|

Rusya'nın yeni yolu Avrasyacılık

Rusya-Gürcistan savaşının ardından tüm gözler bölgeye çevrildi. Rusya'nın bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği merakla beklenirken, Vügar İmanov'un “Avrasyacılık Rusya'nın Kimlik Arayışı” başlıklı kitabı, bu tartışmalara farklı bir boyut getireceğe benziyor.

Haldun Genç
00:00 - 5/11/2008 Çarşamba
Güncelleme: 22:57 - 4/11/2008 Salı
Yeni Şafak
Rusya'nın yeni yolu Avrasyacılık
Rusya'nın yeni yolu Avrasyacılık

Rusya'nın Gürcistan'a başlattığı müdahalenin ardından Güney Osetya ve Abhazya'nın tek taraflı ilan ettikleri bağımsızlıklarını tanıması kafaları karıştırdı. Dünyada güç dengesinin değişeceğinin sinyallerini veren stratejistler Rusya'nın Batı'ya ve ABD'ye karşı yeni bir oluşumun içine girebileceği tezlerini öne sürüyor. Akademisyen Vügar İmanov'un Küre Yayınları'ndan çıkan Avrasyacılık Rusya'nın Kimlik Arayışı kitabı da bu tartışmaların odağında Avrasyacılık kavramını gündeme taşıyor. Kitap, Avrasyacılık kavramının doğup gelişmesinden, dünyadaki yansımalarına, Türkiye'deki Avrasyacılık hareketinden Putin'in dış politikasındaki Avrasyacılık fikrinin etkilerine kadar önemli tespitlerin yer aldığı bölümlerden oluşuyor. Batıcılık ve Milliyetçilik gibi akımların belli ölçüde etkinliklerini kaybettiği ve bu durumun önümüzdeki dönem daha belirgin hale geleceği düşünen İmanov, Avrasyacılık fikriyatının etki alanın önümüzdeki yıllarda daha da büyüceğini öne sürüyor. Bu iddiasını da Avrasyacılık kavramını tüm yönleriyle ele alarak kanıtlamaya çalışıyor.


BATI'YA KARŞI BÜYÜK ARAYIŞ

Kitabın birinci bölümünde, 1920'li yılların başında neredeyse tamamı akademisyen olan genç muhacir Rus entelektüellerin temelini attığı Avrasyacılık hareketinin doğup gelişme süreci ayrıntılandırılıyor. Klasik Avrasyacılık olarak adlandırılan bu dönem, Rusya'nın Batılılaşma sürecine alternatif olarak ortaya çıkıyor. Avrasyacı düşünürler, ulusların özgünlüğünü ortadan kaldıran Batı'nın Roman-Germen kültürünü eleştiriyorlar. Avrasyacıların, Rusya'yı, Avrupa ve Asya'dan farklı kendine özgü kültürel-coğrafî dünyası olan özel bir kıta olarak tanımladıklarına dikkat çeken İmanov, onların Rusya'nın salt Slav devleti olarak görülmesine de karşı çıktıklarını belirtiyor. Yazar, Rus halkının karakterinde Türkleri, Tatarları ve diğer Asyalıları hatırlatan kuvvetli çizgilerin olduğunu öne süren Avrasyacıların ülkenin bölünmüş medeniyet kimliğini yeniden yorumladıklarını söylüyor.

Kitabın Sovyetler Birliği'nin çöktüğü 1990'lı yıllarda ortaya çıkan Yeni Avrasyacıları anlatan bölümü, günümüz Rus politikalarını yorumlamak açısından önemli ipuçları veriyor. Buna göre Avrasyacılık fikri, 2000'li yılların başından itibaren Rus yönetici elitlerin düşünce dünyasına nüfuz ediyor. Özelikle Viladimir Putin dönemi politikalarını, Avrasyacılık bağlamında değerlendirmek mümkün. Putin'in Asya ve Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerine de bu bölümde değinilmiş. Kitaba göre Rusya'nın karar vericileri, Batıcı değil tam da Avrasyacı bir stratejik zihniyetle davranıyor. Kitap, Yeni Avrasyacılar arasında yer alan Uluslararası Avrasya Hareketi isimli bir siyasi örgütün başındaki Aleksandr Dugin'e de geniş yer veriyor. Putin'e yakınlığıyla tanınan Dugin'in günümüzde Yeni Avrasyacılık akımının şekillenmesinde etkinliğini uzun süre sürdüreceği belirtiliyor. Rusya'nın öncülüğünde 'Avrasya Birliği' kurmak için başlatılan Avrasya Hareketi'nin lideri olan Dugin, ABD ve AB'ye karşı Rusya-Çin-Türkiye ittifakını savunuyor. Doğu Perinçek ile kurduğu yakın ilişki nedeniyle bir dönem Türkiye'nin gündeme gelen Dugin, son olarak Ergenekon operasyonu hakkında yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti. Dugin', Ergenekon operasyonuyla ilgili olarak Rus medyasına, “Türkiye'nin yönünü Rusya'ya çevirmesinin ordu içindeki inisiyatifi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli general Veli Küçük'e aittir”şeklinde demeçler vermiş ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcının Dugin'i inceleme altına aldığı ortaya çıkmıştı.


Türk Avrasyacılığının babası Attila İlhan

Vügar İmanov, Türkiye'deki Avrasya Yansımaları bölümünde, Türkiye'de Avrasyacılık kavramı kullananların ortak bir paydada buluşmadığına dikkat çekiyor. Neo-Osmanlıcı, neo-Kemalist, sosyalist, Türkçü, Milliyetçi parametrelerle Avrasya kavramının içeriğinin doldurulduğunu iddia eden yazar, Türkiye'deki Avrasya yansımalarını ise beş grup ve bir düşünür çerçevesinde tasnif ediyor. Buna göre 1996-97 yıllarında Demokratik Sol Partinin yandaşlarınca çıkarılan Ulusal dergisi, Avrasyacılık kavramının ilk defa geniş bir şekilde konu edinen yayın. Doğu Perinçek'in İşçi Partisinin Teorik ve Aydınlık dergilerinde de Avrasya seçeneğinin formüle edildiği belirtiliyor. İmanov'a göre bu iki çerçeve Avrasya kavramını ulusalcı, solcu, neo-Kemalist unsurlarla yorumluyor. Milliyetçi kesim ise, Avrasya kavramının önemli ölçüde kullanan üçüncü grup. İmanov, bu hareketlerden Onursal Başkanlığını Fethullah Gülen'in yaptığı Diolog Avrasya Platformuna ve Yarın dergisi etrafında toplanan, Avrasya'yı Osmanlı coğrafyası olarak algılayanlara dikkat çekiyor. Attila İlhan'ı ise milliyetçi ve sol gruplardan ayrı olarak değerlendiriyor. Türk Avrasyacılığının Babası olarak gösterilen İlhan'ın, Avrasyacılık kavramını ulusal sosyalist sistemlerin hakim olacağı bir alanı tarif etmek için kullandığını ve yeni bir şey söylemediğini öne sürüyor.



16 yıl önce