AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Habertürk'te katıldığı canlı yayın programında soruları yanıtladı.
Seçim öncesinde hem kendisinin hem de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven'in seçimlerin güvenliği olduğu yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yavuz, Türkiye'de en güvenilir kurumların başında YSK'nin geldiğini bugün de söyleyebileceğini belirtti.
Yavuz, şöyle devam etti:
"İlçe seçim kuruluna güvenmeyeceğiz nereye güveneceğiz?"
Süreçlerin ilçe seçim kurulu nezdinde yürüdüğünü aktaran Yavuz, "İlçe seçim kurulunun yaptığı işlemin kanunun tamamen dışına çıkıp çıkmadığını ne il seçim kurulu biliyordu, bu seçimler yapıldıktan bir süre sonrasına kadar, biz tespit edene kadar ne de biz biliyorduk. Diyeceksiniz ki niye bilmiyorsunuz, niye takip etmiyorsunuz? Bunlar gizli. Bunlar ilan edilmiyor. Biz ilçe seçim kuruluna güvenmeyeceğiz de nereye güveneceğiz." şeklinde konuştu.
62 bin 560 görevlinin 19 bin 623'ünün kamu görevlilerinin dışından seçildiğini aktaran Yavuz, "Bunu yapan CHP değil" şeklinde araya girilmesi üzerine, şöyle konuştu:
- "Ben CHP demiyorum, CHP'yi suçlamıyorum burada. Aslında 'Demokrasi olmadan bir şey olmaz, demokrasiyi lekelemeyelim diyor CHP'nin Sayın Genel Yardımcısı Muharrem Bey (Erkek)'. Aynı şeyi söylüyoruz. Demokrasi lekelenmesin, demokrasi şaibelerin gölgesi altında kalmasın. Orayı temizleyelim, arındıralım. Demokrasi bizim en önemli değerimiz. Madem bütün bunlar oldu, daha çok muhalefet partileri bunu takip etmesi gerekir. Dünyada bu böyle. Maalesef Türkiye'de bu böyle olmadı, olmuyor."
Sandıklarda sandık başkanı ve üyesi olarak görevlendirilenler arasında kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilenlerin dahi olduğunu kaydeden Yavuz, "Kanun bu kadar netken bütün bunlar olmuş ise bir kere kanun dışına çıkılmış olduğunu söylememiz mümkün değil midir? Kanunun dışına çıkılmış." dedi.
"Organize bir çalışma var"
Yavuz, şöyle konuştu:
- "Bu işte organize bir çalışma var. Biz organize usulsüzlük diyoruz onun için. Ben diyorum ki seçimden önce başlayarak birileri, CHP'yi suçlamıyorum, CHP'nin sadece buradaki duruşu anlamında demokrasiyi arındıran, lekeleri ortadan kaldıran, endişeleri ortadan kaldıran, şaibeleri ortadan kaldıran bir duruş sergilemiyor o başka ama ben CHP'yi suçlamıyorum ama bir el, bir kısım eller seçimden önce başlayarak, sandık başkanları üzerinden bir operasyon yürüttüler adeta. Operasyon ifadesi belki biraz fazla ama... Büyükçekmece olayı bir örnektir. Onun dışında sandık başkanları düşünebiliyor musunuz ihraç edilenler görev yapamayacaklar, kamu görevlisinin dışında olanlar, ilkokul mezunu, sıradan insanlar, kamu görevlisi değil ve birinci derece yakını ihraç edilenlerin sayısı ise acayip fazla. Ben diyorum ki kamu görevlisinin dışına çıkamaz, çıkmış, bir de üstelik böylelerini seçmiş. Burada bir anormallik yok mu? Ben diyorum ki sandık başkanlarından başladı bu iş, seçim kurulu hakiminin çoğu yerde haberi olmayabilir, direkt onları suçlamak istemiyorum, seçim kurulu müdürleri mi, seçim kurulundan birileri mi onu bilmiyoruz."
