|

Tıptan çok fotoğrafçılık kitabım var

Senelik izinlerini Asya, Afrika, Güney Amerika ve Avustralya’da vahşi yaşam fotoğrafları çekerek değerlendiren hekim Gürkan Öztürk, "Yaban fotoğrafçılığı benim için ikinci bir meslek. Eğitimini almadım ama kütüphanemde fizyoloji kitabından çok fotoğrafçılık kitabı var" diyor. İşte Öztürk'ün ve diğer dört hekimin fotoğrafçılık hikayesi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/03/2018 Pazar
Güncelleme: 03:51 - 11/03/2018 Pazar
Yeni Şafak
Prof. Dr. Gürkan Öztürk'ün çektiği en meşhur fotoğraf 
jaguarın timsah avı karesi. Öztürk, bu kareyle 
fotoğrafçılıkta doçentlik aldığını söylüyor.
Prof. Dr. Gürkan Öztürk'ün çektiği en meşhur fotoğraf jaguarın timsah avı karesi. Öztürk, bu kareyle fotoğrafçılıkta doçentlik aldığını söylüyor.

Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Öztürk 14 yıldır yaban fotoğrafçılığıyla ilgileniyor. Senelik izinlerini Asya, Afrika, Güney Amerika ve Avustralya’da geçirip vahşi yaşam fotoğrafları çekiyor. Bugüne kadar yedi büyük kediden sadece dört tanesini çekmiş: jaguar, aslan, leopar ve çita. Kendisini belgeselci olarak tanımlayan Öztürk, ilk profesyonel fotoğraf makinesini 1987'de aldığını ve o tarihten itibaren de elinden düşürmediğini söylüyor. Bugünlerde çektiği vahşi yaşam fotoğraflarını Taksim Metrosu Kültür A.Ş. Sanat Galerisinde sergileyen Öztürk ve fotoğrafçılığı hobiden ikinci neredeyse ikinci bir mesleğe taşıyan hekimlerle konuştuk.

İKİNCİ MESLEĞİM

Herkesin hayalini kurduğu veya gerçekleştirdiği bir hobisi var. Prof. Dr. Gürkan Öztürk'ün hobisi bir parça riskli bir parça da pahalı bir hobi. Ancak o gözünü karartmış. Kendini vahşi yaşamın kollarına bırakmış bir cesur fotoğrafçı. Görselliğe olan ilgisinin çocukluk çağlarından geldiğini söyleyen Öztürk: "Yaban fotoğrafçılığı benim için ikinci bir meslek. Ben alaylıyım. Ben bir tıp doktoruyum ve fizyoloji uzmanıyım, fizyoloji doktorasına sahibim. Benim kütüphanemde fizyoloji kitabından çok fotoğrafçılık kitabı var. Hiç vaktim olup da fotoğraf eğitimi alamadım. Ama çok fazla kitap okudum. Kendimce belli bir teknik geliştirdim. Hatta ileri kuralları uygulayabilir hale geldim" diyor.


BİN PİŞMAN OLDUM

Öztürk'ün fotoğraf çekmek için yaptığı ilk seyahati 2004 yılında Amazon'a olmuş.

"O zamanlar dijital makineler yoktu ben de filmli makineyle gittim. 400 ASA filmlerin ne kadar yetersiz kaldığını fark ettim. Bin pişman olmuştum. Pek çok karenin blurlu çıktığını üzüntüyle fark ettim. Bu sergide mesela oradan fotoğraf olmasını isterdim ama yok. O yüzden bir Amazon gezisi aklımın her zaman bir köşesinde duruyor" diyen Öztürk'ün en çarpıcı fotoğrafı bir jaguarın timsah avı karesi. Öztürk bu fotoğrafı Amazon'un güneyinde jaguarın görüntülenebileceği ender yerlerden biri olan Pantanal'da çektiğini söylüyor.

FOTOĞRAFSIZ DÖNMEK ÇOK ACIYDI

Peşinden 2007'de Malezya'nın Borneo adasına ve Avustralya'ya giden Öztürk, bu seyahatini şöyle anlatıyor: "Belgesel izleyicilerinin en çok bildiği yerlerden biri Borneo'dur. Yaklaşık 4-5 gün orman içerisinde kaldım. Kamp hizmeti veren bir yerdi. İçme suyu sadece şişelerle karşılanıyor. Banyonuzu çamurlu suyla yapıyordum. İlk defa dijital makine kullandığım geziydi. Orada da başıma Amazon'dakine benzer talihsiz bir olay geldi. Üç gün ormanın içinde çektiğim fotoğrtaflar dönüş yolunda teknenin üzerindeyken yakıcı güneşin altında arızalanan harddiskle beraber yok oldu. Fotoğrafsız dönmek çok acıydı. Ama bunların her biri bana ders oldu. Akıllandım."


