|

Suriye’nin Sesleri dünyaya sesleniyor

Azez’deki Yunus Emre Enstitüsü’nde tanıştığımız Suriye’den Sesler grubu üyesi Adnan El Esmer ve Abdurrahman Kabbani müzikle uğraşan iki genç yetenek. Topraklarını terk etmeyi düşünmeyen gençler, “Biz de gidersek Suriye’nin sesini dünyaya kim duyuracak” diye soruyorlar.

Ayşe Olgun
04:00 - 17/10/2021 dimanche
Güncelleme: 05:20 - 17/10/2021 dimanche
Yeni Şafak
Suriye’nin Azez şehrinde yaşayan “Suriye’den Sesler” grubu, Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) etkinliklerinde de sanatseverlerle buluşuyor.
Suriye’nin Azez şehrinde yaşayan “Suriye’den Sesler” grubu, Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) etkinliklerinde de sanatseverlerle buluşuyor.

Azez’de bir yıldır faaliyetlerini sürdüren Yunus Emre Enstitüsü (YEE) sadece dil öğrenmek isteyen gençleri değil, sanata gönül vermiş birbirinden yetenekli gençleri de kucaklıyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları sonrası terör örgütleri YPG/PKK ve DAEŞ’ten temizlenen bölgede kurulan Yunus Emre Enstitüsü Azez Kültür Merkezi, bölge halkına yönelik kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. En büyük ilgiyi ise gençler gösteriyor. Azez’de tanıştığımız piyanist Adnan El-Esmer ve Abdurrahman Kabbani de bu gençlerden sadece ikisi. Savaşa rağmen ülkelerini terk etmek istememişler ve Suriye halkının sesi olmayı tercih etmişler. Beş kişiden oluşan Suriye’den Sesler grubuna sosyal medyadan da epey ilgi var. Feyruz’dan dinleyip çok sevdiğimiz şarkıları bu defa Abdurrahman Kabbani’den dinledik hem de sohbet ettik.


SANAT SESİMİZ OLDU

Adnan-El Esmer piyanist aynı zamanda tiyatroyla da yakından ilgileniyor. Kısa film ve belgesel çekiyorlar. Müzik ve tiyatro, sinema onun ve arkadaşlarının seslerini dünyaya duyurmaları için bir araç. “Arkadaşlarımız yurt dışına gittiler ama biz burada kaldık ve sesimizi tüm dünyaya duyurmak istiyoruz” diyen El Esmer, Şanlıurfa, Mardin gibi şehirlerdeki kamplarda konser verip tiyatro oyunu sergilediklerini de sözlerine ekliyor. Yapdıkları müzikler kısa sürede Youtube kanalından büyük beğeni toplamış. “Bizi ülkelerine çağıranlar oldu. Mesela İngiltere’ye gidip müzik yapmamızı istediler ama biz burada kalıp Suriye’de yaşananları dünyaya duyurmayı istiyoruz. Biz de gidersek buradakilerin sesini dünyaya kim duyuracak” diyor.

MÜZİK BİZİM İÇİN BİR ARAÇ

Suriye’nin Azez şehrinde yaşayan “Suriye’den Sesler” grubu, Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) etkinliklerinde de sanatseverlerle buluşuyor. Grubun kurucusu, piyanist Adnan el-Esmer, grubun kurulma hikayesini ise şöyle anlatıyor: “Müzik grubumuz ‘Suriye’den Sesler’ 2016’da kuruldu. Müzikle ilgilenirken çok keyif alıyorum. Müzik benim mesleğim değil hobim. Bilgisayar mühendisliği okudum ama savaştan sonra müziğin bizim sesimizi ilk duyuran araç olduğunu anladım ve bu alanda çalışmaya başladım.”


Müzisyen Abdurrahman Kabbani de Şam’da müzik yaparken savaş başladığı için Azez’e gelmek zorunda kalmış. Burada sanatla ilgilenen arkadaşlarla tanışıp ortak işler yapmaya başlamışlar. Yunus Emre Enstitisü’yle tanıştıktan sonra da çalışmalarını burada sürdürdüklerini söylüyor. “Bizim bir videomuzu buradaki arkadaşlar izlemiş çok beğenmişler. Bizi davet ettiler ve şimdi çalışmalarımızı burada sürdürüyoruz” diyen Kabbani, Türkiye’ye davet edildiği halde burada yaşamayı tercih ettiğini söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’nin de desteğiyle bu toprakları eski haline, eski özgür haline dönüştüreceğiz.”

Merkezdeki müzisyenler tarafından kurulan “Suriye’den Sesler” gurubu, Türkiye ve Suriye’de düzenlenen konserler ve tiyatro oyunlarının yanı sıra Suriyelilerin yaşadığı kamplarda gerçekleştirilen çalışmalarıyla da ilgi görüyor.

#Azez
#Yunus Emre Enstitüs
#Suriye
#Adnan El Esmer
#Abdurrahman Kabban
il y a 3 ans