|

'Makul' bir fikir işçisi Burke

“Aydınlanma Eleştirisinden Devrim Karşıt Edmund Burke” adlı Faruk Duman kitabı; Burke'yi bütün yönleriyle ele alıp değerlendiriyor. Yazar, bunu yaparken de özgün metotlar kullanıyor

Adnan Karakaş
00:00 - 10/03/2010 Çarşamba
Güncelleme: 22:03 - 10/03/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
'Makul' bir fikir işçisi Burke
'Makul' bir fikir işçisi Burke

Meramımızı şaşaalı bir biçimde anlatmak isteriz. Meramın şaşaalı anlatımını mümkün kılan yöntem dönemlere göre farklılık gösterir. Kimi zaman dilin edebi kullanımı, kimi zaman savunulan ideoloji, kimi zaman sözün içine serpiştirilmiş birkaç fiyakalı kavram… Bu kavramların kaynağına inmek, aslında, bizi bir trajediyle yüz yüze getirir, yüzleştirir. Dev bir düşünürün yenilgisiyle. Kavramların tortusunu kıra kıra Edmund Burke'ün yenilgisine varırız. Bu yenilgi nereden gelir? Burke, Fransız Devrimi'ne karşıdır. Karşı olma gerekçesinin iki temel argümanı vardır. Birincisi; devrim doğası gereği yıkıcıdır ve doğal olarak bu yıkıcılık Fransız Devrimi'nde de fazlasıyla vardır. İkincisi; Fransız Devrimi'nin sonuçlarının tüm dünya için 'geçerli' hale getirilmesi çabalarını fark etmiştir. Yıkıcılık ve evrensellik iddiası taşımasının yanı sıra Burke'ün karşı çıkışının dönemin koşullarına bağlı nedenleri de vardır. Devletin katı-sert yüzüne karşı bireyi koruyan ara kurumlar devrimin dönüştürdüğü iktidar algısıyla ortadan kalkmış; birey, tüm çıplaklığıyla iktidarın katı-sert duvarıyla yüz yüze kalmıştır. Bireyden yana tutum alan Burke, dönüşen bu iktidar algısına da karşı çıkacaktır.

Bugün yaşadığımız dünya, biraz da Fransız Devrimi'nin sonuçlarının 'efsun'ladığı bir dünyadır. Devrimden neşet eden kavramlarla konuşmaya başlamak, bu yüzden, daha baştan doğruyu söyleyen-gösteren olmak, dolayısıyla 'haklı' olmak demektir; karşı fikir geliştirenin deliliği baştan kabul etmesi demektir. İşte tam da bu yüzden mevcut durum, bu açıdan bakıldığında Burke'ün yenilgisidir. Evrensel olmadığını bildiği ve karşı çıktığı ilkeler 'küre'ye kabul ettirilmiştir çünkü. Üstelik bütün Avrupa'yı saracağı endişesiyle karşı çıktığı o 'dünya' ihtiyaç duydukça bizzat kendisinden, kendi düşüncesinden de yardım almakta, faydalanmaktadır.

***

Burke'ün dönüşen iktidar algısına karşı aldığı tavır, bugün hemen hemen her konuşmada rahatlıkla karşılaşabildiğimiz, o gelişigüzel kullanılan kavramların kaynağını ele verir. Bugün aktüalitesini koruyan neo-muhafazakârlık, liberal muhafazakarlık ve post-modernizm gibi kavramların/ideolojilerin ilk metinleri Burke tarafından kaleme alınmıştır. En azından böyle kabul görür. Üstelik sadece günümüzle sınırlı bir durum da değil söz konusu olan. Bugün post-modernizm, liberal muhafazakârlık üzerinden okunan Burke, farklı dönemlerde günün koşullarına bağlı olarak farklı okunabilmiş, bu nedenle de hep gündemde kalmıştır. “Büyük bir kriz” olarak kabul ettiği Fransız Devrimi üzerinden henüz bir yıl geçmemişken yayınladığı, “Fransız İhtilali Üzerine Düşünceler” adlı eserinde ihtilale ciddi eleştiriler getirir. Önceleri tereddütle karşılanan bu eseri, ihtilal sonrası öngördüğü şekilde karışıklıklar çıkması ve tasvir ettiği şiddet sarmalının yaşanması üzerine yaygınlaşarak kabul görür. Nitekim bu konudaki görüşleri 1918'de Bolşevik Devrime karşı kullanılır. İkinci Dünya Savaşı sonrası totalitarizm ve keyfi iktidar eleştirisi bağlamında yardıma çağırılan da Burke'ün konuyla ilgili metinleri olacaktır. Soğuk savaş dönemi boyunca doğal hukukçu yönüyle yine ön planda Burke vardır.

***

Burke, 12 Ocak 1729 Dublin'de Protestan bir baba ile Katolik bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. İngiltere Avam Kamarası'nda uzun yıllar temsilcilik görevi yapan İrlandalı-İngiliz siyaset adamı kimliğinin yanısıra… yazar, siyaset kuramcısı, filozof ve hatip olarak da bilinir. Kuzey Amerika'daki İngiliz sömürgelerinin bağımsızlık hareketine destek verir, Fransız İhtilali'ne şiddetle karşı çıkar. Bu karşıtlık, en ünlü muhafazakâr siyasetçi ve kuramcı olarak tanınmasını sağlar, Anglo-Amerikan muhafazakârlığının babası olarak anılır. Estetik üzerine felsefi çalışmalar da yapan Burke, “Annual Register” adlı siyasi dergiyi çıkarır. Tarih 9 Temmuz 1797'yi gösterdiğinde Beaconsfield'e hayata veda eder. Kendisinden sonra düşünce dünyasında hatırı sayılır bir yer edinmiştir. Fikirleri, Hayek ve Karl Popper gibi 20. Yüzyılın önde gelen liberal - muhafazakâr düşünürler üzerinde etkili olur. Günümüzde “liberal bir muhafazakâr” olarak kabul edilen Burke, toplumsal değişimin tedricen olması gerektiğini savunuyordu, devrimin topyekun değişim idealini elinin tersiyle itip reddederken kullandığı argümanlarla 'makul bir fikir işçisi' sıfatını fazlasıyla hak ediyordu. Ancak farklı dönemlerde farklı biçimlerde yorumlanması, düşüncesinin farklı yönlerinin öne çıkarılması Burke'ün bir 'orta yol yolcusu' olduğunu gösterir mi, sorusunu sormak gerekir. Zira Fransız İhtilalı'na karşı fikirlerinin Bolşevik Devrime karşı kullanılması da, keyfi iktidar eleştirisinde yardıma çağrılan fikirlerin sahibi olması da, düşüncenin şartlara göre bağlamından kopartılarak tamamıyla 'ihtiyacı' karşılayacak şekilde yorumlandığını gösterir.

***

Son bir soru: Burke, nasıl oldu da var gücüyle karşı çıktığı bir dünyanın savunucusu durumuna düştü? Edmund Burke'ün bütün yönleriyle ele alınıp değerlendirildiği ve fakat sakız gibi çiğnenerek bir tarafa da çekilmediği bir eser var elimizin altında. Nice soruya “Aydınlanma Eleştirisinden Devrim Karşıtlığına Edmund Burke” adlı bu eserde cevap bulunabilir.



14 yıl önce