|

Casusluğun kitabını yazmış ülkeden BİR CASUSLUK BAŞYAPITI

Espiyonaj edebiyatının Britanyalı ustası John le Carré'ın ilk kez 1979 yılında 7 bölümlük bir BBC TV mini dizisi olarak görselleştirilen klasik romanı 'Köstebek', John Irvin imzasını taşıyan bu başarılı uyarlamanın üzerinden 32 yıl geçtikten sonra şimdi de göz kamaştırıcı bir oyuncu kadrosu eşliğinde beyazperdeye taşındı. İsveçli yönetmen Tomas Alfredson'un çağdaş yorumunun -George Smiley karakterini (Alec Guinness gibi bir efsanenin üzerine) canlandırma cesaretini gösteren Gary Oldman'ın performansı başta olmak üzere- öncülünden herhangi bir eksiği yok, tam aksine fazlası var!

Ali Murat Güven
00:00 - 11/02/2012 Cumartesi
Güncelleme: 04:57 - 12/02/2012 Pazar
Yeni Şafak
Casusluğun kitabını yazmış ülkeden BİR CASUSLUK BA
Casusluğun kitabını yazmış ülkeden BİR CASUSLUK BA
alimuratg@yahoo.com

KÖSTEBEK (Tinker, Tailor, Soldier, Spy)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, İngiltere-Fransa-Almanya ortak yapımı
Türü ve Süresi:
Casusluk serüveni, 127 dakika
Gösterim Formatı:
Standart 35 mm film
Perdedeki Resim Oranı:
2.35:1
(Geniş Perde-Cinemascope)
Ülkemizde Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
27
Seslendirme Dili:
İngilizce
(Türkçe altyazılı olarak gösterilmektedir)
Yönetmen:
Tomas Alfredson / Yağız Alp Akaydın
(İstanbul sahneleri / Birinci yönetmen asistanı)
Senaristler:
(İngiliz yazar John le Carré'ın aynı adlı klasik romanından uyarlamayla)
Bridget O'Connor, Peter Straughan
Görüntü Yönetmeni:
Hoyte Van Hoytema
Özgün Müzik Bestecisi:
Alberto Iglesias
Kurgucu:
Dino Jonsäter
Yapım Tasarımcısı:
Maria Djurkovic, Berk Bengü
(İstanbul sahneleri / Yapım âmiri)
Sanat Yönetmenleri:
Tom Brown
(Süpervizör)
, Zsuzsa Kismarty-Lechner, Deniz Göktürk
(İstanbul sahneleri / Sanat yönetmeni yardımcısı)
Kostüm Tasarımcısı:
Jacqueline Duran, Hilâl Sezer
(İstanbul sahneleri / Kostüm tasarım asistanı)
, Beril Sinan, Safa Demirkan
(İstanbul sahneleri / Kostüm sorumluları)
Oyuncuları:
Gary Oldman (George Smiley), Colin Firth (Bill Haydon), Tom Hardy (Ricky Tarr), Mark Strong (Jim Prideaux), John Hurt (Control), Toby Jones (Percy Alleline), Kathy Burke (Connie Sachs), David Dencik (Toby Esterhase), Amanda Fairbank-Hynes (Belinda), Benedict Cumberbatch (Peter Guillam), Stephen Graham (Jerry Westerby)
İthalatçı Şirket:
Chantier Films
Dağıtıcı Şirket:
Chantier Films
İçerik Uyarıları:
Hikâyesi boyunca bir çok bölümünde yer alan kanlı/kansız şiddet gösterileri; yanı sıra birkaç sahnesindeki yüzeysel cinsellik/çıplaklık ve alkol-sigara kullanımı nedeniyle
18
yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ HAYIR /
18+
Filmin Yeni Şafak-Sinema Puanı:
(4 yıldız üzerinden)
* * * 1/2
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:


::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Yıl
1973
… Yirminci yüzyılın ortalarında Sovyet sosyalist diktatörlüğü paktı ile ABD kapitalizminin taraftarları arasında baş gösteren
“Soğuk Savaş”
, uluslararası ilişkilere çok boyutlu zararlar vermeyi sürdürmektedir.
MI-6
olarak da bilinen
“Sirk”
kod adlı
İngiliz Gizli İstihbarat Servisi
de bu keşmekeşte bir yandan diğer ülkelerin casusluk girişimlerine ayak uydurmaya, bir yandan ise
İngiltere
'nin güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır.

