|

Yayınevi kuran kitaplar, külliyatlar ve aydınlar

Türkiye’de yayıncılık biraz da büyük yazar ve şairlerin kendi kitaplarını çıkarmak için kurdukları yayınevleri etrafında şekillenir. Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu’su, Nurettin Topçu’nun Hareket’i, Sezai Karakoç’un Diriliş’i gibi pek çok örnek sıralamamız mümkün.

Cem Sökmen
04:00 - 15/05/2020 Cuma
Güncelleme: 18:49 - 14/05/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek

Türkiye’de sağ yayıncılık “üstad”ların etrafında gelişmiştir. Üstadların küçük de olsa bir takipçiler grubu/cemaati vardır. Kendilerini takip edenlerle hem dergi bürolarında hem evlerinde bir araya gelirler. Roman, hikaye, şiir, deneme türlerinin hepsinde veya bazılarında kalem oynatan bu isimler bir yandan da dergi yayıncılığı yaparlar. Hemen hepsi için, dergi yayıncılığı dönemler halinde gerçekleştirilebilen bir faaliyet olur, süreklilik sağlanamaz. Öne çıkan isimlerden biri olan Necip Fazıl, 1940’lardan itibaren Büyük Doğu dergisini yayımlar, bu süreçte kitapları farklı yayınevlerinden çıkar. 1960 sonrasında kitapları daha çok iki yayınevinde yoğunlaşır: Toker ve Ötüken. 1973’te sadece kendi kitaplarını yayımlamak üzere Büyük Doğu Yayınevi’ni kurar. Osman Yüksel Serdengeçti 1947’den itibaren Serdengeçti dergisini yayımlamaya başlar, ilerleyen yıllarda Serdengeçti Neşriyatı adıyla bir yayınevi kurar, kendi kitaplarını buradan çıkarır.


HAREKET YAYINEVİ KURULUR

Asıl mesleği öğretmenlik olan Nurettin Topçu 1939 yılından itibaren dönemler halinde Hareket dergisini yayımlar. 1960’ların başlarında “Ahlak Nizamı”, “Türkiye’nin Maarif Davası” ve “Komünizm Karşısında Yeni Nizam” kitapları Milliyetçiler Derneği Neşriyatı’ndan, “Yarınki Türkiye” ise Yağmur Yayınevi’nden çıkar. 1950’li Milliyetçiler Derneği çevresiyle hemhal olan Nurettin Topçu’nun çevresine 1960’larla birlikte yeni kuşaktan genç isimler dâhil olur. Bu isimlerden biri olan Ezel Erverdi 1966’da Hareket Yayınları’nı kurar. Hareket Yayınları’nın öncelikli gayesi Nurettin Topçu’nun eserlerini yayımlamak ve okuyucuya ulaştırmaktır. 11 yıllık Hareket Yayınları tecrübesinde başrollerde Nurettin Topçu ve Remzi Oğuz Arık’ın eserleri görülür. Hareket Yayınları 1977’de Dergah Yayınları’na dönüşür. Dergah Yayınları sürecinde Hareket Yayınları’ndan gelen birikime İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yetişen ve birlikte çalışan iki kuşaktan isimler ve onların eserleri eklenir. Mehmet Kaplan, yayınevinin edebiyat kitaplığının oluşmasında ve genişlemesinde pay sahibi olur. Mehmet Kaplan’ın sadece Dergah Yayınları açısından değil, Türkiye yayıncılık tarihi açısından da önemli bir katkısı yayınevi yöneticilerini Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleriyle ilgilenmeye yönlendirmesidir. Bu sayede Tanpınar’ın eserleri 1980’li yıllardan itibaren edebiyat ve kültür dünyasında daha çok tartışılır hale gelmiştir. 40 yıllık bir süreç içinde Ahmet Hamdi Tanpınar külliyatı kitap yayıncılığı ortamının en değerli parçalarından biri haline gelmiştir. Peyami Safa, 1920’lerde romanlarını yayımlamaya başlar. 1930’ların ortalarından vefat ettiği 1961’e kadar çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapar. Romancılık ve gazeteciliğinin yanına 1953 yılında “Türk Düşüncesi” dergisinin editörlüğünü de ekler. Bu dergi 1960’a kadar yayın hayatında yer bulur. Nurettin Topçu gibi asıl mesleği öğretmenlik olan Nihal Atsız, 1930’ların başında Atsız Mecmua ile dergi yayıncılığına başlar. Bu dergiden sonra 1940’larda Orhun, 1950’lerde Orkun ve 1964’ten ölümüne kadar Ötüken dergilerini çıkarır. Atsız’ın kitapları uzun yıllar boyunca Tahsin Demiray’ın sahibi olduğu Türkiye Yayınevi’nden çıkar. Tahsin Demiray’ın 1971’de ölümünden sonra, Atsız’ın kitaplarının yeni adresi Ötüken Yayınevi olur.