Soru üzerine, Yavuz, "Muhtemelen bu işten sonra birçok soruşturma dosyası açılacak ve bu işlerin içerisinde kimin, kimlerin parmağı olup olmadığı, rol alıp almadığı da ortaya çıkacak ama biz diyoruz ki tam bir kanunsuzluk var. Bunu nasıl izah edebiliriz? Tamamen dışarıya çıkıldı ve sandık başkanları üzerinden bir operasyon yürütüldü adeta." şeklinde konuştu.
"Ankara'dan örnekler veriliyor, hiç benzemiyor"
"Diyelim ki bunların hepsi doğru. Binali Bey seçimi kazanmış olsaydı, o gece açıkladığı gibi 3-4 bin oyla seçimi kazanmış olsaydı, siz yine bunu gündeme getirecek miydiniz?" şeklindeki soru üzerine Yavuz, "Ankara'dan örnekler veriliyor, hiç benzemiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, siyasi tarihimizde bu derece şüphenin, İstanbul seçimlerine münhasıran söylüyorum şaibenin ve bu derece seçim yolsuzluğunun ortaya çıktığı başka bir seçim yok." ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin seçimlerde iyi organize olmuş bir parti olduğunun belirtilmesi üzerine ise Yavuz, "Bizim görevlimiz her yerde var ama belgeler değiştirilmiş. İmzasız belgeler var. Boş belgeler var. Bunlar sandığın başında boş değildi. Bunlar başka yerde planlandı ve yapıldı. Bu kadar net söylüyorum." dedi.
Yavuz, kendilerinin de hatalarının eksiklerinin olabileceğini ancak bir yolunun bulunarak belgelerin değiştirildiğini ifade etti.
İtirazların sandık başında niye yapılmadığına ilişkin soru üzerine Yavuz, sandık başındaki görevlilerinin, bunların hangi birine itiraz edileceğine dair il teşkilatını bilgilendirdiklerini, bunun üzerine ilgili sandıklara ve ilgili yerlere ilişkin itirazların yapıldığını söyledi.
Yavuz, İstanbul'da bir kalem değil birçok kalemle kanuna aykırılığın söz konusu olduğunu savundu.
"Özel bir planlamayla yapılabilecek bir şey"
Seçimden önceki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, sandık başkanlarının nasıl belirleneceğini kanunun çok net bir şekilde ortaya koyduğunu, ilçe seçim kurulunun başkanı olan kıdemli hakime sorumluluk verildiğini anlatan Yavuz, şöyle devam etti:
"Kamu görevlileri arasından yapmıyor, tamamen dışarı çıkıyor. Ben buna nasıl güvensiz derim. Bu daha bugüne kadar ortaya çıkmamış. Böylesi ortaya çıkmamış ve böylesinin ortaya çıkacağını ne sen kestirebilirsin ne ben. O zaman kabul edelim. Bu ancak özel bir uğraşla, özel bir planlamayla yapılabilecek bir şey. Bu yapıldıktan sonra anlıyoruz ki birisi yapmış bunu, birileri yapmış ama birilerinin de tek başına yapması mümkün değil. Çünkü İstanbul'un her ilçesinde mi bu olur? O zaman seçim kurulu başkanlarını birisi yanıltmış olabilir.
Nüfus müdürlüğünün burada hiçbir etkisi yok. Mülki idare amiri kim? Kaymakam. Kamu görevlilerinin listesini veriyor. Ne orada nüfus müdürü var, ne başka bir yer var. Vermiş mi kamu görevlilerinin listesini? 39 ilçenin 39'unda da vermiş. Kamu görevlilerinin listesini yan tarafa koyuyor, kafasına göre başka bir liste yapıyor. İlçe seçim kurulu başkanının sorumluluğunda bir mesele. Sistem güvenli olmasaydı, 2014'ten beri sisteme özellikle sayım döküm cetvelleri, sandık sonuç tutanakları girmeseydi, biz bunu zaten görmeyecektik."
"Bilgisi verilmeyen bir şey için partiler sorumlu tutulamaz"
Seçim kurulu başkanının sorumluluğuna bırakılan ve hiçbir şekilde ilanı yapılmayan, partilere bilgisi verilmeyen bir şey için partilerin sorumlu tutulamacağını ifade eden Yavuz, "O zaman bu listeyi kenara koyup, başka bir listenin içinde sandık kurulu başkanı arayanlarda bir şey aramamız gerekir." diye konuştu.
