|

SEKA serüvenine müzeyle devam

1936 yılında kurulan SEKA Kağıt Fabrikası, tam 80 yıl boyunca milyonların evine misafir oldu. Kapatılmasının ardından yıllar sonra müzeye dönüştürülen fabrikanın serüveni ise yeniden başlıyor. Dönüşüm aşamasında danışılan çalışanlardan 68 yaşındaki Hasan Özer, “SEKA, benim için bir velinimet. Hayatımız burada geçti. Fabrikaya geldiğimde hala duygulanıyorum” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 20/11/2016 Pazar
Güncelleme: 19:55 - 19/11/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Beyaz kağıdın herkes için bambaşka anlamları vardır. SEKA Kağıt Fabrikası'nda çalışanlar için ise durum biraz farklı. Zira kağıt onların hayatı demek. 1936 yılında İzmit'te kurulan fabrika, binlerce işçinin hayatı olmuş. Tam 80 yıl boyunca durmadan kağıt üreten SEKA'nın serüveni ise dönüştürüldüğü müze ile yeniden başlıyor. 2005'te yeni çağa ayak uyduramadığı gerekçesiyle kapatılan fabrikanın bölgedeki önemi, buna rağmen değişmemiş. 2007 yılında ise Kocaeli Büyükşehir Belediyesi fabrikayı müzeye dönüştürmeye karar vermiş. Yıllar süren hazırlık aşamasında ise sürekli fabrikanın eski çalışanlarına danışılmış. Kağıt kokusunun, makine yağı kokusuna karıştığı mekanın her köşesinde bir yaşanmışlık var. Fabrikanın kurucusu Mehmet Ali Kağıtçı'nın açılış aşamasında yüzleştiği zorlukları da dolaşırken öğrenmek mümkün. Biz de yüzleştikleri zorlukları ve hatıralarını öğrenmek için fabrikanın eski çalışanlarıyla bir araya geldik.



SEKA TÜRKİYE'NİN DİBEK TAŞI


Bu çalışanlardan ilki 68 yaşındaki Hasan Özer. 1971'den 1991'e kadar çalışmış bu fabrikada. Babası da aynı fabrikada çalışan Özer, “1943 senesinde babam SEKA'ya girmiş askerlikten sonra. Çocuk yaştan beri fabrikanın içine girip çıkardık. Babam odun selülozu pişirme kazanlarının ustası olarak çalışmıştı. Benim de ilk girişim odun selülozu tekzip dairesiydi. Sonra 6 buçuk sene beyazlatma bölümünde çalıştım. 9-10 yaşlarındayken babama yemek getirirdik. Ramazan ayında yemek çıkmıyordu. Gece vardiyalarında iskeleye balık tutmaya geliyorduk. SEKA benim için bir velinimet. Burada çoluk çocuk yetiştirdik. Geldiğim zaman hala duygulanıyorum. SEKA Türkiye'nin "dibek taşı” ifadelerini kullanıyor.





KAĞIT MAKİNESİ DURMAZ


Konuştuğumuz bir diğer isim de 46 yaşındaki Beyhan Aktop. Çok çalışmalarına rağmen o zamanlar mutlu olduklarını söyleyen Aktop, “Buraya geldiğimde 14 yaşımdaydım. Ortaokuldan sonra buraya sınavla öğrenci alıyorlardı. Başarılı olanlar 3 yıl eğitim alıyordu. Bunun 2 yılı kağıt üzerinde, bir yılı da kağıt makinelerinde pratikle geçiyordu. Bu sistemin amacı ortaokuldan sonra çocuklara kağıtçılığı direkt kaynağından öğretmekti. O zamanlar dışardan alım yoktu. Ben 4'üncü kağıt işletmesinde başladım, hala da devam ediyorum. Fabrika 7/24 çalışırdı. Fabrikanın kendi dökümhanesi vardı. SEKA içerisinde neye ihtiyacımız varsa kendimiz yapıyorduk. Bayram da olsa, cenaze de olsa kağıt makinesinda durma olmaz. O tarihlerde sipariş de çoktu. Eğer durursa büyük olay demekti. Özellikle bayramlarda, resmi tatillerde dışarıya çıkmak, gezmek istiyorduk. Buna rağmen mutluyduk. Sonuçta ben ülkemize hizmet ettiğimi düşünüyorum” diyor.





HER AİLEYE BİR SEKA'LI DÜŞÜYOR


Salim Uludağ 1986 yılında henüz 15 yaşındayken SEKA'lı olmuş. Çocukluğunun burada geçtiğini söyleyen Uludağ, “Burada kağıt ıskartaları, kağıt hamurları arasında yıllarımız geçmeye başladı. Askere buradan uğurlandık. Burada çalışırken düğün yaptık. Çocuklarım burada oldu. Çocuklarım burada yapılan kağıtlardan yapılan defter kitaplarla okudular. Burada yapılan kartonlarla kutularla malzemelerini taşıdılar. 20 yıl boyunca üçüncü kağıt fabrikasında, 7 nolu saman kağıt fabrikasında ve üç no'lu karton fabikasında çalıştım. Daha sonra da 5 yıl enerji ünitesinde çalıştım. Bir rivayete göre İzmit'in nufüsü 30 bin iken SEKA'da çalışan nufüs 10 binmiş. Bu da şu demek: İzmit'te her aileden biri SEKA ekmeği yemiş” şeklinde konuşuyor.





DUYGUSAL BAĞIMIZ KOPMUYOR


56 yaşındaki Bayram Soydan'ın babası ise onu ilkokuldan sonra meslek okuluna vermek istemiş ama olmamış. Sebebini ise şöyle açıklıyor Soydan: “İlkokula geçebilmenizin şartı babanızın burada çalışmasıydı. Ama daha sonra, ortaokulu gitirince meslek okuluna başladım. 1974 yılında girdim, 27 sene çalıştım. SEKA'daki yıllarımda 9 müessseseyi sürekli dolaştım. Diğer yerlerin laboratuvarlarının kurulması, geliştirilmesi görevlerinde bulundum. SEKA bizim ekmek kapımızdı. Hayatı tanımaya başladıktan belli bir yaşa gelene kadar aynı yerde çalışıyorsunuz. İster istemez bir bağ oluyor ve kopamıyorsunuz.”





HERKESİN İLKİ BURADA


Fabrikada 19 yıllık emeği olan Yavuzhan Uray ise SEKA hikayesini şöyle anlatıyor: “SEKA sosyal yönüyle bilinir. Sosyal tesislerinde insanlara tatil kültürünü oturtturmuştur. SEKA Sineması'nda ilk filmimi izlemişimdir. İlk tiyatro salonunu İzmitliler burada görmüştür. Herkesin ilki buradadır. Bunun dışında spor salonları ile çok sağlam altyapı desteği vermiştir. Sadece kağıt üretimi olarak görmemek gerek. Kültürel ve tarihsel bir oluşumu vardır. Müze de tarihsel olarak kağıdın oluşumuna ışık tutuyor.”


#SEKA Kağıt Fabrikası
#Hasan Özer
7 yıl önce