Uluslararası Pastacılık ve Çikolatacılık Festivali 2018 geçtiğimiz hafta iki gün süren etkinlikle gerçekleşti. Daha önce Samsun ve Ankara’da düzenlenen organizasyonda, uluslararası şeflerin gösterilerinin yanı sıra ilk kez bir festivalde canlı yarışmalar, seminer ve ücretsiz büst eğitim atölye çalışmalarına yer verildi. Ayrıca Master Of Cake İstanbul yarışması organize edildi.
Maharetli yarışmacıların elinden çıkan birbirinden renkli pastalar işin üstadı jüri üyeleri tarafından değerlendirildi. Bu yıl 200 eserin katıldığı yarışmada jüri başkanlığını ise İspanya’dan dünyaca ünlü cake artisti Daniel Dieguez yaptı. Dieguez ayrıca Türkiye’den Tuba Geçkil ile görsel bir şova imza attı. Elemeler ve atölye çalışmaları arasında sohbet ettiğimiz Dieguez, pastacılığın artık bir sanat dalı olduğunu söylerek “Pastacının sanatçı kişiliği olmalı” diyor.
GELENEKSEL İLE MODERN HARMANLANIYOR
Çocukluğundan beri pasta ile ilgilendiğini söyleyen Dieguez, “Ben büyükannem ve annemle birikte pasta yapmaya başladım. Ayrıca heykeltıraşlık ve resimle çok fazla zaman geçirdim. Büyüdüğümde de Güzel Sanatlar alanında eğitim gördüm. Çeşitli pastanelerde çalıştım. Londra’daki eğitimimi bitirme projemde pasta dekorasyonuyla güzel sanatları birleştirdim” ifadelerini kullanıyor. 7 yıldır profesyonel olarak bu işi yaptığını belirten Dieguez, gün geçtikçe gelişen pastacılıkla ilgili şöyle konuşuyor: “Güzel sanatlardan insanlar bu alana kaydıkça çok fazla teknik gelişti. Artık pastane üsulü şeyler önemi yitirdi. 5 senedir modelleme ve heykeltıraşlık moduna dönüştü. İnsanlar kendi bakış açılarını pastalara yansıtmaya başladı. Artık şeflerle heykeltıraşlar daha fazla birbirleriyle çalışıyor. İnsanlar da hem lezzet olarak hem de görsel olarak pastaları tercih ediyorlar. Göze güzel görünmesi daha önemli hale geldi. Pasta, eski tekniklerin lezzetleriyle yeni tekniklerin görselliği daha fazla bir araya geldiği bir dönem yaşıyor. Geleneksel ile moderlik harmanlanıyor.”
TÜRKİYE’DE KALİTELİ BİRÇOK İŞ GÖRDÜM
Bir pastacı şefinin kek dekorasyonu alanında çalışacaksa muhakkak sanatçı tarafı olmalı diyen Dieguez, “Gelecekte pastacılığın nereye doğru gideceğini tahmin etmek çok güç. İnsanlar çok çılgın. Hergün bizi şaşırtan yenilikler ve tasarımlar ortaya çıkıyor. Festivallere katılan pasta sayıları her geçen gün artıyor. Türkiye’de de çok fazla yüksek seviyede insanlar var. Burada kaliteli birçok iş gördüm” diyor.
Dieguez, Jeanne-Marie Leprince de Beaumont’un tüm dünyada tanınan eseri Güzel ve Çirkin’i Tuba Geçkil ile birlikte 2 gün boyunca bir pasta show performansını gerçekleştirdi. Güzel ve Çirkin'in öğretici öğeleri içinde barındırması sebebiyle bu eseri seçtiklerini söyleyen Dieguez, “Bu zamana kadar yaptığım tüm pastalar benim bebeklerimdi ve bu yüzden hepsini yaparken çok farklı heyecanlar yaşadım. Güzel ve Çirkin’in için ise bambaşka bir heyecan yaşadım. Ayrıca Tuba Geçkil’in kendi markasının ismide Red Rose Cake. Güzel ve Çirkin’in temasında da kırmızı gül var” şeklinde konuşuyor.
Uluslararası platformda daha da büyümeliyiz
Samsunlu Yöneticiler, Sanayiciler ve İş adamları Derneği SAYSİAD’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Pastacılık ve Çikolatacılık Festivali’nin kurucusu olan Zümre Uludoğan’da şeker sanatıyla ilgilenen bir isim. Bu alanda kısa bir süre çalışmış olmasına rağmen ödüllü bir yarışmacı olan Uludoğan, “Uluslararası pastacılık ve çikolatacılık festivali de buradan doğdu. Yarışmalara olan ilgim bizi bu noktaya getirdi. Katıldığım yarışmalardan sonra ‘Ben de bunu yapabilirim’ dedim. İlk yarışmamızda 140 pasta katılımı oldu. Bu çok ciddi bir rakam. Normalde festivallerde 40’un üzerine pasta çıkmaz. Biz hala 100’lerin altına hiç düşmedik. Ankara’da festivali 250’nin üzerinde pastayla gerçekleştirdik. Rekpor kırdık. Türkiye’nin en büyük pasta yarışmalarından bir tanesiyiz. Yaklaşık 5-6 ülkenin katılımıyla gerçekleştiriyoruz. Uluslararası bir platformada daha da büyümeyi hedefliyoruz” diyor.