Fatih Altaylı, programa AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım'ın gönderdiği mesajı okudu. Altaylı, Yıldırım'ın mesajında, "Ben seçim gecesi 23.25'te 'AK Parti'nin elindeki bilgilere göre kazandık' dedim. Bunun dışında açıklamam, yok şu kadar oy, bu kadar oy diye bir ifadem yok." yazdığını aktardı.
Ali İhsan Yavuz, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın "3 bin 870 oy öndeyiz" açıklamasını yaptığını hatırlatarak, "Sonuçta kendi kurguladığı sistemin verilerine bakıyor ve 'Öndeyiz'. diyor." ifadesini kullandı.
"Bunların üzerine gitmek boynumuzun borcudur"
"Seçimi kazansaydınız aynı konuda itirazlarınız olacak mı?" sorusuna yanıt veren Yavuz, şunları kaydetti:
- "Demokrasi bize lazım, seçim güvenliği bize çok lazım. Biz, bugün varız, yarın yokuz ama güvenli bir seçim sistemini arkada bırakmak gibi bir mecburiyetimiz var. Onun için 24 Haziran seçimlerine gitmeden hemen önce dedik ki partiler sandık kurulu başkanlarının listesini, liste olarak vermesin. Neden? Çok partizanca hareket edebiliyor, çok bilgisiz takılabiliyor, çok farklı sonuçların ortaya çıkması istikametinde deneyimsiz davranışlar sergileyebiliyor. O zaman dedik ki biz bunu kamu görevlilerine hasredelim. 24 Haziran seçimleri öncesinde kamu görevlileri içinden hem de kura ile çekilerek... Çoğunluk bizdeydi değil mi Meclis'te? Biz derdik ki; 'Kamu görevlilerinin listesinin içinden seçin, mülki idare amiri versin.' 'Devlet gücüyle ancak bunlar olabilir' diyorlar ya, bu parti, devlet gücünü, iktidar gücünü, demokrasinin aleyhine hiçbir zaman kullanmadı, kullanmayacak. Bizim aleyhimize dahi çıkmış olsaydı, fark ettiğimiz sürece bunların üzerine gitmek boynumuzun borcudur aslında, CHP'nin boynunun borcudur. Çünkü demokrasi ve seçim güvenliği hepimize lazım. Eğer bunlar bu derece ortaya çıksaydı, böyle davranmamız mümkün değildi."
"Seçim güvenliğinin önündeki çakıl taşlarını temizlememiz gerekir"
Ali İhsan Yavuz, oy sayımı ve döküm cetveline ilişkin usulsüzlükler dendiğinde verilen sayıların olduğunu ama daha çok 298 sayılı kanuna aykırı olan kısıtlılar, ölüler, cezaevinde bulunanlara ilişkin verdikleri rakamların da olduğunu anlattı.
Burada verdikleri her rakamın yanına "oy kullanamaz" şerhi düşmeyenler olduğunu belirten Yavuz, şunları söyledi:
"Dilekçedeki sayı, farktan az olamaz. 25 bin normal olması gereken sayıdan fazla çıkıyor. Bu nasıl farktan az? 2 bin 308 kısıtlı var. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin 287 hükümlü olmasına rağmen, seçmen listesinde yer alan. Bu nasıl farktan az. Ya ben matematikten anlamıyorum ya da hesap makinaları yanlış yapıyor işlemleri."
Mühürsüz, imzasız, sayısal hatalar içeren cetvelleri yayında gösteren Yavuz, "Elimizi nereye atsak, onlarca kanunsuzluk örneği görüyoruz. Bunlara tam kanunsuz demeyeceksek, bunlar birer iptal nedeni olmayacaksa, ne, ne zaman, nasıl iptal nedeni olacak? Bu kadarı ne Ankara'da ne başka yerde hiç ortaya çıkmadı. O zaman diyoruz ki kendi kurduğumuz sistem bizim işimizi kolaylaştırdı ama sonuçta belki siyasi hayatımızdaki en büyük usulsüzlüğün, en büyük kanunsuzluğun bu şekilde önüne geçmiş olacağız." değerlendirmesinde bulundu.