|

Şimdi şehirden kırsala göç vakti

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu, deprem bölgesindeki şehirlerde yaşayanların yüzde 20’sinin hâlâ köylerle bağı olduğunu, bu sebeple şehirden köydeki evlerine doğru göç ettiklerini belirtiyor ve ekliyor: “Şehir dışına göç bu yüzden daha az.” Sağıroğlu, korku iklimi dağıldıktan sonra depremde zarar görmeyen kent merkezlerine doğru göçün olabileceğini söylüyor. Sağıroğlu’na göre, bu göçten etkilenecek üç şehir Gaziantep, Diyarbakır ve Kayseri.

Dilber Dural
04:00 - 5/03/2023 Pazar
Güncelleme: 11:04 - 5/03/2023 Pazar
Yeni Şafak
Deprem bölgesinde kırsala göç başladı.
Deprem bölgesinde kırsala göç başladı.

Depremden etkilenen iki buçuk milyona yakın insan bölgeden ayrılıp başka illere hareket ediyor. Daha önceki yaşanan Erzincan depremi, Marmara depremi, Van depremi bir göç hareketliliğine sebebiyet vermişti. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli acı deprem de 11 ilimizi etkilerken, daha önceki depremlerde de gördüğümüz üzere birçok şehre iç göç yaşandı, bir hareketlilik oldu. Bu hareketlilik bir yandan kalabalık şehirlerin daha da kalabalık hale gelmesine, diğer yandan ise afet yaşanan şehirlerin nüfusunun azalmasına neden oluyor. Depremzedeler ise önce bölgeye yakın kentlere gidiyor. Bu kentlerden kendilerine yeni rotalar oluşturuyor. Deprem bölgesinden göç edenler çoğunlukla Kayseri, Mersin, Adana, Konya, Ankara, İstanbul, İzmir ve hatta Edirne’ye kadar gidiyor. Bu hareketliliğin ne kadarının geçici ne kadarının kalıcı olacağı da henüz bilinmiyor. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu, “Bu korku iklimi dağıldıktan sonra Gaziantep, Diyarbakır ve Kayseri’nin göç alma ihtimali yüksek” diyor. Sağıroğlu, aynı zamanda Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesine rağmen 50 bin kadar o bölgeye göç olduğunu izlediklerini de vurguluyor. Sağıroğlu ile “Yaşadığımız acı deprem Türkiye’deki iç göçü nasıl etkiliyor? Depremzedelerin gittikleri şehirleri seçme nedenleri neler? Tersine göç başlayabilir mi?” konularını konuştuk.

Kahramanmaraş merkezli yaşanılan deprem 11 ili etkilerken, daha önceki depremlerde de gördüğümüz üzere birçok şehre iç göç yaşandı. Öncelikle deprem bölgesinden kaç kişi ayrıldı? Nerelere göç edildi?

Bu konudaki gelişmeleri gün be gün takip ediyoruz. Şu ana kadar açıklanan verilerden topladığımız bir rapor hazırladık. “Deprem Sonrası Göç ve İnsan Hareketlilikleri: Durum Değerlendirme Raporu” Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin web sayfasında görülebilir. Hafta sonu Hatay ve Kahramanmaraş’taydım. Gerçekten çok fazla insan bölgeyi terk etmiş. Bunların büyük bir çoğunluğunun geçici ve kış şartları nedeniyle orada sığınacak bir yer bulamadığı için ayrıldığını söyledi insanlar. Dolayısıyla depremden etkilendiğini düşündüğümüz 14 milyonun içerisinden buna Suriyeliler dahil değil, iki buçuk milyon kadar insanın bölgeden ayrıldığını söyleyebiliriz. Yine resmi rakamlara göre beş yüz bin kadarını devlet yetkilileri tahliye etti. Bir kısmı böyle planlı bir kısmı ise kendi imkânlarıyla bölgeden ayrıldı. Ama bölgedeki bir milyon 700 bin Suriyeli Türkiye’deki toplam Suriyeli nüfusunun yarısına tekabül ediyor. Demek ki bölgede çok da yoğun bir Suriyeli nüfusu vardı. Onların ne kadarının Türkiye’nin farklı yerlerine dağıldığını bilmiyoruz ama resmi açıklamalardan söyleyebiliriz ki; 40 bin kadar Suriyeli de Suriye’ye gitti. Bu onların dönmeyeceği anlamına gelmiyor. İçişleri Bakanlığı 3 ila 6 ay içerisinde geri dönme opsiyonu da insanlara sunuyor. Biliyorsunuz ki deprem orayı da etkiledi ve insanlar oradaki yakınlarını da merak ediyor. Aile büyükleri veya akrabaları var. Onların durumunu öğrenmek için geçici olarak gitti şeklinde değerlendiriyoruz. Bu 40 bin kişinin kalıcı biçimde Suriye’ye döndüğünü söylemek için erken.