SEZAİ KARAKOÇ VE DİRİLİŞ DERGİSİ

Sezai Karakoç, 1960’ta Diriliş dergisini kurar. Bu dergi, aralıklarla 1992 yılına kadar yayınına devam edecektir. Sezai Karakoç’un ilk kitapları 1960’ların ikinci yarısında Ötüken Yayınevi tarafından yayınlanır. Bu yıllarda Karakoç bir yandan Diriliş dergisini çıkarmakta bir yandan da gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır. 1974’te Diriliş Yayınları’nı kurmaya karar verir. Diriliş Yayınları sadece Sezai Karakoç’un eserlerini yayımlayan bir yayınevi olarak bugün de varlığını sürdürmektedir.

Genel bir bakışla, özellikle 1950-80 arasındaki dönemde Türk sağının yayın faaliyetleri içinde bazı aydınların öne çıkış sebeplerini bulmak mümkündür. Bu isimler kendi eğitim hayatları içinde belli muhitleri tanımış, sonrasında da ya dergicilik ya da köşe yazarlığının sağladığı tanınırlıkla kendi takipçi tabakalarını ve muhitlerini oluşturmuşlardır. Dergi ve gazete makaleleleriyle geliştirdikleri yazı birikimi ilerleyen yıllarda yayımladıkları kitapların kaynağı olabilmiştir. Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimler kendi kitaplarını kurdukları yayınevlerinde yayınlarken, Nurettin Topçu, çevresinden doğan bir yayınevinin adeta başyazarı haline gelmiştir. Nurettin Topçu, Hareket Yayınları’ndan sadece kendi kitaplarını yayımlamakla kalmamış, vefatına kadar yeni yayınlar için danışılan kişi olmuştur.


ÖTÜKEN YAYINEVİ PEYAMİ SAFA İÇİN KURULUR

1961’de vefat eden Peyami Safa, hem romanları hem de 1950’li yıllarda sürdürdüğü köşe yazarlığıyla, 1964’te Ötüken Yayınevi’ni kuran genç insan grubunu etkileyen yazarların başında gelir. Kuruculardan Mehmed Niyazi ve Nevzat Kösoğlu yıllara yayılmış yazı ve söyleşilerinde yayınevinin kuruluşunu anlatırken öncelikli hedeflerinin Peyami Safa’nın kitaplarını basmak olduğunu belirtirler. Kurucuların üzerindeki Peyami Safa etkisi o seviyededir ki, yazarın Yalnızız romanındaki muhayyel ülke “Simeranya” Nevzat Kösoğlu tarafından yayınevi ismi olarak önerilir ve tartışılır. Simeranya yerine Ötüken’de karar kılınır. 1966’da “Gençliğimiz” ve “Sosyalizm” peş peşe yayınlamasıyla başlayan Peyami Safa serisi 1968’den itibaren romanların da katılmasıyla yayınevinin 70’li yıllarına damga vurur.

Yayınevleri 1980’lerden bugüne uzanan dönemde yeni kuşakları bünyelerine katmıştır. Yayınevlerini kurarken üniversiteden yeni mezun olmuş, kurumun ortağı ya da editörü olarak çalışmış kişilerden bazıları geçen zaman içinde kendi külliyatlarını inşa eden yazarlar haline gelmiştir. 1920’lerde kurulan Remzi ve İnkılap yayınevlerini bir kenara bırakırsak, Türkiye’de altmış-yetmiş yıldır kesintisiz faaliyet gösteren yayınevlerinin sayısı iki elin parmakları kadar etmemektedir. Ancak buna rağmen altmış yılın içinde gelişen kitap yayıncılığı çabalarını araştırmak ve yorumlamak değerli bir çalışma alanı olarak önümüzde durmaktadır. Bu yolda gerçekleştirilecek incelemelerin sayısı artarsa elle tutulur bir Türkiye Yayıncılık Tarihi’nin oluşumuna şahitlik edebiliriz.

#Necip Fazıl Kısakürek
#Sezai Karakoç
#Nurettin Topçu
4 yıl önce