|

Osmanlı’da Mevlid Gecesi merasimleri

Peygamber Efendimizin doğduğu gün Mevlid Gecesi olarak kutlanır. Ülkemizde 28 Ekim Çarşamba gecesi idrak edilecek olan Mevlid Gecesi öncesi Osmanlı döneminde yapılan törenlere doğru tarihi bir yolculuk yaptık.

04:00 - 25/10/2020 Pazar
Güncelleme: 14:39 - 16/05/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Mevlid Kandili’nde camilerin minareleri kandillerle süslenirdi.
Mevlid Kandili’nde camilerin minareleri kandillerle süslenirdi.
R.RUVEYDA OKUMUŞ

İslam dünyasında asırlardan beri Hz. Peygamberin doğduğu gün Mevlid Gecesi olarak anılmış ve bugünün hatırasını yaşatmak için çeşitli törenler icra edilmiştir. Mısır’da kurulan Fatimîler zamanında 972-975 yıllarından itibaren Mevlid Gecesi resmî törenlerle kutlanmaya başlamış ve bu uygulama Memlükler zamanında da (1250-1517) devam etmiştir.

Mevlid Gecesi Osmanlı Devleti’nde de törenlerle kutlanmaktaydı. Mevlid törenlerinin Kanûnî Sultan Süleyman döneminden itibaren saray protokolünde yer almaya başladığı görülür. 1588’de Sultan III. Murad’ın emriyle Mevlid Gecesi ilk defa resmi bir törenle kutlanmaya başlamıştır. Bu merasime başta padişah olmak üzere bütün devlet erkânı resmî tören kıyafetleriyle iştirak etmekteydi. III. Murad, Hz. Peygamberin doğum günü münasebetiyle minarelerde kandiller yakılması, camiler ve mescitlerde mevlid okunmasını emreden ilk padişahtır.

AYASOFYLA CAMİİ’DE KANDİL KUTLAMASI

Mevlid Gecesi’nde mevlid-i şerif okunması 16. yüzyılda Ayasofya caminde yapılırdı. 17. yüzyılın ilk çeyreğinde 1617’de Sultanahmed Cami inşasıyla birlikte Mevlid kandillerinde daha çok bu cami tercih edilmeye başlandı. Zaman zaman Ayasofya ve Sultanahmed camilerinden başka büyük camilerde de Mevlid Gecesi törenleri yapıldığı görülmektedir. II. Mahmud devrinde Bayezid Camii, Nusretiye Cami, Dolmabahçe’de Valide Cami, Eyüp Sultan Cami’nde Mevlid Gecesi töreni yapılmaktaydı. II. Abdülhamid devrinde ise Yıldız Hamidiye Cami öne çıkmaktadır. Saray teşrifatında mevlid-i şerif kıraatı olarak zikredilen resmi Mevlid Gecesi kutlamaları Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar bazı değişikliklerle beraber devam etmiştir.