İÇ GÖÇ SADECE BAŞKA KENTLERE GİTMEK DEMEK DEĞİL

Bu deprem Türkiye’deki iç göçü nasıl etkiliyor, etkileyecek? Depremzedeler göç ettikleri yerlerle ilgili tercih yaparken hangi faktörler etkili oluyor?

Deprem bölgesinde sahada gördüklerimden ve edindiğim bilgiler şöyle: Bu bölgeler yüzde 20 ila yüzde 30 arasında kırsal nüfusu ihtiva eden şehirlerimiz. Yani bir İstanbul ve Ankara gibi kent merkezli nüfusun kırsaldan açık ara yüksek olduğu şehirler değil. İnsanların kırsal kesimde de hâlâ bağları var. Bu önemli bir şey. Çünkü neticede insanların kırsaldaki ahşap evleri, tek katlı evleri daha güvenli. Bir biçimde sığınmak için de olsa buralara gidebildiler veya orada müstakil arazilerin üzerine geçici barınmak için belki bir çadır, barınak oluşturabildiler. Bu şehir dışına göç etmemek açısından veya bu göçü frenlemesi açısından önemli bir gösterge. İç göç dediğimiz zaman sadece başka kentlere olan göçü değil, köylere doğru da bir hareketliliği de konuşmuş oluyoruz. Tabii bu kıra doğru olan hareketlilik de diğer illere olan gibi kalıcı olmayabilir.

ŞARTLAR DÜZELDİĞİNDE MEMLEKETLERİNE DÖNECEKLER

İnsanların, şartlar düzeldikçe veya imkânlar oluştukça tekrar kent merkezlerine veya ayrıldıkları yere dönemiyorlarsa kentlere göç edeceklerini tahmin ediyoruz. Şimdi ikinci boyutu kentten kente olan göçler. Şehirde olanlar başka şehirlere gitti mi? Evet gitti ama bir kısmı ilçe merkezlerinden kent merkezlerine doğru gitti. Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçeleri depremden etkilendi ama Gaziantep’in merkezinde çok fazla hissedilmedi ve ağır bir şey de görünmüyor. Dolayısıyla Gaziantep’de hayat biraz daha normal görünüyor. Sadece bu korku iklimi dağıldıktan sonra Gaziantep, Diyarbakır ve Kayseri’nin göç alma ihtimali yüksek. Hatta ilginç bir şekilde Elazığ afet bölgesi ilan edildiği halde 50 bin kadar o bölgeye göç olduğunu izledik. Bu da çok ilginç. Birinci halka da hemen bölgenin etrafındaki sanayisi olan, kent merkezli olan büyükşehirlere doğru bir hareketlilik gözlemleniyor. İkinci halka da insanların daha uzak yerlerde de olsa akrabaları olan yerlere doğru bir hareketlilik görüyoruz. Mesela Mersin bunlardan birisi. Mersin çok eskiden beri iç göç almış bir şehir ve burada yeniden o dayanışma ağlarının çalıştığını ve özellikle doğusundaki şehirlerden bir göç aldığını görüyoruz. Bunun gibi Ankara, İstanbul gibi şehirlerde bu dayanışma ağlarına dayalı göç kanallarının oluştuğu ağlar. Üçüncüsü devletin barınma imkânı sunduğu şehirler. Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya’da pek çok oteli depremzedelerin acil ihtiyaçlarına açtı. Bir başka örneği kamu misafirhaneleri insanlara açıldı. Bunlar da etkili oldu. 81 ilin tamamına şu an depremzedeler dağılmış vaziyette. İlk sıralarda bizim öngörülerimize göre Ankara, İstanbul, Antalya başta geliyor bunlar 50 binin üzerinde depremzedenin göç ettiği veya yerleştirildiği iller. Bunları Mersin, Kayseri, Konya, Bursa takip ediyor. Depremzedelerin hepsinin bu illeri tercih etmesinin nedeni elbette farklı. Antalya otel bölgesi olması ve depremzedelere otellerin açılmasından dolayı, Ankara’da misafirhanelerin çok olması ama bunun yanında hemen her ilde insanların akraba ilişkilerinin olması da etkili. Ama Mersin burada akraba ilişkilerinin ağırlıklı olarak görüldüğü yer. Mardin ve Van’ın da önemli bir göç aldığını da görüyoruz.

