|

Devlet, sinemanın gücünü (yavaş yavaş) görmeye başlıyor

Bir zamanlar, yabancı ülkelerden gelen her çekim talebine âdeta “savaş ilanı” gibi bakan Kültür Bakanlığı, şimdilerde ise yabancı sinemacıları Türkiye'de film çekmeleri için kışkırtıyor; dahası onların bazı çekim masraflarına ortak dahi oluyor. sinema alanında gelinen bu noktanın adı tek kelimeyle “zihinsel devrim”dir.

Ali Murat Güven
00:00 - 14/07/2007 Cumartesi
Güncelleme: 21:13 - 13/07/2007 Cuma
Yeni Şafak
Devlet, sinemanın gücünü (yavaş yavaş) görmeye baş
Devlet, sinemanın gücünü (yavaş yavaş) görmeye baş

Kamuya açık alanlarda film çeken Türk sinema ekiplerinin senaryolarının “sinema uzmanı” (!) polis birimleri tarafından okunup onaylandığı, ülkemizde elinde kamerayla dolaşan her yabancının “kötü niyetli birer ajan” olarak görülüp sorgulandığı, hele de kısa film amatörlerinin tenha bir köşede dahi gayrıticarî mahiyette film çekmeye çabaladıklarında analarından emdikleri sütün burunlarından getirildiği o kasvetli “kapalı ekonomi-kapalı mantık” günlerinden, devletin sinemayı “düşman” değil, tam aksine etkili bir “kültür taşıyıcısı” olarak gördüğü aydınlık günlere doğru emin adımlarla ilerliyoruz.

Eh, siyasal erk sinemayı bir öcü gibi değil, bu şekilde bir propaganda enstrümanı olarak değerlendirmeye başladığında, ülkemizin de bunun kazanımlarını ardarda yaşamaya başlamasından daha doğal bir sonuç olamaz. Nitekim, bu yılın ilk yarısında ülkemizde film çekmek üzere Kültür Bakanlığı'na başvuran yabancı ekip sayısı 90'ı bulmuş. Bu rakama, cumhuriyet tarihi boyunca bir değil, bir kaç yılda bile ulaşılamıyordu. Çünkü adamlar bizde film çekmek üzere başvurduklarında onlara kan kusturmayı bir marifet biliyordu hantal Türk bürokrasisi. Şimdi ise bu konuda öyle güzel haberler alıyorum ki sevinçten içim içime sığmıyor.

Sözgelimi, Hindistan ve Türkiye ortak yapımı olan 20 milyon dolar bütçeli “Mission of Istanbul-İstanbul Görevi” adlı serüven filminin çekimlerine Ramazan bayramından hemen sonra, ekim ayında başlanacakmış. Ünlü yönetmen Apoorva Lakhia bu yapıtında Abhishek Bachchan, Bobby Deol, Vivek Oberoi, Tusshar ve Shabbir Ahluwalia gibi Hint sinemasının star oyuncularıyla çalışacağını açıkladı. Ana konusu terör olan filmin çekimleri Afganistan, Srinagar, Mumbay ve İstanbul'da yapılacak. Ancak “İstanbul Görevi” için eğer Afganistan'da set kurmak mümkün olmazsa, bu kez Jaisalmer'de dev bir Afganistan seti kurulması planlanıyor.

Ve burası da haberin en önemli kısmı… Filmin İstanbul çekimleri için Hindistan'dan Türkiye'ye gelecek olan 250 kişinin maaş ve genel masraflarını Hint yapım şirketi karşılarken, Türk Turizm Bakanlığı da otel ve yol ödemelerini yapacak. Kaldı ki zaten bakanlığın desteği olmasaydı böylesine büyük kadrolu bir projenin bir kaç ülkede birden çekimi, artık endüstrileşmesini tamamlamış olan Hint sineması için bile zorlayıcı olabilirdi. Bravo bakanlığın bu vizyonuna… Bakan Atilla Koç emin olsun ki, yapacağı ödeme bakanlığın depolarında küflenmeye terkedilen bir kaç bin renkli kuşe kataloğun üretim bedelinden çok daha az, ancak tanıtım açısından kat be kat daha etkili olacaktır.

Aldığımız bir diğer haber de yönetmen Lakhia'nın, filme yer yer “Anadolu Ateşi” dans grubu türünden bazı Türk motiflerini katmaya düşündüğü yönünde… Ayrıca, Türkiye'den iki önemli başrol oyuncusu da alacakmış Hintli usta. Filmin Türkiye ortak yapımcısı Erdal Alkır, adı geçen oyuncular arasında Nurgül Yeşilçay ve Kenan İmirzalioğlu'nun bulunduğunu söylüyor. Her ikisi de gayet isabetli birer seçim olur doğrusu...

2008 yılı Şubat ayında bütün dünyada aynı anda gösterime girecek olan bu kıtalararası serüven filmi sayesinde, küresel sinema endüstrisi için tartışmasız biçimde bir “marka kent” olan, ancak bu özelliği neredeyse bir asırdır lâyıkıyla değerlendirilemeyen İstanbul da bir kez daha uluslararası kamuoyu önünde görücüye çıkmış olacak.

Bana, sayfamı yakından ilgilendiren bu özel haberi ulaştırıp gerekli bilgileri verdiği için, istihbarat servisimizin çalışkan elemanlarından Beyza Akyüz'e en içten teşekkürler…


17 yıl önce