ALAYLAR TERTİP EDİLİRDİ

Mevlid gecesinin resmi olarak kutlanmasında mevlid alayları tertip edilirdi. Mevlid Gecesi’nde padişahın ve devlet erkanının saraydan mevlid-i şerifin okunacağı camiye belli bir güzergahtan alayla gidip dönmesine mevlid alayı denirdi. Mevlid alayları bayram alaylarıyla aynı düzende olurdu. Mevlid alayına katılması beklenen devlet adamları, ulema ve diğer saray mensuplarına Mevlid gecesinden birkaç gün önce mevlid-i şerif kıraati için davetiyeler gönderilirdi. Katılımcılar davetiyede belirtilen gün ve saatte mevlid-i şerifin okunacağı camiye alayla gitmek üzere resmi elbiseleriyle hazır olurdu. Camide herkes rütbesine göre önceden belirlenmiş kısımlarda yerlerini alırdı. Camiye en son padişah gelir ve o gelinceye kadar Fetih suresi okunurdu. Padişah camiye gelince hünkâr mahfiline geçer ve cemaat ayağa kalkardı. Ardından Sultanahmed ve Ayasofya şeyhleri kısa bir vaaz verirdi. Vaizler kürsünden inince kendilerine hediye olarak samur kürk giydirilirdi. Vaazdan sonra mevlidhanlar sırayla mevlid-i şerif kıraatine başlardı. Her bir mevlid bahrini (parçasını) okuyan mevlithana hilat giydirilirdi. Bu esnada cemaate şerbet ve buhur ikram edilirdi. Hz. Peygamber’in doğumu esnasında validesi Hz. Amine için “Geldi bir ak kuş kanadıyla revan, arkamı sığadı kuvvetle heman” beytine gelindiğinde tüm cemaat hürmeten ayağa kalkardı. Bu esnada eğer Mekke şerifinden Osmanlı hacılarının selametle eriştiğine dair mektubu ulaşırsa padişaha haber verilirdi. Bu haber üzerine Haremeyn nazırı darüssaade ağasına kürk giydirilir ve hurmalar dağıtılırdı. Üçüncü mevlidhan mevlidin son bahrini okumak için kürsüne çıkınca tablalarla getirilen şekerler cemaate verilir ve sonrasında dua edilerek camideki tören sona ererdi.

Mevlid-i şerif kıraati tıpkı Hırka-i Saadet ziyaretinde olduğu gibi yabancı misafirlerin alınmadığı dini muhtevası olan teşrifat törenlerindendi. Ayrıca bu merasimlere mızıka-i hümayun da girmemişti. Ancak mevlid alaylarını seyretmek geniş halk kitleleri de dahil herkese açıktı. Yabancı misafirlerin de mevlid alayını izlemelerini izin verilirdi.

EN SEVİLEN MEVLİD METNİ

Mevlid Gecesi dolayısıyla okunan Hz. Peygamberin hayatı ve faziletlerinden bahseden manzum eserlere mevlid denir. Osmanlı’da en sevilen ve okunan mevlid metni (Vesiletü’n-Necat) Süleyman Çelebi’ye (ö.1422) aittir. Süleyman Çelebi Vesiletü’n-Necat’ı 1409’da Bursa’da kaleme aldı. Vesiletü’n-Necât’ın tamamı 732 beyitten meydana gelmiş olup mesnevî tarzındadır. Süleyman Çelebi’nin mevlidi münacat, tevhid, velâdet, mucizât, miraç, vefat ve dua fasıllarından oluşmaktadır. Eser kolay anlaşılabilir bir Türkçeyle yazıldığı için kısa zamanda halk arasında yayılarak şöhreti artmış ve mevlidlerde okunmaya başlanmıştır. Eser, yazıldığı dönemden itibaren Osmanlı coğrafyasının hemen her yerinde özellikle Hz. Peygamber’in doğum günlerinde okunduğu gibi bestelenmiş, çeşitli dillere çevrilmiş ve nazîreleri yazılmıştır. Mevlid, günümüzde de mübarek gün ve gecelerin yanında doğum, ölüm, sünnet, evlenme, askere gönderme gibi pek çok vesile ile okutulmaktadır.

