|

Osmanlı’nın bir izdüşümü

Yeditepe Yayınları, Nikola Naçov’un Bursa’ya Gidiş ve Dönüş isimli seyehatnamesini yayımladı. Naçov eserinde farklı millet, din, dil, gelenek ve kültürlerin Osmanlı’da birlikte yaşama sanatının örnekleri üzerine ilgi çekici gözlemlerde bulunuyor.

04:00 - 15/10/2019 Salı
Güncelleme: 00:24 - 14/10/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
Bursa’ya Gidiş ve Dönüş Nikola Naçov Çev. Hüseyin Mevsim Yeditepe Yayınevi 2019 272 sayfa
Bursa’ya Gidiş ve Dönüş Nikola Naçov Çev. Hüseyin Mevsim Yeditepe Yayınevi 2019 272 sayfa
ASLI GÜL

19. yüzyıl Osmanlı tarihi açısından Nikola Naçov’un, Nanço Donkin takma adıyla 1934 yılında kitaplaştırdığı “Do Brusa i nazad” [Bursa’ya Gidiş ve Dönüş] başlıklı günlük özelliği taşıyan seyahatnamesi fevkalade büyük önem arz ediyor; aslında “Pıtni belejki” [Yolculuk Notları] alt başlıklı eser 1879’da, 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Rus-Osmanlı Savaşı’nı izleyen aylarda kaleme alınıyor.

Uzun yıllar Bursa’nın çarşılarında abacı ustalığı yapan Nikola Naçov 1879’da, henüz 20 yaşını doldurmadan doğduğu kasabadan Filibe–Edirne–İstanbul güzergâhını izleyerek Mudanya’ya ve buradan da Bursa’ya geçmesiyle, orada kalan mirastan kendi payına düşeni almak ve elde ettiği parayla tahsilini saygın Robert Kolej’de sürdürmek için yolculuğa çıkıyor. İlk defa böylesine uzun bir yolculuğa çıkan meraklı ve ilgili delikanlı, çok uzun sürmeyeceğini tahmin ettiği gezisini ayrıntıyla, neredeyse saati saatine not etmeye karar veriyor. O kadar ki geçtiği bütün tren duraklarını birer birer sıralıyor, aldığı tren ve vapur biletlerinin fiyatını da yazmayı ihmal etmiyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor: Birkaç hafta içinde memleketine dönmeye niyetli olan Bulgar genci ancak 118 gün sonra Filibe’ye ayak basıyor.

TANIKLIK NİTELİĞİ TAŞIYOR

Uzun Çarşı’da bir dükkânın 5’te 1’lik payının ve İpek Han’da bir odanın satış ve devir işlemleri, yıllar önce Bursa’ya ve çevre köylere dağıtılan veresiyelerin toplanması, Ticaret Meclisi’nde birikmiş olan 800 kuruşun alınması güzergâha Varna’yı ve Pravadı’yı kapsayan Karadeniz yolculuklarını da dâhil ediyor.

Gördüğü her şeyi, edindiği bütün bilgi ve izlenimleri kâğıt üzerine döken Naçov’un notlarının, 93 Harbi’nden sonraki kritik dönemde Filibe, İstanbul, Bursa, Mudanya, Susurluk, Varna, Pravadı gibi yerleşimlerdeki genel toplumsal atmosfer, ticari, sosyal, iktisadi, dini ve kültürel hayat üzerine ışık tuttuklarından dolayı adeta arşiv kıymetinde bir tanıklık niteliği taşıdıkları kuşku götürmüyor.

Naçov, Filibe’den İstanbul’a ve Bursa’ya, İstanbul’dan Varna’ya ve Pravadı’ya kadar uzanan seyahat notlarında tarihi kişiliklerle, 93 Harbi’nin hemen ertesinde Kocabalkan ve Keşiş Dağı arasındaki Rumeli ve Anadolu coğrafyasında gelişen birçok toplumsal hadiseyle ilgili, kişisel gözlemlere bilinmeyen bilgiler aktarıyor.

Nikola Naçov eserinde farklı millet, din, dil, gelenek ve kültürlerin Osmanlı’da birlikte yaşama sanatının örnekleri üzerine ilgi çekici gözlemlerde bulunuyor. Henüz tarihçi veya araştırmacı kimliğini oluşturmayan 20 yaşındaki Naçov’un önyargı süzgecinden geçirmeden, dolayısıyla çarpıtmadan gördüğünü yazdığı ve yansıttığı yolculuk notlarından kozmopolit Osmanlı’nın bir izdüşümü niteliğindeki Bursa’da ve İstanbul’da bütün etnik ve dini unsurların nasıl beraberce ve karşılıklı etkileşim içinde yaşadıkları görülüyor. Sözgelimi Bursa’da Ermenilerin sosyal yaşamlarını yansıtan kısa, ama ilginç ayrıntılara değiniliyor.

Son derece çalkantılı bir dönemde, 17 yıl aradan sonra Nikola Naçov’un babasının mirasına sahip çıkabilmesi, hiçbir özlük hakkının kaybolmaması ve bütün işlemlerin tamamlanması, Osmanlı’daki hukuk düzeninin ve adalet anlayışının bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.

#Nikola Naçov
#Yeditepe Yayınları
#Filibe
5 yıl önce