünle beraber yaşatabilmek önemli.

Dediğiniz gibi Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet gibi farklı dönemler geçirdik. Türkiye ve/veya İstanbul’a baktığınızda hangi dönemin ağırlığını görüyorsunuz?

İtalyan Restorasyon Derneği olarak restorasyon alanında tek bir tarihi döneme odaklanmak yerine kültürel varlıkları zaman içinde dönüşen bir bütün olarak görüyor ve projelerimizi de bu bakış açısıyla oluşturuyoruz. Anıtlar, binalar ya da bir yerleşim alanının tarihsel dönemler boyunca yaşadığı değişim ve dönüşüm bir bütün olarak onun gerçek kimliğini ve değerini oluşturmaktadır. Tek bir döneme ya da nesneye baktığınızda onun hangi malzemeden yapıldığını, ne olarak kullanıldığını, hangi estetik anlayışla üretildiğini söyleyebilirsiniz ancak bu bilgiler size eserin ya da eserlerin gerçek tarihsel kimlikleri hakkında yeterli bilgiyi veremez.

Ülkeler arası restorasyon bakışlarında farklar olduğunu söylemiştiniz. Biraz daha detay rica ediyorum.

İtalyanlar olarak restorasyonda daha “muhafazakar” bir yaklaşımımız var. Türkiye ise tarihi eserlerin daha çok “biçimsel onarımı” üzerinde yoğunlaşıyor. Diğer yandan Türkiye hem proje geliştirme hem de uygulama açısından restorasyonda teknik kapasitesi yüksek bir ülke.

Kültürel mirasa yaklaşımı derinleştirmek için İtalya ile Türkiye arasında daha fazla işbirliği yapılmalı özellikle araştırma ve tanılama konularında bilgi paylaşımı içeren projeler üretilmelidir.


İŞÇİLİK TECRÜBESİ
RESTORASYON
ENDÜSTRİSİNİ DOĞURDU
Teknolojinin gelişimi restorasyon alanında kendini nasıl gösterdi?

Yeni teknolojilerin en çarpıcı sonuçlarını, lazer tarayıcılar, dronlar, fotogrametri, sanal gerçeklik ve farklı yazılımların restorasyon alanında kullanılmaya başlamasıyla gördük. Bu gelişmeler tarihi eserlerin yeniden ve farklı şekillerde ortaya çıkarılması, sunumlarının ve iletişimlerinin yapılması gibi konularda önemli ilerlemeler kaydetmemizi sağladı. Diğer yandan tanılama, alanda kurulan laboratuvarlar, yeni ekipmanlar, yeni kimyasallar gibi pek çok alanda önemli gelişmeler kaydedildi. Her iki tarafta paralel ilerleyen devrim niteliğindeki bu gelişmeler İtalya’da büyük bir restorasyon endüstrisi oluşturdu. Şu an İtalya bu alanda dünyanın en ileri teknolojik olanaklarına ve en kurumsal şirketlerine sahip ülkelerden biridir.

İtalya’nın restorasyonda başarılı olma sebepleri neler?

İtalya, 1990’lardan bu yana restorasyon alanında kullanılmak üzere pek çok restorasyon materyali ve ekipman üretmiş, bu alanda teknolojik gelişmeleri çok etkin şekilde kullanmıştır. Restorasyon şirketlerimiz bu teknolojik gelişmelerden yararlanarak tarihi eserlere ait tanı, araştırma, dizayn ve proje geliştirme gibi farklı alanlarda derinlemesine uzmanlıklar kazanmış ve “Restorasyon Endüstrisi” olarak tanımlayabileceğimiz büyük bir oluşumu meydana getirmiştir. Biz de Assorestauro olarak İtalya’nın uzun yıllara dayanan restorasyon ve işçilik tecrübesini teknolojik gelişmelerle birleştirebilen restorasyon endüstrimizi temsil ediyoruz. Bilgi birikimimizi de Türkiye gibi büyük kültür hazinesi bulunan ülkelerle paylaşıyoruz.

#Alessandro Zanini
5 yıl önce