|

Kesin güldürme garantisi veren bir İNGİLİZ MORONU

Geniş kitlelerin, sakarlığı meslek edinmiş 'Bay Bean' (Mr. Bean) karakteri ve izleyenleri gülme krizlerine sokan televizyon skeçleriyle tanıdıkları İngiliz komedi ustası Rowan Atkinson, 2003 tarihli ilk bölümünde kendisinden bekleneni tam olarak veremediği James Bond parodisi 'Johnny English'in 8 yıl sonra gelen devam bölümünde ise tek kelimeyle zincirinden boşanıyor.

Ali Murat Güven
00:00 - 28/10/2011 Cuma
Güncelleme: 12:35 - 30/10/2011 Pazar
Yeni Şafak
Kesin güldürme garantisi veren bir İNGİLİZ MORONU
Kesin güldürme garantisi veren bir İNGİLİZ MORONU
alimuratg@yahoo.com

JOHNNY ENGLISH'IN DÖNÜŞÜ (Johnny English Reborn)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, İngiltere-ABD-Fransa ortak yapımı
Türü ve Süresi:
Komedi, 101 dakika
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Formatı:
2.35:1
(Genişperde-Widescreen)
Ülkemizde Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
50
Yönetmen:
Oliver Parker
Senarist:
(Senaristler Noel Purvis ve Robert Wade'in 2003 tarihli ilk film için türettikleri “Johnny English” karakterinden hareketle)
William Davies, Hamish McColl
Görüntü Yönetmeni:
Danny Cohen
Özgün Müzik Bestecisi:
Ilan Eshkeri
Kurgucu:
Guy Bensley
Yapım Tasarımcısı:
Jim Clay
Sanat Yönetmenleri:
Paul Laugier, Mike Stallion
Set Dekoratörü:
Caroline Smith
Kostüm Tasarımcısı:
Beatrix Aruna Pasztor
Saç ve Makyaj Tasarım Ekibi Şefi:
Graham Johnston
Oyuncuları:
Rowan Atkinson (Johnny English), Gillian Anderson (Pamela), Rosamund Pike (Kate), Dominic West (Ambrose), Stephen Campbell Moore (Başbakan), Tim McInnerny (Quartermain), Janet Whiteside (Pamela'nın annesi), Daniel Kaluuya (Ajan Tucker), Togo Igawa (Ting Wang), Eric Carte (Ajan 1), Roger Barclay (Ajan 2)
İthalatçı Şirket:
UIP
Dağıtıcı Şirket:
UIP
İçerik Uyarıları:
Filmdeki bütün aksiyon ve şiddet sahneleri komediye dönük şekilde çekildiği için, çocuklar ve gençler için ürkütücü ya da yanlış yönlendirici etkileri söz konusu değil… Ancak, yine de bir kaç bölümünde içerdiği yoğun aksiyon, şiddet ve kaba mizah nedeniyle, özellikle henüz ilköğretim çağında olan izleyicilerin erişkin bir refakatçiyle birlikte izlemesi önerilir.
Ailece izlenebilir mi?
/ EVET
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * *
Resmî İnternet sitesi ve Fragmanı:

::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Asya'nın gözden ırak bölgelerinden birinde, sayılı ve seçilmiş insanları birbirinden üstün savaşçılar olarak yetiştiren bir shaolin manastırı…
2003
'deki ilk beyazperde serüveninde ortalığı birbirine katan
“Majesteleri'nin tesadüfî ajanı”
Johnny English
, burada büyük usta
Ting Wang
tarafından -
“belki kendisinden bir halt olur”
denilerek- son bir umutla eğitilmektedir.
Wang
, sakarlar kralı
English
'den destansı bir savaşçı ortaya çıkarabilmek için inatla çalışıp didinirken, İngiliz Gizli Servisi'nden manastıra gelen acil bir telefon mesajı, bu
“özel”
ajanın her şeyi bir kenara bırakarak
Londra
'ya geri dönmesine yol açar. Yakında düzenlenecek olan bir uluslararası liderler konferansı öncesinde,
Çin Devlet Başkanı
'na suikast düzenleneceği yönünde istihbarat alınmıştır ve bu büyük tehdit karşısında dünyanın bir kez daha
Johnny English
'in o benzersiz yeteneklerine ihtiyacı vardır.
Daha önce kırdığı cevizler nedeniyle
“felaket yayıcı”
şeklinde şöhret kazanmış olan kahramanımız, Çinli lidere düzenlenecek saldırının ardındaki esrarı çözmek ve bu yolla teşkilât nezdindeki kötü imajını silebilmek için üstlerinden
24 saat
süre ister. Ancak, o
24 saat
ne
English
, ne ölümüne bağlı olduğu vatanı
İngiltere
, ne de
dünya küresi
için öyle pek de kolay geçmeyecektir.


