|

Mekanın insanla iyi ilişki kurması şart

“Sürdürülebilir mimari mekanın insanla kurduğu bir ilişkidir” diyen Çağlayan Architects kurucusu Umut Cem Çağlayan, geçmişten gelen güçlü kimlikleri olan mekanları günümüz şartlarına adapte edip tasarlamanın ve bu kimliklere yeniden hayat verebilmek oldukça keyifli bir süreç olduğunu söylüyor.

Latife Beyza Turgut
01:00 - 1/05/2022 Pazar
Güncelleme: 02:19 - 29/04/2022 Cuma
Yeni Şafak
Çağlayan Architects, ofis yapıları başta olmak üzere cafe & restoran, ofislerin yemekhane projeleri ve yaşam mekanlarının konsept ve uygulamalarını gerçekleştiriyor.
Çağlayan Architects, ofis yapıları başta olmak üzere cafe & restoran, ofislerin yemekhane projeleri ve yaşam mekanlarının konsept ve uygulamalarını gerçekleştiriyor.

Mimar Umut Cem Çağlayan tarafından kurulan Çağlayan Architects, 2008 yılından bu yana ofis yapıları başta olmak üzere cafe & restoran, ofislerin yemekhane projeleri ve yaşam mekanlarının konsept ve uygulamalarını gerçekleştiriyor. Tarihi Yarımadanın nostaljik atmosferine uyum sağlayan yenilenen iç tasarımı ile Tarihi Demirci Döner Lokantası ve yoğun ofis temposu arasında yeşil ile bütünleşmiş özel bir dinlenme ve sosyalleşme alanı sunan Doğuş Oto Maslak Restaurant, Çağlayan Architects’in hem işletmeler hem de konuklar tarafından oldukça beğenilen işlerinden yalnızca birkaçı. Yeme-içme mekanları tasarımı konusunda uzman olan Çağlayan Architects kurucusu Umut Cem Çağlayan ile son zamanların öne çıkan başlıklarından sürdürülebilir mimariyi ve günümüzün en güncel konuları arasında yer alan metaverse evreninde mimarlığın geleceği hakkında konuştuk.

- Projelerinizin ağırlığı genellikle iç mekan tasarımı yönünde. Projelere başlarken nasıl bir yaklaşım izliyorsunuz? Tasarımlarınızın merkezinde ne var?

Çağlayan Architects olarak, detaycı ve yaratıcı proje yaklaşımı ile doğru ve sürdürülebilir mimari çözümlere odaklanıyoruz diyebilirim. Her projeyi özel bir proje olarak değerlendirip, ona özgü konseptle ve detaylarla projeleri hayata geçiriyoruz. Müşterilerin beklentileri ve arzuları, projenin bulunduğu konum gibi önemli faktörleri dikkate alıyoruz. Fonksiyonelliği ihmal etmeden, tasarımsal prensiplerimizden çok uzaklaşmadan mekanları kurguluyoruz. Çoğunlukla sade ve modern bir tutumla tasarımlarımızı yaptığımızı söyleyebilirim.

- Özellikle yeme-içme mekanları tasarımı konusunda öne çıkıyorsunuz. Bu bir tercih miydi?

Açıkçası Sonat Ongun ile Çağlayan Architects’i kurduğumuz 2008 yılından bugüne, yeme-içme mekanları projelerimizin çoğunluğunu oluşturuyor. Artık bu konuda uzmanlaştığımızı söyleyebilirim. Bu alanda aldığımız pek çok ödül de bu başarının altını çiziyor. 2015 yılında “International Property Awards” kapsamında “Armoni Restoran” projesi “Best Leisure Interior/Turkey” ve “Best Leisure Interior/Europe” ödüllerini kazanarak hem Türkiye hem de Avrupa’da yılın en iyi “Leisure Interior” projesi seçildi.Gerçekleştirdiğimiz projeler ve müşterilerimizle kurduğumuz uzun soluklu iş birlikleri ile özellikle yeme-içme mekanları konusunda referans bir ofis olarak çalışmalarımıza devam etmekten oldukça memnunuz.

- Sürdürülebilirlik sürekli gündemimizde olan bir konu, “sürdürülebilir mimari” dendiğinde ne anlamalıyız?

Aslına bakarsanız sürdürülebilir mimari, mekanın insanla kurduğu bir ilişkidir. Mevcut kaynakların verimli ve doğru kullanımı ile çevreye minimum zarar veren yapılar tasarlayarak bu ilişkiyi geliştiriyoruz. Bilinenin aksine sürdürülebilir mimari yeni bir kavram değil, daima hayatımızdaydı. Sadece değişen ekolojik durumlar nedeniyle günümüzde öneminin daha da farkına vardık. Doğru malzeme ve verimli enerji kullanımı projelerimizde daima önceliğimiz oldu. Elbette kaynaklar ve teknolojiler hızla değişiyor, biz de bu değişimle projelerimizde verimliliği öne çıkararak, insanların bulundukları mekanla organik bağ kurmasını sağlıyoruz.

- Siz de “sürdürülebilir mimari” anlamında nitelikli işlerin altına imzanızı atıyorsunuz. Tarihi bir mekanı yeni bir mimaride yaşatmak anlamında neler söylemek istersiniz?

Geçmişten gelen güçlü kimlikleri olan mekanları günümüz şartlarına adapte edip tasarlamak ve yeniden bu kimliklere hayat verebilmek oldukça keyifli bir süreç. Bu tarz projelerde sürdürülebilirliğin farklı bir yanına, kültürel sürdürülebilirlik kavramına katkıda bulunuyor olduğumuzu düşünüyorum. Yapmaya çalıştığımız mekanın zaman içerisinde pek çok aşamalardan geçerek oluşmuş olan ruhunu kaybetmeden, profesyonel ve rafine bir yaklaşımla yeni bir aşamadan daha geçmesine yardımcı olmak. Kullanıcıları yenilenen mekanın içinde kültürel bir yolculuğa çıkarmaya gayret ediyoruz.

Metaverse özgün tasarımları ortaya çıkarır

  • - Dünyanın evrildiği ve bunu reddedemeyeceğimiz bir gerçeklik de metaverse. Metaverse evreninde nasıl bir mimari var, bizi neler bekliyor?
  • Metaverse dediğimizde, kişilerin her alanda birbiriyle “çevrimiçi’’ etkileşim kurmasına izin veren, üç boyutlu sanal bir evren ve dijital gerçeklikten bahsetmiş oluyoruz. Metaverse’de mimarlığın yerini özellikle dijital arsa ve gayrimenkul alımlarında gördük. Ayrıca NFT’lerin de bu alana girmesiyle gelecekte bu yönüyle mimarlığın daha da görünür olacağını söyleyebilirim. Metaverse yakın gelecekte, dijital alanda özellikle mimarlık için özgür tasarım ve yaratıcı üretim şekilleri sunacak. Bu durum elbette yeni öğrenme ve deneyim biçimlerini de beraberinde getirecek. Yeni tasarım yöntemleri, animasyonların bu platformlarda nasıl temsil edileceği üzerine yeni bir dijital mimarlık dili oluşacak. Sadece gayrimenkul alım-satımı değil, mimarlık içerikli fuar ve etkinlikleri de artık sıklıkla görmeye başlayacağımızı düşünüyorum.

#Çağlayan Architects
#Umut Cem Çağlayan
#Metaverse
#NFT
2 yıl önce