Suçlulara af gecesi

Osmanlı’daki Mevlid kandillerinde görülen bir diğer uygulama mahkûmlardan bazılarının affedilmesiydi. 22 Eylül 1893 günü Mevlid Gecesi münasebetiyle cezalarının üçte ikisini çekenlerin affedildiği görülmektedir. Yine II. Abdülhamid’in emriyle 21 Ağustos 1896’daki Mevlid Gecesi’nde İstanbul’da ve taşradaki hapishanelerde politika, suikast ve ağır suçlar dışındaki mahkumlardan cezalarının üçte ikisini tamamlayanların affedilerek serbest bırakılması istenilmiştir. Mevlid Gecesi’nde mahkumların affedilmesi hadisesinde belki de en dikkat çekici olanı 31 Mart Hadisesi’ne karıştıklarından dolayı mahkûm olanlardan bir kısmının 24 Mart 1910 Mevlid Gecesi günü Sultan Mehmed Reşad’ın iradesiyle affedilmesidir. Osmanlı’da asırlarca devam eden Mevlid Gecesi kutlamaları, 1910 senesinde Mevlid Gecesi’nin resmî tatil olarak ilan edilmesi ile yeni bir sürece girmiştir. Peygamber Efendimizin doğduğu gün, resmî tatil olarak Sultan Mehmed Reşad devrinde 8 Mart 1910 günü çıkarılan bir iradeyle kabul edildi. Yine aynı sene Mevlid Gecesi münasebetiyle devlet dairelerinin tatil edilmesi ve şehrayin düzenlenmesine karar verildi. Hülasa Osmanlı asırlarında Mevlid Gecesi’nde mevlid alayı düzenlenerek mevlid-i şerif okunması, camilerin, sarayların ve hanelerin kandillerle aydınlatılması, müftü, vaiz ve mevlidhanlara ihsanlarda bulunulması, mahkumların affedilmesi gibi uygulamalar yapılmaktaydı.


Tekke ve dergahlarda mevlid töreni

Mevlid Gecesi’nde sadece resmi bir tören şeklinde büyük camilerde yapılan mevlid-i şerif kıraatı yoktu. İstanbul’daki pek çok tekke ve dergâhta Mevlid Gecesi münasebetiyle Mevlid-i şerif kıraatı icra edilirdi. Okmeydanı Tekkesi, Fındıklı’da Şeyh Yunus Efendi Tekkesi, Şazeli Dergâhı, Merkez Efendi Dergâhı ve Yenikapı Mevlevihanesi Mevlid Gecesi’nin ihya edildiği muhitlerdi. Ayrıca paşa konaklarında ve evlerde de Mevlid-i Şerif okunarak Mevlid Gecesi idrak edilirdi.


Toplar atılır kandiller yakılırdı

Mevlid Gecesi’nde camilerin minareleri kandillerle süslenirdi. Camilerin yanı sıra Topkapı, Beşiktaş, Çırağan sarayları kandillerle aydınlatılırdı. İstanbul halkının da evlerinin önünde kandiller yakarak kutlama yapmalarına izin verilirdi. Mevlid Gecesi’nin ertesi günü ikindi vaktine kadar şehirde toplar atılırdı. Mevlid Gecesi geldiğinde merkezdeki ve özellikle taşradaki Osmanlı devlet ricali padişaha tebrik ve tazim telgrafları gönderirdi. Saraydaki hanedan mensubu hanımlardan gelen tebrik mektupları da Sultan’a iletilir kimi zaman Sultan da teşekkür yazısıyla mukabele ederdi. Sultan Abdülmecid’in kızı Refia Sultan’ın (1842-1880) Sultan II. Abdülhamid’in Mevlid Gecesini kutlayan 7 Nisan 1876 gününe ait mektubu bu kutlamalardan biridir. Sultan II. Abdülhamid devrinde (1876-1909) Mevlid Gecesi’nde icra edilen mevlid-i şerif kıraati daha çok Yıldız’daki Hamidiye Cami’nde yapılırdı. Mevlid alayına saray arabalarıyla çıkılırdı. Mevlid merasimi öğlen namazından sonra Cuma günü ise Cuma namazından sonra yapılırdı. Bu merasimde hazır bulunacaklar büyük üniforma, kılıç ve nişandan oluşan resmi kıyafetleriyle katılırdı. Rütbesi olmayanlar ise istanbulin ve siyah boyunbağı ile mevlid merasimine iştirak ederdi. Tören esnasında önceden hazırlanmış şeker ve şerbetler dağıtılırdı. Ardından mevlidhanlara, imam ve hatiplerle diğer cami görevlilerine atiyyeler ihsan edilirdi. Mevlid merasimine arabalarıyla gelen saray kadınları da iştirak ederdi.

#Mevlid Gecesi
#Cami
#Osmanlı
4 yıl önce