Kuşaklararası çatışma her dönemin meselelerindendir. Yeni kuşakların önceki kuşaklardan kültürel anlamda farklılaşması üst kuşaklar için her zaman bir rahatsızlık sebebi olagelmiştir. Fakat özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren kuşaklararası kültürel farklılaşmanın yeni bir safhaya girdiği görülüyor. Bir taraftan söz konusu farklılaşmanın şiddeti anormal şekilde artarken diğer taraftan kuşakların kendi içlerindeki küçük yaş farklarında bile devasa bir kültürel farklılaşma ortaya çıkıyor. Bu farklılaşmayı giyim kuşamdan günlük konuşma diline, siyasetle olan münasebetten dini yaşayış biçimine, beşeri ilişki şekillerinden en basit görgü kurallarının günlük hayatta tatbik edilme sıklığına kadar pek çok alanda görmek mümkün. Kuşaklararası kültürel farklılaşmadaki bu yeni safhayı anlayabilmek için ise dikkati kuşaklararası kültürel aktarım kanallarının zaman içinde geçirdiği değişime yöneltmekte fayda var.
AİLENİN DÜŞÜŞÜ
Cumhuriyet’in ilk yıllarının okuma yazma oranı düşük Türkiye’sinden bugüne toplumun eğitim düzeyindeki istikrarlı artış, ailenin genç nesiller üzerindeki kültürel etkisini büyük ölçüde sınırlandırdı. Önceki nesle göre daha tahsilli olduğunu düşünen genç kuşağın nispeten daha eğitimsiz ailesini rol model alma ihtimali azaldı. Toplumsal dikey hareketliliğin önemli belirleyicilerinden olan eğitimin neden olduğu kuşaklararası statü farklılığı da ailenin kültürel etkisini kısıtladı. Toplumsal hiyerarşide ailesinden daha yukarılara tırmanan kişi, karşılaştığı bu yeni sosyal sınıfın kültürel ve ideolojik kodlarından kaçınılmaz olarak etkilendi.
KAYBOLAN MAHALLE
SANAL MEKÂNIN YÜKSELİŞİ
Hiç şüphesiz ki 90’ların ikinci yarısından itibaren hızla gelişen internet teknolojisi ve onunla bağlantılı olarak yaygınlaşan sosyal medya, kuşakların kültürel anlamda kopuşunu en üst noktaya çıkardı. İnternetin yaygın olmadığı dönemlerde çocuğun bulunduğu mekân ve zaman aile için denetlenebilirken bugün denetlenemez duruma geldi. İnternetin kişiyi zaman ve mekândan bağımsız hale getirme gücü sayesinde bugünün insanı içinde bulunduğu yakın fiziksel çevreden hızla uzaklaşırken, uzak fiziksel çevrelerle kolaylıkla yakınlaşabilme imkânı buldu. Diğer yandan kişi zamanının büyük bölümünü yakın çevresiyle birlikte geçirse bile, sanal dünyanın sunduğu zamansızlık imkânı sayesinde aynı zaman diliminde zihnen başka sanal mekânların farklı zamanlarında bulunabilir hale geldi.
- Bugünün dünyasında genç kuşaklar, aileleriyle aynı fiziksel mekândayken bile farklı sanal çevrelerle etkileşimde bulunabilmekte, yetiştikleri çevrenin kültürel ve ideolojik tercihleriyle hiçbir benzerlik göstermeyen sanal ideolojik ve kültürel gettolarda farklı alt kültürlerin etkisine girebilmekte, buralarda politikleşebilmekte ve hatta marjinalleşebilmektedirler. Dolayısıyla bugün genç kuşaklara yönelik kültürel aktarım konusunda soy, aile ve mahalle sanal mekânla çok ciddi bir rekabetin içine girmektedir. Bu noktada sanal mekânda yaşanan kültürel etkileşimi tümüyle olumsuz ya da tümüyle olumlu değerlendirmek yerine kişilerin hangi kültürel çevrelerle etkileşimde bulunduğuna ve bu kültürel çevrelerden ne şekilde etkilendiğine bakmanın daha faydalı olacağını vurgulayalım.
Hiçbir toplumun durağan olmadığı ve toplumsal kültürün zaman içinde ait olduğu toplumun dış etkilere açıklık derecesine göre az ya da çok değişime uğradığı bilinen bir gerçek. Dolayısıyla bugün kuşaklararası kültürel farklılaşmanın önünde durulabilir bir şey olmadığını belirtmek gerekiyor. Bu farklılaşmanın yönünü ve şiddetini ise toplumsal gerçekliği ve hâkim söylemi inşa edebilen, kendi kültürel rol modellerini genç kuşaklara kabul ettirebilen, toplum içinde zamandan ve mekândan bağımsız bir kültürel çekim alanı oluşturabilen ve bu çekim alanını kültürel kodlarına öncülük etmeye gönüllü kendi orta ve üst sınıfıyla destekleyebilen taraf belirleyecek.