|

Mahmûd/ Hamîd; Güzel ve iyi amelleriyle övülen

04:00 - 16/03/2024 Cumartesi
Güncelleme: 04:40 - 16/03/2024 Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
MEHMET NEZİR GÜL

Mahmûd ve hamid; Allah Resulü’nün (sav) Muhammed ve Ahmed isimleri gibi, hamd kökenli isimlerindendir.

Hamîd; iyilik, güzellik ve erdemlilikle nitelenip övülen, övülmeye layık, hamd edilen, övülmüş ve öven anlamlarına gelmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de on altı yerde, Allah’ın ismi olarak geçen hamîd; “ancak kendisine hamd ve senâ olunan, methedilen, çokça övülen ve sonsuz övgüye yegâne layık olan, tüm varlıklarca, kendi lisanı hâlleriyle tâzim ve teşekkür edilen Allah (cc)” demektir.

Bu yönüyle Allah; biz müminlerin her daim ve her yerde sonsuz bir övgüyle yücelttiği yegâne zattır. Bu isim, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (sav) için de kullanılmaktadır. O; hayatı ve ahlakıyla her türlü övgüye layık olan insandır.

“O, hamd edenlerin en büyüğü, övülenlerin en üstünüdür. İnsanlar içinde de en çok hamd edendir. Tüm insanlar tarafında övülendir.”

O, hiçbir kulun hamd edemeyeceği kadar, Rabb’ine hamd ve övgüde bulunmuştur.

İmam-ı Gazali’nin ifadesine göre, “insanlar içinde de hamîd olanlar vardır.

İnancı, ahlakı ve diğer davranışlarıyla övgüye layık olan kimse bu özelliği taşır ki bu anlamda ilk insan, Hz. Muhammed’dir (sav). Sonra ona yaklaşan peygamberler, veliler ve âlimler gelir.

Fakat hiç kimse yergiden ve eksiklikten uzak olmadığına göre, mutlak manada hamîd olan sadece Allah’tır.” (Bekir Topaloğlu, Hamid Mad. TDV İsl. Ans., c. 15)

Efendimiz’in (sav) hamd kelimesinden türetilen isimlerinden bazıları da şunlardır: Hammâd: Çok hamdeden. Bütün insanlar içinde Allah’ı en çok öven, ona hamd eden Efendimiz’dir (sav).

Hâmid: Allah’a hamd edici, övücü. Mahmûd: Sahip olduğu güzel ve iyi amelleriyle övülen. Tevrat’ta Peygamber Efendimiz (sav) bu isimle de anılmıştır. Muhammedü’l- Mahmûdîn: Tüm övülenler içinde en çok övülen. Ahmedü’l- Hâmidîn: Tüm yaratıklardan daha fazla Allah’ı hamd ve sena eden Sâhibü Livâü’l- Hamd: Ahirette Livâü’l-Hamd sancağının sahibi.

Livâü’l-Hamd; Efendimiz’in (sav) Kıyamette sahip olacağı sancaktır. Allah’ın izniyle, şefaat yetkisi kendisine verilecek, o da bu hakkı kullanacaktır. Sâhibü’l- Makâmi’l-Mahmud: Hiçbir peygambere verilmeyen bir makam olan “Makam-ı Mahmud Sahibi”


MAKÂM-I MAHMÛD

Bu makam, yüce Rabbimizin, Peygamber Efendimize (sav) ahirette vereceği yüce bir makamdır.

Mahşerin o dehşetli ortamında insanların ne yapacağını şaşırdığı, perişan olduğu, tedirgin olduğu bir ortamda, elde edeceği bir dua, niyaz ve yakarış hâlidir.

Ümmetinin ve diğer müminlerin bağışlanması için Peygamber Efendimiz’in (sav) yalvarması ve kendisine bu konuda Allah’ın izniyle şefaat hakkının verilmesidir. Efendimiz’in (sav) arşta Allah’ın yanında bulunacağı bir yüceliktir.

Bütün insanların imreneceği özel bir konumdur. (Geniş bilgi için bk: İlyas Üzüm, Makâm-ı Mahmûd Mad, TDV İslam Ans. c. 27)

Allah Resulü’ne (sav) bu makamın verileceği müjdesi şu ayet ve hadisten çıkarılmaktadır: “Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl.

(Böylece) Rabb’inin, seni, övgüye değer bir makama (makam-ı mahmud’a) göndereceğini umabilirsin.” (İsra, 17/79) Cabir b. Abdullah (ra), Peygamber Efendimiz’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim ezanı duyduğu zaman ‘Ey şu tastamam çağrının ve kılınacak namazın Rabbi olan Allah’ım! Muhammed’e vesile’yi ve fazileti ver.

Kendisine söz verdiğin makam-ı mahmud üzere kendisini kıyamette dirilt,’ derse bu kimseye kıyamette şefaatim gerçekleşir.” (Buhari, K. Tefsir, H. N. 377)

Ayet ve hadiste gayet açık bir biçimde, bu yüce makamın Allah Resulü’ne (sav) verileceği ifade edilmektedir.

Zaten her türlü güzelliğin ve kemalatın sahibi olan Efendimiz (sav) de bu makama layıktır.

Dünya ve Ahirette en üstün makama sahip ve Hamid olan Peygamber Efendimiz’e (sav) salât ve selam olsun.

#İslam
#Peygamber Efendimiz
#amel
#Esmâü'n-Nebi
1 ay önce