|

Türk'ün olmadığı yerde yaşayamam

Japonya'da yaşanan deprem sonrası Türkiye'ye gelen ve hayatı değişen Masataka Kobayashi, reklam filmlerinden sonra şimdi ATV ekranlarında yayınlanan “Elin Oğlu” adlı programla karşımıza çıkıyor. Türkleri çok sevdiğini belirten Kobayashi, “Burada çok mutluyum. Artık Türk'ün olmadığı yerde yaşayamam” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/04/2016 Pazar
Güncelleme: 18:32 - 16/04/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Yaklaşık bir ay önce cumartesi geceleri ATV ekranlarında yayınlanmaya başlayan “Elin Oğlu” adlı talk show programı büyük ilgi görüyor. Programda elin oğullarını İspanya'dan Amerika'ya, Slovakya'dan Japonya'ya kadar farklı ülkelerden yabancılar temsil ediyor. Bu sekiz yabancıdan biri de Japon Masataka Kobayashi... Sempatik Türkçesi ile karşımıza çıkan Kobayashi, 2011 yılında yaşanan büyük deprem sonrası düzenlenen tur şirketiyle Türkiye'ye turist olarak gelmiş. İlk durağı Kapadokya'dan sonra İstanbul'a gelen Kobayashi, bir turizm şirketinde çalışmaya başlamış. Bu süreçte Japonları tanıtmak için birçok reklam filminde oynamış. Türkiye'den kopamayan Kobayashi bir zaman sonra Türk bir kızla tanışarak evlenmeye karar vermiş. Eşi Kastamonulu olan Kobayashi, Türk kültürüyle yaşamak istediğini ve Türkleri çok sevdiğini söylüyor. Türkiye'ye geldikten sonra hayatının değiştiğini ve yaptığı programla Japonları tanıtmayı amaçladığını belirten Kobayashi, “Türkler Japonların sadece teknoloji ve suşisini biliyor. Halbuki onlarla sınırlı değil. Geçmişten gelen bir dostluğumuz var. Bende bu vesileyle Japonları anlatma imkanı buldum” diyor. Kobayashi ayrıca Türk olmayan bir yerde yaşayamayacağını da konuşmasına ekliyor. Biz de farklı kültürleri biraraya getiren çift ile Japonya'yı, evliliklerini ve farklı kültürlerin onları nasıl buluşturduğunu konuştuk.



Fukuşima depreminden sonra Türkiye'ye geldiniz ve hayatınız değişti. Japonya'da ne iş yapıyordunuz? Deprem sürecinde neler yaşadınız?


Japonya'da araba tamirciliği yapıyordum. Tsunami faciası sonrası Fukuşima Nükleer Santrali'nde gerçekleşen kazada Tsunami evimin önüne kadar geldi. Radyasyon olduğu için herkes evini boşalttı. O sırada bir tur şirketi indirimli olarak Fukuşima'da yaşayanları oradan uzaklaşsın diye iki ay Kore, Tayvan, Türkiye gibi ülkelere gönderiyordu. Ben de en uzak yer olan Türkiye'ye gitmek istedim.





DEPREMDEN SONRA HAYATIM DEĞİŞTİ


Türkiye'ye geldikten sonra ne yaptınız?

Kapadokya'da 1 ay kaldım. Ne Türkçe biliyordum ne de İngilizce. O sırada Japonca kursu buldum ve öğretmen olarak işe başladım. Kurs bittikten sonra İstanbul'dan iş teklifi gelince buraya geldim.



Türkçe'yi nasıl öğrendiniz?

Yaşayarak öğrendim. Kurabildiğim ilk cümle Kayseri şivesiyle “Nörüyon gardaşım” oldu.



Buraya geldikten sonra hayatınız nasıl değişti?

Türkiye'ye geldikten sonra hayatım tamamen değişti. Burada bir Türkle evlendim ve oğlum oldu. Şimdi ekranlarda program da yapıyoruz.



TÜRKİYE'DE SİNİRLENMEYİ ÖĞRENDİM


Peki, Türkiye'de Japon olarak yaşamak nasıl bir duygu?


