Yıl 1997… Katolik âleminin ruhanî lideri Papa 2'nci Jean Paul'un -yüzde 81'i Katolik olan- Brezilya'ya yapacağı ziyaret adım adım yaklaşmaktadır. Papa'nın Rio de Janeiro kentine gelişinden önce, kısaca “BOPE” olarak bilinen “Özel Polis Operasyonları Timi”nin sert ve gözüpek lideri Yüzbaşı Nascimento, dinî liderin ziyaret etmesi muhtemel bölgelerin hemen yakınında yer alan suç oranı yüksek banliyölerde uyuşturucu tacirlerine sıkı bir darbe indirmekle görevlendirilir.
Ancak, Nascimento'nun özel hayatında aşması gereken bazı ciddi sorunları vardır. Karısı hamile olduğu için artık özel timin komutanlığından ayrılmayı istemektedir. Bunun için de yerini lâyıkıyla doldurabilecek yeni bir komutan adayı bulması gerekir.
Öte yandan, iki idealist arkadaş olan Neto ile Matias ise askerî polis güçlerine katılmışlardır. İkisinin de amacı dürüst birer polis memuru olmak ve suçlularla kıran kırana mücadele etmektir. Ancak büyük hayâllerle katıldıkları bu teşkilâtta karşılarına çıkan manzara ise derin bir yozlaşma, yetki yetersizliği, yetenek eksikliği ve aptalca bir bürokrasiden ibarettir. Morro da Babilonia'da yaşanan ciddi bir kazadan sonra ikisi de -görece daha dürüst ve derli toplu bir görüntü içinde bulunan- BOPE birliklerine katılmaya karar verirler.
Çoğumuzun adını yalnızca yılda bir kez gelip geçen (gelip geçerken de ortalığı bolca kırıp döken) “Rio Karnavalı” vesilesiyle duyduğumuz 13 milyon nüfuslu Brezilya metropolü Rio de Janeiro, gerçekte günümüzde dünyanın en kemikleşmiş suç çetelerine ev sahipliği yapan son derece tehlikeli bir kent... Ve bu kentin sakinlerinin yaklaşık 4 milyonu da zengin mahallelerinin hemen yanıbaşlarındaki varoşlarda, “pavela” adı verilen köhne gecekondularında yaşamaktalar. Anılan bölgelere ise -askerî techizata sahip olanlar haricinde- sıradan polis güçlerinin girip denetleme yapma şansı hiç yok. Yılda bin dolayında insanın faili meçhul cinayetlere kurban gittiği pavelalarda en az 70 bin kişinin de ruhsatsız ateşli silah taşıdığı tahmin ediliyor.
2007 yılının ilkbahar ve yaz aylarında, Brezilya için astronomik bir bütçe sayılan 4 milyon dolara çekilen “Özel Tim”, gösterime girdiği geçen sonbahardan itibaren de hem 12 milyon dolarlık gişe hasılatıyla rekor kıran, hem de polis teşkilâtına yönelik eleştirileri ve içerdiği önemli siyasal mesajlarla ülkesini birbirine katan son derece tantanalı bir filme dönüştü.
2007 yılının yaz aylarında Brezilya'daki bir film şirketinde altyazıları basılırken, henüz tamamlanmamış olan bir kopyasının stüdyodan çalınarak internete düşmesi sonucunda daha gösterime bile çıkamadan yasadışı olarak en az 4 milyon kişi tarafından izlenen film, yediği bu feci kazıkla da sinema tarihinin en kötü prodüksiyon çatlaklarından birinin mağduru olarak ün yapmış bulunuyor. Ancak, kopyalarının işportaya düşmesine karşılık, film yine de iyi bir pazarlama stratejisiyle sonradan gişede kendisini toparladı ve maliyetinin üç katı dolayında bir hasılata ulaşmayı başardı.
Aksiyon sinemasında bugüne kadar adı sanı duyulmamış bir ülkeden böylesine usta işi bir gösterinin çıkması bir tarafa, film izleyiciyi Brezilya'nın suça ilişkin acı gerçekleriyle, arada sırada uluslararası haber bültenlerine yarım yamalak yansıyan polisiye skandallardan çok daha ötelerde bir noktada yüzleştiriyor.
İlginçtir ki yönetmeni José Padilha'nın deyişiyle “Rio de Janeiro'nun varoşlarında yaşayıp polis şiddetine maruz kalan insanların, kendilerine hayatı zindan eden emniyet teşkilâtından duygusal bir intikamı” olması niyetiyle çekilen bu film, başta 58'inci Altın Ayı'yı aldığı son Berlin Film Festivali olmak üzere pek çok platformda “polisin faşizan uygulamalarını haklı göstermek ve meşrulaştırmak”la suçlandı.
Pek çoğu vasatın üzerindeki oyunculuklarla rahatça akıp giden “Özel Tim”in özellikle görsel efektleri ve kurgusu şaşılacak kadar başarılı. Brezilya sinema tarihinin en iddialı prodüksiyon ekiplerinden biriyle gerçekleştirilen filmin çekimleri sırasında yaşanan ilginç olaylardan biri de içinde 30'u gerçek toplam 90 silahın bulunduğu bir kamyonetin, gerçek hayatta da suçla içiçe yaşayan bir mahalledeki çekimler sırasında setten güpegündüz çalınması olmuş. Gerçi, polis güçleri sıkı bir takiple bir kaç saat içinde kamyoneti ele geçirmişler, ancak silahların yarısından fazlası yağmalanmış bir durumda!
Filme ilişkin sıkı sinemaseverlere aktarabileceğimiz önemli bir not da aynı adlı kitabı senaryolaştıranlar arasında bulunan yazar Bráulio Mantovani'nin 2002 yılında yine Brezilya'dan gelen unutulmaz bir film, “Tanrı Kent”in de senaristi oluşu... Mantovani'nin ülkesindeki suç varoşlarını çok yakından tanıyan bir gözlemci oluşu, yönetmen Padilha'nın filminde de gerçeklik dozunun yüksek tutulmasını sağlayan bir avantaja dönüşmüş.
Sonuç olarak, “Özel Tim”, Erden Kral'ın 28 yıl sonra gösterime çıkan “Bereketli Topraklar üzerinde” adlı yapıtıyla birlikte bu hafta sonunun en önemli iki filminden biri...
“Serpico”, “Prince of the City”, “LA Confidental” ve “Copland” gibi sistem eleştirileri yapan gerçekçi polisiye öyküleri sevenlerdenseniz, Hollywood dışı farklı bir kaynaktan gelen bu sinir bozucu film tam size göre... Ancak, aynı türün örneklerinin -kaçınılmaz bir biçimde- içerdiği şiddet ve argodan rahatsız oluyorsanız, o durumda aman aman uzak durun!