Akdeniz’in kıyısında, verimli ovaları, dağları ve bereketli yaylalarıyla hem tarım, hem hayvancılığın bolca yapıldığı Adana, tarih boyunca önemini korumuş bir şehirdir. Tarihi paleolitik çağa kadar uzanan bölge, bu büyük zaman içinde Hititler’in, Bizans’ın, Memlükler’in, Osmanlı’nın egemenliğine girmiştir. Kimi rivayetlerde Seyhan Nehri kıyısında bolca bulunan ve o zaman “And” adını alan söğüt ağaçlarından, kimilerinde ise bolca bereketli yağmurlar almasından adını alır. Hitit metinlerinde “Ur Adania” olarak geçen bölge, denizcileriyle ünlüdür. Deniz ve kara konumuyla tüccarların uğrağı olduğundan, bereketli toprakları sebebiyle çokça göç aldığından Orta Doğu, Arap Mutfaklarıyla birlikte Türk Mutfağı, tarihsel Anadolu eski kültür mutfaklarına karışıyor. Bu özellikleriyle ülkemizin en zengin yemek hazinelerinden birine dönüşen Adana’da, sütlü tatlılar, peynir çeşitleri, et yemekleri, sebzeler, bol baharat, deniz ürünleri ve hamur işleri hep birlikte bulunur.
MARKALAŞMIŞ İÇECEKLERİ VAR
Deniz ürünlerinden özellikle havyar Adana Mutfağı’nda kendini gösteriyor. Yiyecekleri kadar markalaşmış içecekleri de önemli bir yere sahip. Fakat Adana’nın hiçbir lezzeti, başka bir yerde Adana’da olduğu tadı taşımaz. Mesela şalgam suyu, Adana’daki içilmeden “tattım” denmeyecek bir fevkaladeliktir. Bu zenginliği sosyal medya üzerinden izleyebilmek bugün için mümkün. Biz de öyle yaptık. Geçtiğimiz hafta 9 Ekim-11 Ekim tarihleri arasında “ilham veren tüm renkleriyle Adana” temasıyla öne çıkan 4. Adana Lezzet Festivali online olarak gerçekleşti. Odağı binlerce yıllık Adana Mutfağı olan festivalde 400’ün üzerinde ev yemeğiyle birlikte Adana’nın markalaşmış tatları da sevenleriyle buluştu. Şehir, ziyaretçilerini salgın koşulları nedeniyle bu yıl online olarak ağırladı. Fakat ilk fırsatta Adana lezzetlerini yerinde tatmanızı öneririm. Sağlıklı ve mutlu bir hafta sonu dilerim.
2 kök zencefil
2 kök havlıcan
3 çubuk tarçın
5 tane karanfil
5 tane kakule
5 tane yenibahar
7-8 tane karabiber
2,5 litre su
1 kg şeker
1 kg dövülmüş ceviz içi
Zencefil, havlıcan, tarçın, karanfil, kakule, karabiber ve yenibaharı bir tülbente sarıp düdüklü tencereye atalım. Üzerine su ekleyip bir saat kaynatalım. Baharat torbasını çıkarıp şekeri ilave edelim, yarım saat pişirelim. Kaselere bölüştürdüğümüz kaynarın içine dövülmüş ceviz içi ilave ederek servise alalım. Afiyet olsun.
1 su bardağı ince bulgur
Yarım su bardağı irmik
Bir yumurta
Bir kuru soğan
Yarım yemek kaşığı salça
İki yemek kaşığı un
Bir fiske karabiber
Bir fiske kimyon
Bir tatlı kaşığı tuz
Bir su bardağı sıcak su
Köftelik ince bulguru, sıcak su ile ıslatalım. Ayrı bir yerde soğanı rendeleyelim, yumurta, irmik ve salça ile karıştıralım. Tuz, karabiber ve kimyon ekleyelim. Suda beklettiğimiz ince bulguru ve unu ilave edip yoğuralım, dinlendirelim. Ellerimizi yıkayıp köfte hamurundan misket büyüklüğünde parçalar alalım, yuvarlayıp ortasına parmağımızı bastıralım. Un serpilmiş tepsiye dizelim. Bol tuzlu suda haşlayıp süzelim. Bir tavada dövülmüş sarımsak, biber ve domates salçaları ile zeytinyağını kavuralım. Süzdüğümüz fellah köftesinin üzerine bu sosu gezdirelim. Kıyılmış maydanoz ile süsleyip servise alalım. Afiyet olsun.
1 yemek kaşığı biber salçası
Yarım yemek kaşığı domates salçası
Bir çay bardağı zeytinyağı
2 diş sarımsak
Bir çay kaşığı tuz
Bir çay kaşığı karabiber
Bir avuç maydanoz