AFRİKA TATMİNKAR BİRYER

Bu birkaç talihsiz olay Öztürk'ün hevesinin kırılmasına neden olmamış. Tam tersine, tıpkı akademide olduğu gibi fotoğrafçılıkta da yılmamayı kendine ilke edinen Öztürk, "Yaban hayatı begesellerde izlediğimiz gibi bizi beklemiyor. Saatler, günler hatta haftalarca kovalıyorsunuz. Tek bir karenin peşinden gidiyorsunuz. Amazon'un her tarafı kuş ama görmüyorsunuz. Seslerini duyuyorsunuz. Maymunlar ağaçların en tepesinde. Görmek için çok ciddi efor sarf etmeniz gerekiyor" diyor. Hedefindeki üçüncü yerin Afrika olduğunu söyleyen Öztürk, bu seyahatini 2010 yılında gerçekleştirmiş ve sonrasında iki kere daha gitmiş. Afrika'nın çok tatminkar bir yer olduğunu söyleyen Öztürk fil, antilop, zebra, zürafa, ceylan gibi otçulların her yerde olduğunu ancak etçilleri çok zor gördüğünü kaydediyor.

Yedi büyük kediyi tamamlayacağım

Öztürk'ün toplam seyahat portföyü böyle. Ancak onun bir büyük hedefi daha var. Dünya üzerinde yaşayan yedi büyük kedinin fotoğrafını çekmek. Nedir bu kediler? Aslan, kaplan, leopar, puma, jaguar, çita ve kar leoparı. Öztürk bu kediler arasından aslan, jaguar, leopar ve çitayı çekmiş. "Dağ aslanı puma Amerika kıtasının her yerinde var ama en güzel göründüğü yer Şili Patagonya. Kaplan ve kar leoparı için Hindistan'ı planıyorum. Hindistan'ın kuzeyinde bir aylık turda belki görülen bir hayvan. Cesaretim, vaktim, param olacak mı bilmiyorum" diyen Öztürk bu işin büyük bir fedakarlık istediğinin altını çiziyor.


En büyük emelim ilaç olabilmek

Elif Tanır, 20 yıllık hekim. Mesleğinin yanında hobi olarak başladığı fotoğrafa son üç yıldır profesyonel olarak yaklaştığını söyleyen Tanır, "Sosyal sorumluluk adına yaptığım ve yapacağım projelerle sorunlara parmak basmak veya ilaç olabilmek en büyük emelim. 2017'de Nijer’deki insanların dramını ve yaşamını içeren projem sergi olarak İstanbul'da sunuldu. Elde edilen gelirin tümü Nijer’deki Türk hastanesine bağışlandı. Şimdi üzerinde çalıştığım 3 projem var" diyor.


Aile fotoğrafçısı olarak başladım

Levent Meriç, 1988'den itibaren Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı olarak sağlık sektöründe çalışıyor. Meriç içindeki fotoğraf tutkusunu şöyle anlatıyor: "Kompakt makinelerle başlamış olduğum ailenizin fotoğrafcısı ve gezi çekimlerine 2002'de Amerikan aldığım ilk digital makineyle kulvar değiştirmiş oldum. Mesleğimin yorucu ve yoğun olması, nöbetler ve idari işler nedeniyle çok üzerine düşemediğim fotograf tutkumu canlı tutabilmek için çeşitli hocalardan dersler aldım. Teknolojinin gelişmesine paralel bendeki makineler de değişti. İzin sürelerimde gerek yurt içi gerekse yurt dışı çekimlerini hocalardan almış olduğum dersler sayesinde daha bilinçli olarak yapmaya başladım. 2014'ten itibaren çalışma tempomu düşürerek fotoğrafa daha fazla zaman ayırmaya başladım." Yurt içi ve yurt dışı yarışmalarda ödüller alan Meriç EFIAP/b ünvanına sahip.

Görerek çekmeye çalışıyorum

"Son 25 yıldır hocalarımın deyimiyle 'görerek' fotoğraf çekmeye çalışıyor ve bu konuda eğitimlerime devam ediyorum" diyen Erdinç Şenyürek, 28 yıllık hekim. Çok sayıda madalya ve ödülü var. Fotoğrafçılıkla ilgili pek çok derneğin üyesi olan Şenyürek uluslararası AFIAP unvanına sahip.


Farklı olanı belgeliyorum

Nöroloji uzmanı Sibel Üstün Özek, 2015 yılından beri sadece fotoğraf için zaman ayırmaya ve buna göre gezi planları yapmaya, etrafa daha fotoğraf gözüyle bakıp kendi fotoğraflarını üretmeye başladığını söylüyor ve ekliyor: "Farklı olanı görmek ve bunu belgelemek çok güzel bir duygu. Her şey o kadar hızlı değişiyor ve gelişiyor ki fotoğraflar elimizde kalan belge ve tanıklar. Bazen hüzünlendiren, bazen mutlu eden. Rutinden uzaklaşıp hayatın güzelliklerini gösteren ve iyi olan her şeyi fotoğraflamayı çok seviyorum." Özek'in de yarışmalarda çok sayıda ödül ve sergileme kazanmışlığı var.



#Asya
#Afrika
#Güney Amerika
#Gürkan Öztürk
6 yıl önce