|

Emîn; insanların en güvenilir olanı

04:00 - 17/03/2024 الأحد
Güncelleme: 03:31 - 17/03/2024 الأحد
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
MEHMET NEZİR GÜL

Müslümanlar arasında çok sık rastlanan isimlerden biridir.

Peygamber Efendimiz’in (sav) en güzel isimlerinden birisidir. Hem de en anlamlı, sıcak ve kelimenin bizzat kendisinin, insanlara emniyet aşıladığı bir isim.

Peygamber Efendimiz (sav) Muhammedü’l- Emîn idi. Yani “Güvenilir Muhammed” “O orada sayılan, güvenilen (Emin bir elçi)dir.” (Tekvir, 81/21)

“Size Rabb’imin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir (emin) bir nasihatçiyim.” (Araf, 7/68)

Aynı zamanda Me’mun idi. Me’mun; yani emniyet edilen, güvenilen peygamber.

O, küçüklüğünden itibaren akranlarından çok farklıydı.

İyiliklerle kuşanmış ve donanmış, kötülüklerden korunmuş idi.

Peygamberlik öncesi dönemde tüm şehrin beyefendisi, güven duyulanı idi. Herkes onun bu yönünü biliyor, onu takdir ediyor ve bu isimle çağırıyordu. Damadı, Ebu’l As, Peygamberimizin kızı ve kendi hanımı Zeynep (r.anha) için yazdığı şiirde, “el-Emin’in kızı” diyordu.

Onunla alışveriş yapanlar, ticaretine güven duyuyorlardı.

Onunla ortak olanlar sağlam bir hesap ve kârlı bir sonuçla karşılaşıyorlardı.

Onu hakem yapanlar en isabetli bir karara kavuşuyordu. Hacerü’l Esved’i Kâbe duvarına yerleştirmesi için onun hakemliği söz konusu

olduğunda, herkes memnun kalmıştı.

Ona bir mal emanet edenler, yıllar sonra bile zayiatsız bir şekilde emanetlerini teslim alıyorlardı. Bu yüzden, kendisine iman etmemiş olsalar bile emanetlerini ona bırakıyorlardı. Öyle ki kendisi hicret ederken, ertesi gün vermesi için yanındaki emanetleri Hz. Ali’ye bırakmak zorunda kalmıştı.

O, dostuna da düşmanına da emniyet telkin ediyordu. İnkârcılar ona değişik iftira ve yalanlar attılar ama asla güvenilmez, itimat edilmez demediler, diyemediler.

Çünkü hıyanet onun kitabında, inancında yazmazdı. “Kişinin kalbinde iman ile küfür, eminlik ile hıyanet bir arada bulunmaz”dı.(Hanbel, II, 349)

Çünkü emanete hıyanet etmek “münafıklık alameti” idi. “Emanet(e riayet)i olmayanın imanı yoktu.” (Hanbel, III, 134)

Çünkü “Müslüman elinden ve dilinden, diğer Müslümanların emin olduğu kimse”ydi. (Buhari, İman, 4/10, Müslim)

Allah’ın lütfuyla kendisine verilen el-Emin vasfı peygamberliğinden sonra da pekişerek devam etti. Bu sıfat, onun değişmez vasfıydı.

Lekelenemezdi ve lekelenmedi de. Kimse bu vasfı geri de alamazdı. Çünkü ondaki güzellikler eksilmiyor, artıyordu.


EMIN HALKA

Mü’min, Yüce Rabb’imizin isimlerinden birisidir. O, bizim güven kaynağımızdır.

Allah’tan aldığı vahyi Peygamberlere ileten büyük melek Cibril de “emîn”dir. Ruhu’l-Emin’dir.

Allah’ın resulleri de emindir.
Güven duyulmayan bir insana bir çöp bile emanet edilmezken nasıl bütün insanlığa sunulacak ilahî mesajlar verilsin, yüklensin? Tüm elçiler seçkin ve emin insanlardı. Kur’an birkaç tanesinin ismini zikrederek bu durumu tesciller.

Hz. Nuh (Şuara Suresi, 26/105-109), Hz. Hud (Şuara Suresi, 26/123-127), Hz. Lut (Şuara Suresi, 26/160-162), Hz. Şuayb (Şuara Suresi,

26/178), Hz. Yusuf (Yusuf Suresi, 12/54), Hz. Musa (Duhan Suresi, 44/17-18) ve hepsi emin insanlardı.

Müminler de emin’dir.
Müslüman’ın emin olması; evinde, işyerinde, komşuluk ilişkilerinde, toplum hayatında bu emniyeti telkin etmesi demektir. Tüm insanların; düşmanlarının, onun inancına kin duyanların, ateistlerin, çağdaş haçlıların, masonların bile kişiliğine ve ahlakına söz söyleyemeyeceği biri olmalıdır. Bu imanımız, dünyamız ve ahiretimiz için gereklidir.

İmanları gereği tepeden tırnağa emniyet sunmaları gereken biz müminler, zaman zaman bu güzelliği sunamamaktadır. Özellikle günümüzde hâl ve hareketleri, söz ve tutumları ile tam bir güven bunalımındadırlar. Allah Resulü’nü gerçekten seven müminler, ondaki bu güveni bütün insanlara yansıtabilmelidir.

Her bakımdan güvenilir, vahyi tebliğde kusursuz, vazifesini gereği gibi yapan ve bu yönüyle de bizlere örnek olan Peygamber Efendimiz’e (sav) sonsuz salât ve selam olsun.

#Müslüman
#İslam
#güven
1 شهر قبل