|

Uluslararası öğrenciler ve üniversite şehirleri

Türkiye ilk aşamada; Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetlerinin uluslararası öğrenci merkezi olmayı stratejik hedef olarak seçmelidir. Bu hedef, başarılmaya yakın bir noktada duruyor. Türkiye sonraki adımda ise, uluslararası öğrenci kabulünde dünyanın ilk beş ülkesi arasına girmeyi planlamalıdır.

Erol Erdoğan
00:00 - 12/05/2014 Pazartesi
Güncelleme: 23:29 - 11/05/2014 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Türkiye''de son yıllarda meydana gelen değişimlerden seni memnun eden on şey nedir diye sorulsa ''yabancı öğrenci'' meselesini önemli on değişim içinde sayarım. Sessiz sedasız yaşanan bu değişimin mimarları hem devlet, hem millet. Millet dediğim ise çoğu öğrenci henüz yirmisinde, otuzunda gençler.

Konuyu anlatmaya ''yabancı'' kelimesinden başlayabiliriz. Yabancı kelimesi ülkemizde sıklıkla kullanılıyor. Yabancı Dil, Yabancılar Şubesi, Yabancı İşçi, Yabancı Futbolcu, Yabancı Antrenör, Yabancılar Meclisi, Yabancı Turist, Yabancı Gelin. O kadar çok yabancımız var ki…

YABANCI ÖĞRENCİDEN ''MİSAFİR ÖĞRENCİ''YE

Bir de ''Yabancı Öğrenci'' var. Dünyanın değişik bölgelerinden ülkemize eğitim almak için gelen öğrenciler yakın zamana kadar ''yabancı öğrenci'' şeklinde tanımlanıyordu. Devlet ve hükümet yetkililerinin yanısıra bu alanda hizmet veren sivil toplum örgütleri ve akademi dünyası ''yabancı öğrenci'' ifadesini artık kullanmıyor. Resmi metinlerde de bu kullanım yavaş yavaş terkediliyor. ''Yabancı'' kelimesi, başka ülkeden olanı tanımlamakla kalmıyor, kendisine uzak görme ve öteki kabul etme anlamlarından dolayı duygusal açıdan olumsuzluk hissettiriyor. Birisine ''yabancı'' dediğimiz de, ona bakışımızı olumsuz ifade ediyoruz demektir.

''Yabancı Öğrenci'' yerine iki yeni tanım var; Uluslararası Öğrenci ve Misafir Öğrenci. Resmi kurumlar ''uluslararası öğrenci'' ifadesini kullanıyor. Bu ifade, tüm dünyada literatürel bir tanım olarak yerleşti. ''Misafir Öğrenci'' ifadesini ise bu alanda gönüllü hizmet eden kişiler, sivil ve dini yapılar tercih ediyor.

İlim yolculuğu insanlık tarihinde saygın bir yere sahip. ''İlim Çin''de de olsa, onu arayıp bulun.'' ile ''İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır'' hadisi ilim için yapılan seyahati övmektedir. İlim seyahatleri arasında hadis âlimleri ve ravilerinin rıhle adı verilen yolculuklarının özel yeri vardır. İslam etkisiyle yoğrulmuş bölgelerde ilim yolcusuna gösterilen ihtimam büyüleyicidir. İlme ve ilim için yapılan seyahate bu kadar değer veren bir din ve medeniyetin çocuklarının dilinde bunca yıldır ''yabancı'' sözcüğünün ilim yolcusunu tanımlayan bir kelime olarak dolaşıp durması kabul edilemez bir ayıptır. Son birkaç asırdır bu denli alıştığımız ''yabancı'' kelimesinden daha hızlı kurtulmalıyız. Mesela spor camiası ''yabancı futbolcu'' yerine ''misafir futbolcu'' diyerek bu sürece katkı yapabilir.

Bütün bu sebeplerden dolayı ''Yabancı Öğrenci'' tanımının terkedilerek ''Uluslararası Öğrenci'' ve ''Misafir Öğrenci'' ifadelerinin kullanılmasını önemli bir gelişme olarak görüyorum. Kavramsallaştırmaya yansıyan bu zihniyet değişimi pek çok hukuk metnini, hizmet alanını, süreci ve disiplini etkileme gücüne sahip.

ULUSLARARASI ÖĞRENCİ MERKEZİ OLMA YOLUNDA

2010 yılında Türkiye''de eğitim gören uluslararası öğrenci sayısı sadece 17 bindi. Geriye doğru gittikçe sayılar daha da azalıyor. 1991–2011 yılları arasındaki yirmi yılda ülkemize eğitim amacıyla gelen öğrenci yaklaşık yüz bin civarında. Zihniyet değişimi sayılara da yansımaya başladı. 2014 yılında ülkemizdeki uluslararası öğrenci sayısı 60 bine yaklaştı.

Misafir öğrencinin, barınma, dil, iletişim, uyum, burs, iklim, resmi yazışmalar, vize gibi pek çok sorunu var. Geçmiş yıllarda, uyum sağlamakta zorlandığı için öğrencilerin çoğu mezun olmadan ülkelerine dönüyorlardı. Misafir öğrencilerden mezuniyetini tamamlayabilenlerin önceki yıllarda yüzde yirmilerde kaldığını söylersem başarısızlığın boyutu daha iyi anlaşılır.

