|

Sahnede olmak yolculuğa çıkmak gibi

Viola da gambanın uluslararası yıldızı Maddalena Del Gobbo, geçtiğimiz günlerde CSO Ada Ankara sahnesinde Versailles ve Esterházy saraylarında da seslendirilen bir repertuvar eşliğinde müzikseverlere eşsiz bir yolculuğa çıkardı. Del Gobbo, “Sahnede olmak benim için başka bir yere, başka bir zamana seyahat etmek, bir süreliğine de olsa gerçeklikten uzaklaşmak gibi” diyor.

Latife Beyza Turgut
04:00 - 13/11/2022 Pazar
Güncelleme: 00:08 - 13/11/2022 Pazar
Yeni Şafak
Maddalena Del Gobbo.
Maddalena Del Gobbo.

Viola da gambanın uluslararası yıldızı Maddalena Del Gobbo, geçtiğimiz günlerde CSO Ada Ankara sahnesinde seyirciyle buluştu. Klasik müzik endüstrisinin en prestijli firmalarından Deutsche Grammophone ile kayıt yapan tek viola da gamba sanatçısı olan Gobbo, konserde Viyana Filarmoni Orkestrası’nın önde gelen virtüözlerinden Tamás Varga (viyolonsel) ve Robert Bauerstatter (viyola) ile barok ve klasik dönemden birbirinden güzel duo ve triolar seslendirdi. Versailles ve Eszterházy saraylarının müzikal ışıltısını ve sanatsal görkemini tüm güzelliğiyle CSO Ada Ankara sahnesine taşıyan konser, dinleyicileri viola da gambanın gizemli tınısı eşliğinde unutulmaz bir müzikal yolculuğa çıkardı. İtalyan sanatçı Maddalena Del Gobbo ile viola da gambayı, müzikal yolculuğunu ve CSO Ada Ankara konserini konuştuk.

Müzik her zaman hayatınızda mıydı? Viola da gamba ile ilk tanışmanız nasıl oldu?

Müzikle dolu bir evde büyüdüğümü söyleyebilirim. Annem gençken piyano çalarmış, dolayısıyla evimizde piyano vardı. Evde daima klasik müzik, operalar dinlenirdi, hep birlikte konserlere de giderdik. Küçük bir çocukken kendi yöremizden geleneksel şarkılar söylemeyi çok sevdiğimi anımsıyorum. İngilizce çocuk şarkıları da söylerdim. Ben aslında başta çello çalıyordum. Konservatuvara çello ile girdim. Viola da gamba’yı ise ilk kez bir CD dükkanında duydum. Ve duyar duymaz sesine, tınısına vuruldum. Daha sonra da enstrümanı deneyimleme fırsatım oldu. Viola da gamba, 6-7 telli bir enstrüman ve yay ile çalınıyor. Çelloya benziyor ama aslında önemli farkları da var. Bir defa çellodan daha fazla sayıda teli var, tonu daha farklı. Yayın şekli, uzunluğu ve tutma şekli de farklı, perdeleri de var. Tarihsel olarak barok dönemde viola da gamba tıpkı keman gibi bir solist enstrümanıymış. Çello ise genellikle eşlikle çalınırmış. Kısacası viola da gamba’yı keşfettikçe daha çok sevdim ve tamamen bu enstrümana odaklandım.

ÇOCUKLUK HAYALİMDİ

Klasik müzik endüstrisinin en prestijli firmalarından Deutsche Grammophone ile kayıt yapan tek viola da gamba sanatçısı sizsiniz. Neler söylemek istersiniz?

Deutsche Grammophone ile çalışmak benim için bir çocukluk hayaliydi, elbette çok gurur duyuyorum.

9 Kasım’da Ankara CSO Ada Ankara’daki konser nasıldı neler söylemek istersiniz?

Ankara’daki konserimde Viyana Filarmoni Orkestrası’nın harika üyeleri ile aynı sahnedeydik, Bundan dolayı kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. Çellist Tamás Varga ve viyola sanatçısı Robert Bauerstatter birçok kez birlikte çaldığım olağanüstü müzisyenler. Repertuara gelince... Sanat ve müzikle dolu muhteşem mekanlar olan Versailles ve Esterházy Saraylarında da seslendirilen bir repertuarı dinleyicilere sunduk. Versailles’da Kral 14. Louis zamanında en önemli bestecilerden biri de Marin Marais idi. Marais aynı zamanda olağanüstü bir viola da gamba üstadı ve bu enstrüman için birçok eser bestelemiş. Joseph Haydn da Prens Esterházy döneminin en önemli bestecilerinden. O zamanki saray orkestrası çok ünlüymüş ve Luigi Tomasini ve Andreas Lidl gibi olağanüstü müzisyenler ve besteciler de varmış. Konserde tüm bu bestecilerin eserlerini seslendirmek benim için onurdu. Müziğimizi yaparken adeta o zamanlara ve saraylara seyahat ettik. Seyircinin de bize eşlik ettiğini söyleyebilirim.

ANKARA’DA İLK KONSERİMDİ

Sahnede olmak size nasıl hissettiriyor?

Benim için başka bir yere, başka bir zamana seyahat etmek, bir süreliğine de olsa gerçeklikten uzaklaşmak gibi… Çünkü tamamen o ana odaklanıyorum ve başka bir şey düşünmüyorum. Bu sahnede de böyle, evde müzik dinlerken de... Dinleyicilerin de böyle hissettiğini düşünüyorum. Ve insanları problemlerden uzaklaştırmak ve onlar için iyi bir şeyler yapabilmek beni çok mutlu ediyor.

Türkiye’ye bu ilk gelişiniz değil ama Ankara’ya ilk gelişinizdi değil mi?

Evet. Ankara’daki ilk konserimdi. Her yeni şehir benim için ayrı bir heyecandır. Her yeni şehirde oradaki seyirciyle tanışmak, şehri ve güzel konser salonunu görmek için sabırsızlanırım.

Yoğun bir turne programınız olmalı. Bu tempoda dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Profesyonel bir müzisyen olunca her zaman hayatınızı konser programınıza uydurmanız gerekiyor. Elbette, iş ve yaşam dengesi çok önemli. Konserlerim olmadığında kendime birkaç gün izin veriyorum ve sonrasında gelecek konserler ya da kayıtlar için tekrar çalışmaya başlıyorum.


#​Viola da gambanın
#Maddalena Del Gobbo
#müzik
#ankara
#konser
1 yıl önce