“Sirk”
in
“Kontrol”
olarak bilinen başkanı
(John Hurt)
, kendini mesleğine adamış usta bir ajan olan
Jim Prideaux
'yu
(Mark Strong)
Macaristan
'a gönderir. Fakat,
Jim
'in görevi esnasında işler ters gidince,
“Kontrol”
ve keskin zekâsıyla yükselmeyi hedefleyen sağ kolu
George Smiley
(Gary Oldman)
teşkilâttan ayrılmaya zorlanır.

Smiley
, kendisini terk eden karısı
Ann
'den boşandıktan kısa bir süre sonra, Müsteşar
Oliver Lacon
(Simon McBurney)
tarafından görüşmeye çağırılacaktır. Ve kahramanımız,
“Sirk”
yapılanmasının,
Sovyetler Birliği
için çalışarak
İngiltere
'nin çıkarlarını tehlikeye atan iki taraflı bir ajan, o câmiâdaki deyimle bir
“köstebek”
tarafından açığa çıkarıldığına dair gitgide artan şüpheler üzerine, hükûmetin emriyle yeniden göreve getirilir.
Smiley
, genç ajan
Peter Guillam
'ın da
(Benedict Cumberbatch)
desteğiyle, örgütün geçmişte ve hâlihazırdaki faaliyetlerini incelemeye alır. Köstebeğin izini sürerken, önde gelen
Rus
casuslarından biri konumundaki gizemli
Karla
ile yıllar önceki karşılaşmaları da aklından hiç çıkmamaktadır.

Köstebeğin izini büsbütün kaybettiklerine inandıkları bir anda, başına buyruk saha ajanı
Ricki Tarr
(Tom Hardy)
beklenmedik bir şekilde
Müsteşar Lacon
ile bağlantıya geçer.
Türkiye
'de gizli ajanlık yapan
Ricki
, elinde çok önemli bilgiler olduğunu iddia eden ve ihanete uğramış bir kadın olan
Irina
'ya
(Svetlana Khodchenkova)
âşık olmuştur. Diğer yandan
Smiley
yöneticisi
“Kontrol”
ün köstebek şüphelileri listesini beş kişiye kadar indirdiğini öğrenir. Bu beş adam,
"Tinker"
(Tenekeci)
kod adlı, alabildiğine hırslı bir ajan olan
Percy Alleline
(Toby Jones)
,
“Tailor”
(Terzi)
adıyla anılan, rahat ve kendinden emin
Bill Haydon
(
Colin Firth)
,
“Soldier”
(Asker)
olarak bilinen cesur
Roy Bland
(Ciarán Hinds),
“Poor Man”
(Yoksul)
olarak tanınan işgüzar
Toby Esterhase
(David Dencik)
ve nihayet
Smiley
'nin kendisidir.

Majesteleri'nin Britanya'sı
kendisine ihanet eden kişiyi bütün imkânlarıyla aramaktadır ve şaşırtıcı gerçek henüz ortaya çıkmadan önce bile uluslararası bir casusluk oyununun ölümcül tuzağına düşürülmüş durumdaki bu usta ajanların üzerindeki duygusal baskı adım adım artırılmaktadır.