Uluslararası öğrenci alanında yakalanan zihniyet değişiminden sonra başarının her anlamda artacağını düşünebiliriz. Çünkü, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Kredi Yurtlar Kurumu, Diyanet Vakfı, YÖK gibi resmi birimler misafir öğrenciler konusunda projeler üretiyorlar, özel çalışmalar yapıyorlar, yapılan faaliyetleri destekliyorlar. Daha sevindirici olanı, sivil toplum kuruluşlarının da misafir öğrenci meselesiyle ilgilenmeye başlaması. Pekçok eğitim grubu ve cemaat bu alanda hizmetini arttırmaya başladı. Misafir öğrenciyle ilgilenmek üzere yakın dönemde kurulmuş onlarca dernek var. Dernekler, öğrencilerin yol ve okul arkadaşı olarak onların sorunlarıyla ilgileniyorlar ve eğitimlerine yardımcı oluyorlar. Derneklerde görev alan gençler, dünyanın her köşesinden yurdumuza gelen ilim muhacirlerine millet ve ümmet adına destek oluyorlar, onlara kardeşlik yapıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğim Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) Başkanı Mehmet Ali Bolat''ın verdiği bilgiye göre sadece UDEF''e üye 25 dernek misafir öğrencilere yönelik çalışıyormuş. Bolat, misafir öğrencilerde mezuniyet oranlarının yüzde seksenlere kadar yükseldiğini söyledi. Ne kadar da sevindirici bir gelişme. Demek ki geleneksel misafirperverliğimizi göstermeye başlamışız. Bu arada, bu seneki Uluslararası Öğrenci Buluşmasının finali 17 Mayıs 2014''de Abdi İpekçi Spor Salonu''nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ın katılımıyla gerçekleştirilecek. Başbakan Erdoğan''ın, ülkemizde eğitim gören on binlerce uluslararası öğrenciyle buluşacak olması, devletin tüm kurumlarını ''misafir öğrenci'' konusunda daha duyarlı hale getirecektir.

YENİ DÖNEMİN KÜRESEL DİNAMİKLERİNDEN BİRİ

Dünyadaki uluslararası öğrenci sayısı 5 milyona yaklaşıyor. Bunların yaklaşık 800 bini ABD''de eğitim almaktadır. ABD''yi İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada ve Yeni Zelanda gibi ülkeler izlemekte. Başka ülkelere öğrenci göndermede başı çekenler ise Çin, Hindistan ve Suudi Arabistan. Türkiye''ye çoğunlukla akraba ve yakın coğrafyalardan öğrenci geliyor. Liseden lisansa, yüksek lisanstan doktoraya kadar her kademede misafir öğrenci var ülkemizde.

Türkiye, son birkaç yıldır geliştirdiği duyarlılığı devam ettirir ve yeni adımlar atarsa eğitim için tercih edilen ülkeler arasındaki sıralaması daha hızlı yükselecektir. Türkiye ilk aşamada; Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetlerinin uluslararası öğrenci merkezi olmayı stratejik hedef olarak seçmelidir. Bu hedef, başarılmaya yakın bir noktada duruyor. Türkiye sonraki adımda ise, uluslararası öğrenci kabulünde dünyanın ilk beş ülkesi arasına girmeyi planlamalıdır. Bu hedefe ulaşmak için, Türkiye''nin Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetlerinden daha çok öğrenciye ev sahipliği yapması, bunun yanısıra Avrupa, Asya ve Uzakdoğu ülke gençleri için de cazip bir eğitim ülkesi olması gerekir.

''Uluslararası Öğrenci'' ve ''Uluslararası Eğitim'' konusunun eğitim, turizm, iletişim, kültür, dil, ekonomi, diplomasi gibi çok sayıda bileşeni ve etki alanı var. Her şeyden önce küresel bir etkileşim ve bilgi paylaşım zemini sunuyor. Bu gençlerin çoğu ülkelerine döndüklerinde Türkiye ile ilişkilerini sürdürecekler ve muhtemelen kendi ülkelerinde yönetici olacaklar. Bundan dolayı uluslararası öğrenciler, yeni dönemin diplomatik, siyasi, kültürel softpower dinamik unsurlarından biri gözüküyor.

ÜNİVERSİTE ŞEHİRLERİ

''Uluslararası Öğrenci'' meselesinde Türkiye''nin atması gereken stratejik adımlardan biri ''Üniversite Şehirleri'' kurması olmalıdır. Türkiye, yaslandığı medeniyet ve inanç değerleri sebebiyle bu konuda zaten tarihi bir sorumluluk taşıyor. Yeni dönemin dinamiklerini bu sorumluluğa ilave edersek, konunun önemi daha da artmaktadır.

Türkiye ''Üniversite Şehirleri'' kurarak dünyanın üniversite ve eğitim ülkelerinden biri olabilir. ''Türkiye, üniversite ülkesi olsun'' cümlesi stratejik vizyon teklifidir. Bu teklif, Türkiye''nin 2023 hedefleri arasında olmalıdır. Türkiye''nin üniversite ülkesi olması, dünyanın her yerinden insanların ülkemize gelerek eğitimi alması, yüksek lisans veya doktora için üniversitelerimizi seçmesi demektir. Bilim, icat, teknoloji, üretim, istihdam, gelişim, sanayi, kültür, turizm, kongre demek bu.

Ülkemizde, üniversite şehri unvanını hak eden İstanbul ve Eskişehir dışında ilimiz yok. Sinop, Kastamonu, Edirne, Van, Diyarbakır, Mersin, Aydın, Konya, Artvin gibi beş on ilimizi daha ''üniversite şehri'' olarak planlayabilirsek Türkiye''nin dünyadaki yeri daha bir başka olacaktır. ''Üniversite Şehirleri'' sadece uluslararası öğrenci potansiyelimizi arttırmak için değil Türkiye''nin şehirleşme politikaları açısından da atılması gereken bir adım olarak düşünülmelidir.

Türkiye''nin bölgesinde ve dünyada aktör olabilme potansiyeli ayan-beyan gözüküyor. Aktörlük pozisyonunu kuvvetlendirecek unsurlardan birisi ''Üniversite Ülkesi Türkiye'' sürecidir.

10 yıl önce