|

Victor Hugo’yu gördüm ama benden başka kimse tanımadı

Ayşe Olgun
04:00 - 15/04/2024 Pazartesi
Güncelleme: 02:09 - 15/04/2024 Pazartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Benim çocukluğumda manav ve bakkallar eski gazete ya da dergilerden kese kağıtları yapar, sattıkları yiyecekleri bunların içine koyup müşterilerine verirlerdi. Babam da her akşam eve koltuğunun altında bir günlük gazeteyle gelirdi: Tercüman. Akşam elden ele dolaşır, herkes ilgisini çeken sayfayı okur, sabah olunca da antrede eski gazeteler arasındaki yerini alırdı.

Bir gün apartmandaki erkek çocukların evlerindeki eski gazeteleri manava götürüp sattığını gördüm. Durur muyum? Hemen eve geldim. Antrede yığılı duran bütün eski gazeteleri yüklendim, doğruca manava... İlkokul birinci sınıfın son günleriydi, okuma yazmayı yeni öğrenmiştim. Manav önce gazeteleri tarttı. Sonra mavi önlüğünün cebini karıştırdı: Avucuma bıraktığı iki buçuk lira ilk kazandığım paradır.

Para elimde, öğretmenimizin ‘bol bol okuyun’ tembihleri kulağımda, caddenin karşısındaki kitapçıya gittim. Paramı tezgâha koyup “Bundan kitap istiyorum” dedim. İlk kazandığım parayla aldığım kitap, Victor Hugo imzalı Kozet’tir. Kapağında 7-8 yaşlarında uzun saçlı bir kız çocuğu, bebeğine sarılmış, bana bakıyordu. Kapaktaki kızı sanırım biraz da kendime benzettim ve eve koşup heyecanla kitabımı okumaya başladım.

Kozet ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun Sefiller romanında geçen küçük bir kız çocuğuydu. Aşağı yukarı benim yaşlarımdaydı. Annesi tarafından bir aileye emanet edilmişti. Ancak aile bu küçük kızı hem çok çalıştırıyor hem de ona çok kötü davranıyordu. Sefiller’in asıl kahramanı olan ve ekmek çaldığı için kürek çekmeye mahkum edilen Jean Viljean bir Noel akşamı bu yetim kızın yaşadığı kasabaya gelmiş, burada Cosette (Kozet)’le tanışmış ve bu yetim kızla birlikte kasabadan ayrılmıştı.

Bu kitap, benim kişisel okuma tarihimde ve çocuk dünyamda çok özel bir yerde duruyor: Kozet’e hem çok üzülüp hem de ona hediye edilen oyuncak bebeğe çok imrendiğimi hatırlıyorum. İlk kez sayfa sayısı çok olduğu için bir oturuşta okuyup bitiremediğim ilk roman da buydu. Kozet kazandığım ilk parayla aldığım kitabın kahramanı olmasının yanında beni dünya klasikleriyle tanıştıran ilk çocukluk arkadaşımdır aynı zamanda. Zira bir zaman sonra Kozet’in Sefiller’de geçen bir karakter olduğunu öğrenecek ve evdeki iki ciltlik Sefiller romanında büyük bir sabırla Kozet’in geçtiği sayfaları bulup bir de oradan okuyacaktım. Ancak kitapta asıl kahramanın Kozet değil de tanınmamak için kılıktan kılığa giren Jean Viljean olmasının beni biraz da olsa hayal kırıklığına uğrattığını itiraf etmeliyim.

Sefiller’de Kozet’in hikayesini ararken kitabın arka kapağında Victor Hugo’nun sakallı bir fotoğrafını görmüştüm. Bir yaz günü arkadaşlarımla top oynarken yoldan geçen turistler arasında birden Victor Hugo’yu fark ettiğimi hatırlıyorum. O kadar heyecanlanmıştım ki… Oyunu bırakıp biraz da kendime çeki düzen vererek heyecanla arkadaşıma turistleri gösterip “Şu Victor Hugo mu acaba?” diye fısıltıyla sorduğumu, onun da “O da kim?” diye şaşkın saşkın bana bakıp oyuna devam ettiğini hatırlıyorum. Ama işte Victor Hugo, oradaydı ve bize gülümsüyordu…

Bir zaman sonra Victor Hugo biyografisini okuyunca anladım ki asıl kahramanın Kozet olmamasından daha büyük bir hayal kırıklığı beni bekliyormuş: Nasıl yani, Victor Hugo yıllar önce ölmüş mü?

Yaşasın çocuk aklı!

Kahrolsun “bağzı” gerçekler!


#hayat
#aktüel
#kitap
15 gün önce