::::::::::::::::::::::::::::


1974
yılında piyasaya çıkmış özgün İngilizce baskısı
350
sayfayı bulan, içinde her birinin nakış işler gibi işlenmesi gereken bir sürü önemli karakterin yer aldığı, dahası
1979
yılında
BBC TV
tarafından sağlamcı İngiliz yönetmen
John Irvin
eliyle
(toplam
315 dakika
süren
7 bölüm
olarak)
televizyona da
yapılmış, söz konusu uyarlamada başrolü Britanya sinemasının taçsız kralı
Alec Guinness
'in üstlendiği klasik bir casusluk romanını, arkasında böylesine ağır bir kültürel mirası ve onca uyarlama zorluğunu kuyruk gibi taşırken bir kez de sinema filmine dönüştürmek gerçekten de çılgın cesareti gerektiriyor.
Fakat, romanın
(şu anda
83
yaşında olan)
yazarı,
İngiliz
casusluk edebiyatının yaşayan efsanesi
John le Carré
'ın da izledikten sonra
“Budur”
deyip ayakta alkışladığı gibi,
İsveçli
yönetmen
Tomas Alfredson
böylesine karmaşık bir projenin altından gerçekten de büyük bir yetkinlikle kalkmayı başarmış.
Ben,
Irwin
'in o
7
bölümlük dizisini dönemin siyah-beyaz
TRT
'sinde yakalayıp izleyebilmiş olan şanslı kuşaktanım. Altını çizerek belirtmeliyim ki günümüzün
“Fatmagül”
cü gençlerinin artık ne devlet televizyonunda, ne de özel kanallarda bu kadar klas ve sofistike polisiye gerilim dramaları izleyemiyor olmalarından dolayı ciddi bir hicap duyuyorum. Bizler, çoğunluğu
ABD
'den gelen
“Dallas”
gibi,
“Şahin Tepesi”
gibi onca emperyalist cürufun arasında
(özellikle
İngiltere
ve
Fransa
kökenli)
çok sıkı dizilerle de büyümüş bir kuşağız. Hiç kuşkusuz, bugünkü sinema sevgimizi ve bilgimizi de böylesi unutulmaz yapımlara borçluyuz. İşte, henüz ortaokula gittiğim o yıllarda, içerdiği kasvetli
Britanya
atmosferiyle kimilerine fazlasıyla sıkıcı gelen
Irwin
imzalı
(ki kendisini beyazperdede ise
1987
yapımı
“Hamburger Tepesi” / “Hamburger Hill”
adlı Vietnam Savaşı hikâyesiyle tanıyıp sevmişizdir)
ilk
“Köstebek”
, beni yeniyetmelik çağımdaki o sınırlı sinema bilgim ve beğenime rağmen yine de haftalar boyunca ekran başına çivilemeyi başarmıştı.
Doğrusu ya, bazı çekimleri
İstanbul
'da yapılan bu sinema uyarlamasından geçen yaz ilk haberdar olduğum günlerde, kendisi hakkında son derece yüzeysel bilgilerle hareket ettiğim İskandinav yönetmen
Alfredson
'dan sinema adına fazlaca bir numara çıkmayacağını düşünmüştüm. Fakat,
1 Nisan 1965-Stockholm
doğumlu bu adam, aynen romanın yazarı ve ona kendisini -belli bir tereddütle- teslim eden kalabalık bir
İngiliz-Amerikalı
oyuncu ekibi gibi, ortaya koyduğu yüksek sinemasal kaliteyle benim gibi pek çok sinemaseveri dağıttı. Yönetmen bir babanın
(Hans Alfredson)
oğlu olan sanatçı, önüne aşılması gereken çıta olarak
32
yıl önceki diziyi koymamış ve
350
sayfalık bu karmaşık hikâyeyi beyazperde için -omurgasını aynen muhafaza ederek- çok isabetli bir yol haritası eşliğinde iyice yalınlaştırmış.
Romanın dizi versiyonundaki
George Smiley
, daha doğrusu
Alec Guinness
, ortaya koyduğu performans itibarıyla başlıbaşına bir fenomendi; fakat oyuncularından azamî verimi almasını bilen
Alfredson
'un yorumundaki
Smiley
, yani Britanya sinemasının çağdaş gurur kaynaklarından
Gary Oldman
ise
“Bu karakter böyle de canlandırılabilir”
diyerek az buz bir aktör olmadığını cümle âleme bir tur daha gösteriyor. Yanısıra, en son
"Zoraki Kral"
da
(The King's Speech)
büyük bir hayranlıkla izlediğimiz
Colin Firth
ve yine
Ada
'nın beyazperdeye armağan ettiği gelmiş geçmiş en büyük yetenekler arasındaki ihtiyar kurt
John Hurt
de spotların kendilerine döndüğü bölümlerde harikalar yaratmaktalar...
1970
'lerin başındaki soğuk savaş atmosferini ve bu ortamda yaşanan ülkeler arası acımasız güç savaşlarını müthiş bir gerçekçilik duygusuyla yansıtan film, üstüne bir de biz
Türkler
'e kıyak geçerek, özgün romanda yer almayan
İstanbul
'u fazladan işin içine katıyor ve böylelikle kültür başkentimizin batı sinemasındaki en iyi kullanımlarından birini izleme fırsatını buluyoruz.
7
filmin gösterime girdiği kalabalık bir hafta sonunun, dijitize edilip
3 boyutlu
hâle getirilmiş eski dost
“Yıldız Savaşları-Bölüm 1”
ile birlikte en iyi iki seyirliğinden biri… Yalnız, içindeki şiddet ve
(az miktarda da olsa)
erotizme dikkat…