GÜVENSİZ BİNALAR OLMAMALI

Bu hareketliliğin ne kadarı geçici ne kadarı kalıcı peki?

Bu bölgeler hem kırsal kesimin yaygın olması nedeniyle hem de batı illerine gitmek oradaki insanlar için çocuğun eğitimi, iş imkânı nedeniyle olabilir bir ideal gibi göründüğünü söyleyebiliriz. Deprem öncesi de mevcut olan bir durum bu. Deprem bu potansiyeli harekete geçirmiş ve bu nedenle de gitmek zorunda kalan insanların da bunu bir taraftan o bölgede yaşanan acı hatıralar nedeniyle bölgeye dönmeyeceğini varsayabiliriz. Nitekim Ankara’da böyle aileler de gördüm. “Artık biz oraya dönemeyiz. Evlerimiz yıkıldı, işimizi, her şeyimizi kaybettik. Yeni bir hayat kuracağız burada” diyenlere de rastladım. Diğer taraftan o bölgedeyken akrabalarının geçici olarak bölgeden ayrıldığını buradaki şartların normalleşmesiyle beraber giden akrabalarının geri dönmek istediklerini söyleyenler de az değildi.

Bir başka faktör de bölgede yaşayan memurlara bir tayin hakkı verilecek. Başka yerlere gönderilecek ama bundan sonraki politikalarda bu bölgeye gelmek isteyen personeli teşvik edici, maddi ve manevi birtakım destekler sunulması gibi bazı politikalar da bu bölgeye olan göçü de tekrar şekillendirebilir. Aynı şekilde konutlar yapılacak hükümetin bu konuda hazırlıkları olduğunu görüyoruz. Bu konutlara yerleşim için bölgede yaşıyor olmak veya bölgeye dönmek gibi bazı şartların konulması da insanların bölgeye bağlanmasına ve geri dönmesine teşvik edici olabilir.

İç göç alan illerin altyapısı, hastane ve okul sayısı kapasitesi artan nüfusu kaldıracak kapasitede mi?

Bu bölgelerden ayrılıp başka illere giden insanlar gittikleri yerlerde belli ölçülerde yük oluşturacak. Şehirlerin, okulların, sağlık kurumlarının bir altyapısı var. Bu göç alan şehirlerin nasıl bir ekstra yük getireceği daha ileri ki zamanlarda netleşecek. Ama bir kapasite açısından artı bir yük getireceği açık. Mersin, Konya, Ankara gibi saydığımız şehirler eskiden beri göç alan şehirler. Hem iç göç hem de uluslararası göçmenlerin yoğun olarak yöneldikleri şehirlerdi. Bu şehirler çok kısa sürede çok daha büyük bir nüfusu buraya alacak. Bu deprem bölgesindeki nüfus, Türkiye’de yaşayan tüm insanların ve diğer yabancı uyruklarla beraber yüzde 17’sine tekamül ediyor. Bu nüfusun içinden 2,5 milyon insanın diğer şehirlere hareket ettiklerini düşünüyoruz. Bu şehirlerde alt yapıya önemli bir yük getireceği muhakkak. Geçen yılın TÜİK rakamlarına göre; Türkiye’de bir şehirden başka bir şehre göç eden insan sayısı 2.7 milyon kişiydi. Bununla kıyasladığımız zaman bir yıl içinde göç eden, hareket eden insanlar, Türkiye’nin içerisinde adeta birkaç hafta içerisinde dağılmış oldu.