Türkleri çok seviyorum. Sıcakkanlılar. Türkiye, Japonya'ya göre daha renkli, eğlenceli ve macera dolu ama sinirlendiğim çok şey var. Türkiye'ye geldikten sonra sinirlenmenin ne demek olduğunu öğrendim. Japonlar duygularını çok belli edemezler ama Türkler tam tersi. Ben de artık onlar gibi olmaya başladım. Türkiye'de trafik ve evrak işleri beni çok sinirlendiriyor.



Eşiniz Kastamonulu. Siz Japon. Bu farklılık size zorluk yaşattı mı?


Masataka Kobayashi: Hayatım boyunca Türk kültürünü merak eden ve öyle yaşamak isteyen biriydim. İkimiz de ona göre yaşıyoruz. Eşim bana zaman zaman Japon yemekleri de yapıyor ama ben Türk yemeklerini daha çok seviyorum. Eşim karnıyarık yemeği yaptığında mutluluktan oturup ağlamıştım.


Şenay Kobayashi: Asya ülkelerini hep merak ediyordum. Onların sakinliği beni hep cezbetmiştir. Yaşayışlarına ve yemeklerine de merakım vardır.





ZITLIKLAR BİZİ BİRLEŞTİRDİ


Kültürel farklılıklar noktasında sıkıntı yaşadınız mı ?

M.K: Biz Japonlar dakik insanlarız. Bu yüzden genellikle zaman noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Eşim vaktinde evden çıkmadığında çıldırıyorum.


Ş.K: Japonya'da onların bıktığı ama bizim aradığımız huzur var. Masataka canlılığı aradı, ben de huzuru. Bu şekilde bizi zıtlıklar birleştirdi.



Alışamadığınız şeyler var mı?

M.K: Aile toplantılarından hiç hoşlanmıyorum. Bir sürü Türk konuşuyor. Hiçbir şey anlamıyorum. Bizim oralarda 2-3 saat sürüyor oturmalar ama burada öyle değil. Gecelere kadar oturuyorlar.



TÜRKLER JAPONLARI TANIMIYOR


“Elin Oğlu” programı ve oynadığınız reklam filmlerinde çoğunlukla Japonya'yı tanıtıyorsunuz. Neden?


Türkler Japonları tanımıyor. Sadece teknolojisini ve suşisini biliyorlar. Ama bunlarla sınırlı değil. Bizim geçmişten gelen dostluğumuz var. Japonlar, Çinlilerden ve Korelilerden ayırt edilemiyor. Bu durum beni çok üzdü. Ben de programı ve reklamları fırsat bilerek Japonları tanıtıyorum. Çünkü Türkler depremden sonra bize çok yardım etti. Kardeş ülkeyiz.



Japonya'ya dönmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye'de mutluyuz. Şu an bütün hayatımız burada. Japonya'ya gitsek bile Türklerin çok olduğu yerde yaşayabilirim. Artık Türk görmeden yaşayamam.





Her şey Türk usulü oldu


Kız isteme merasimi nasıl geçti?


M.K: Türk kültürünü her ayrıntısına kadar merak ediyorum. Kız istemeden düğünüme kadar her şeyi Türk kültürüne göre yapmak istedim. Bir abimi alıp eşimi istemeye gittik. Tuzlu kahvemi içtim. Düğünümüzde Ankara havası da oynadım. Japonya'ya gidip bizim kıyafetlerle de fotoğraf çektirdik. Her iki ülkeden de anı oldu.


Ş.K: Masataka her şeyin Türk usulü olmasını istedi. Yüzükler takılırken de Japonya'ya da skype ile canlı bağlandık. Onlarda görmüş oldu.



Mehter Marşı'nı ezberledim


Türk kültürüne hemen alıştınız. Bunu neye bağlıyorsunuz?


Bu kültür bana hep yakın gelmişti zaten. Mehter marşını çok seviyorum. Ezberledim. İstiklal Marşı'nın da ilk iki kıtasını ezbere okuyorum. Böyle manevi değerleri bilmek beni daha da mutlu ediyor.


#Masataka Kobayashi
#Elin Oğlu
8 yıl önce