* * *

Pek çok önemli sahnesi İstanbul'da çekildi

“Köstebek”
in roman versiyonunda
Hong Kong
'da geçen bazı bölümler,
İsveçli
yönetmen
Tomas Alfredson
İstanbul
'u görsel açıdan
Hong Kong
'dan çok daha etkileyici bulduğu için senaristler
Bridget O'Connor
ve
Peter Straughan
tarafından bizim topraklara uyarlandı. Bunun sonucunda, geçtiğimiz sonbaharda,
Tom Hardy
ve
Amanda Fairbank-Hynes
başta olmak üzere filmin önde gelen oyuncularından bir grup
Türkiye
'de üç hafta kadar çalıştı.
Karaköy
ve
Beyoğlu
'nu set olarak kullanan
“Köstebek”
için bu bölgelerin
1970
'lerin başlarındaki görünümü titiz bir sanat yönetimiyle yeniden oluşturulurken, ayrıca
Paris
'in günlük film çekim ücretleri açısından çok pahalı olması nedeniyle bazı
Fransa
sahneleri de
Beyoğlu
'nun
Çukurcuma Mahallesi
'nde çekildi. Mahalledeki sokakların tabelalarını ve park halindeki araçları değiştirerek o çevreyi
Paris
'in arka sokaklarına dönüştüren ekip, Yine
Fransa
'da geçen bir terzi dükkânı sahnesini de aynı mahalledeki eski bir dükkânda gerçekleştirdi.
Gerçi, dünya çapındaki hızlı sinefiller, filmde yer alan
(
İstanbul
'da
1970
'lerin başlarında
Boğaz
'da gezinen yeni nesil vapurlar ve elektrikli tramvay olmayışı, aynı dönemin
Paris
sahnelerinde uzak planda
Peugeot
'ların ardına park etmiş olan çağdaş tasarımlı bazı otomobillerin göze çarpması gibi)
irili ufaklı mantık hatalarını yakalamakta hiç gecikmediler; ancak tarihe dönük yüzü sürekli yıkılıp yenilenen, geçmiş zaman dramaları çekmenin böylesine zor olduğu bir kentte Türk sanat ekibinin bu tür büyük ölçekli dekoratif sorunlar karşısında yapabileceği pek fazla bir şey de bulunmuyordu.


* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!


12 yıl önce