En temelinde bu insanların bölgelerine dönmeleri, şehirlerin imar edilmesinde, tekrar ayağa kaldırılmasında, yaraları sarmasında rol almalılar. Yeniden uyum dediğimiz bir süreç var. İnsanların hem psikolojik olarak rehabilite edilmesi hem de fiziki şartlarının, barınmadan eğitime kadar sağlık ihtiyaçlarına kadar hızlı bir şekilde planlanması gerekir. Bunlar gerçekleştirilirken eskisi gibi güvensiz binalar ya da kalitesiz yapılaşmanın olmamasına özellikle dikkat edilmeli.

Uluslararası göçe iç göç eklendi

Yapılan bir araştırmada deprem sonrası Adapazarı’ndan başta deprem korkusu olmak üzere işsizlik, konut sorunu gibi nedenlerle göç edenler olmuş, ancak belli bir süre sonra Adapazarı’ndan göç edenlerin bir kısmının geri döndüğü görülüyor bir araştırmada. Daha önce 1992 Erzincan depremi için Mehmet Karataş’ın yaptığı doktora çalışmasında da bölgeden göç edenlerin daha sonra tekrar Erzincan’a geri döndüklerini gösteriyor. Bunun sebebi olarak da zor günlerinde birbirlerine yardımcı olan ve problemleri paylaşabilecek bir çevrenin bulunamamasının yarattığı hayal kırıklığı olduğu görülmüş araştırma sonuçlarında. Bu deprem ile ilgili böyle bir şey söz konusu olabilir mi?

Etrafımızdaki ülkelere baktığımız zaman Afganistan, Irak, Suriye gibi dünyadaki mültecilerin yarısına kaynaklık eden ülkelerle çevrili bir ülkeyiz. Bu nedenle çok ciddi bir uluslararası göç yükümüz zaten mevcuttu. Buna bir de bir o kadar iç göç kaynaklı hareketlilik eklendi. İnsanlar ilk gittikleri yerlerde önce merhametle, hoşgörüyle hatta dayanışmayla karşılanırlar ama zaman ilerledikçe bu destek duyguların yerini birtakım rahatsızlıklar, huzursuzluklar alabilir. Bu süreç içerisinde toplum içerisinde biriktirdiği stresi tıpkı yer kabuğunun stres biriktirip kırılması gibi içindeki zayıf ve savunmasız gruplara yönlendirebilir.

Avrupa’ya doğru düzensiz göç hareketi olabilir

Suriyeli göçmenler de deprem sonrası göç kervanına katılanlar arasında ancak onlar için ikincil göç anlamına gelen bu hareketliliğin kolay geçtiğini söylemek mümkün değil… Türkiye’deki deprem Suriye’yi nasıl etkiledi?

Şu anda Türk askerinin olduğu bölgede bildiğimiz kadarıyla 6 milyon, depremin etkilediği bölgede de 5 milyon Suriyeli olduğunu biliyoruz. Bu insanlar deprem öncesinde de son derece güç şartlarda, çadırlarda güvensiz binalarda kalıyorlardı. Bu bölgedeki insanların ihtiyaçları uluslararası kamuoyunun desteğiyle karşılanmazsa bu tarafa ya da Avrupa’ya doğru belli bir düzensiz göç hareketinin olabileceği akla geliyor. Ama şu ana kadar bizim izlediğimiz verilerde buna dair bir emare görünmüyor. Bu insanlara destek azalırsa oralarda destek Türkiye içerisindeki depremle sınırlı kalırsa eğer, o bölgedeki insanların artan çaresizlikleri, katlanan zorlukları onların tekrar harekete geçmesine sebep olabilir.Şu anda Türk askerinin olduğu bölgede bildiğimiz kadarıyla 6 milyon, depremin etkilediği bölgede de 5 milyon Suriyeli olduğunu biliyoruz. Bu insanlar deprem öncesinde de son derece güç şartlarda, çadırlarda güvensiz binalarda kalıyorlardı. Bu bölgedeki insanların ihtiyaçları uluslararası kamuoyunun desteğiyle karşılanmazsa bu tarafa ya da Avrupa’ya doğru belli bir düzensiz göç hareketinin olabileceği akla geliyor. Ama şu ana kadar bizim izlediğimiz verilerde buna dair bir emare görünmüyor. Bu insanlara destek azalırsa oralarda destek Türkiye içerisindeki depremle sınırlı kalırsa eğer, o bölgedeki insanların artan çaresizlikleri, katlanan zorlukları onların tekrar harekete geçmesine sebep olabilir.

#Deprem
#Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu
#Köylere göç
1 yıl önce