::::::::::::::::::::::::

1955, Durham-İngiltere
doğumlu büyük komedi ustası
Rowan Sebastian Atkinson
'un hayat hikâyesi, kader konusunda az da olsa tereddütü bulunanları pes ettirecek türden ilginç ayrıntılarla bezeli… İlk gençlik yıllarında, ebeveynleri tarafından
“çok başarılı ve de zengin bir elektrik mühendisi olabilmesi için”
büyük umutlarla
Britanya Adası
'nın en klas üniversitelerinden ikisine,
Newcastle
ile
Oxford
'a gönderilen, anne ve babasının beklentilerini boşa çıkarmayarak
Newcastle
'da ilgili alan üzerine ön lisans,
Oxford
'da ise yükseklisans eğitimini parlak derecelerle tamamlayan bu ufak tefek adam hayatı boyunca bir tek gün bile mühendislik yapmayacaktı gerçi, ama onu dünyaya getirenler de dahil yeryüzündeki milyonlarca insanı kahkahalara boğan müthiş bir komedi ustasına dönüşecekti. Kendisini eğitim sürecinin bir noktasında ayartıp mühendislik mesleğinin güvenli limanlarından aktörlüğün azgın okyanus sularına doğru sürükleyen kişi ise üniversite yıllarında tanıştığı kadim dostu, Yeni Zelandalı senaryo yazarı
Richard Curtis
'ti.
Her ne kadar tiyatro sahnesi ve sinema perdesindeki ilk boy gösterişleri
1970
'lerin sonlarına kadar uzansa da dünyanın dört bir köşesindeki pek çok hayranı gibi ülkemizdeki komedi severler için de
Atkinson
'un adı, ilk kez
1990
'ların başlarında canlandırdığı
“Bay Bean”
("Mr. Bean" / Bay Fasülye) karakteriyle özdeş artık…
3
yaşındaki bir çocuktan daha boş durumdaki o bâkir beyni ve felaketleri sistematik bir şekilde tetikleyen inanılmaz sakarlığıyla, Batılı sinema yazarlarının
“slapstick”
adını verdikleri -çevreyi silsile hâlinde kırıp dökmeye, bir sakarlıktan sürekli yeni sakarlıklar türetmeye dayalı- çılgın komedi anlayışında
Charlie Chaplin
'in bundan bir asır önce yarattığı iyi kalpli sokak serserisi karakterinden beri kitlelerce en fazla sevilip tutulmuş beyazcam ve beyazperde kahramanına dönüşecekti
Bay Bean
… Ki
Atkinson
'un son
20
yıldır olağanüstü bir başarıyla canlandırdığı, izleyenlere mide krampları geçirten bu tipleme, sonradan onun
Türkiye
'de de geniş bir hayran kitlesi kazanmasına yol açacaktı.
Gerçekte, sanatçıyı kamunun vitrinine çıkartan ilk önemli performansı,
1982-89
yılları arasında başrolünü üstlendiği
“Kara Yılan”
("The Black Adder") adlı
BBC
yapımı komedi dizisinde canlandırdığı
Prens Edmund
karakteriydi. Britanya izleyicisi, gözleri sürekli fıldır fıldır dönen bu ufak tefek adamı çok sevince,
Atkinson
'a -büyük bölümü komedi janrında olmak üzere- hem sinema, hem de televizyondan bir sürü irili ufaklı roller yağmaya başladı. Öyle ki anılan süreçte
Sean Connery
'nin oynadığı son
James Bond
filmi
“Asla Bir Daha Asla Deme”
de de ("Never Say Never Again", 1983) rol aldı, çağdaş bir çizgi film klasiği olan
“Aslan Kral”
da ("The Lion King", 1994) ana karakterlerden birinin seslendirmesini de üstlendi. Fakat, üste her ne yaparsa yapsın, en iyi canlandırdığı karakter bir süre sonra kaderine dönüşen bütün aktör ve aktristlerin girdiği o çıkmaz yola girmekten bu sanatçı da kurtulmadı ve
“Bay Bean”
olarak bellenip kaldı. Ki bana göre söz konusu durum,
Atkinson
'un kariyeri adına kesinlikle bir kayıp sayılmamalı…
İşte, sakar ajan
“Johnny English”
de
1990-1995
yılları arasındaki televizyon bölümlerinin yanı sıra
1997
ve
2007
'de çekilmiş iki uzun metrajlı sinema versiyonu bulunan (“Bean: En Büyük Felaket Filmi” ve “Bean'in Fransa Tatili”) o dayanılmaz kahramanın, hafiften revize edilerek beyazperdeye aktarılmış bir başka uzantısı aslında… Aradaki tek fark, elemanımızın bu kez evinde kumaş ayısıyla birlikte yaşayan ve nadiren dışarı çıktığında da cemiyeti birbirine katan yalnız bir moron değil, benzer felaketlere İngilizler'in dillere destan gizli servisinin çatısı altında yol açan entelektüel bir moron oluşu…
Peter Howitt
'in yönetimindeki
2003
tarihli
“Johnny English”
e büyük umutlarla girişen
Atkinson
,
James Bond
filmleri külliyatını tefe koyan bu filmden ciddi bir meslekî çıkış ummasına rağmen, hem izleyici hem de eleştirmenler nezdinde hiç beklemediği bir yenilgiyle karşılaşmıştı. Ki bunun da gerekçesi sanatçının performansından ziyade, ilk filmin yeterince güldürebilme noktasında vahim defoları bulunan zayıf senaryosuydu hiç kuşkusuz… Geliştirerek yola devam ettirdiği sakar karakterinin kitleler tarafından öyle aman aman tutulmaması yüzünden
“Bay Bean”
in sosyalleşmiş versiyonu
“Johnny English”
e belirgin şekilde küsen yetenekli aktör, anlaşılan o ki, ilk denemenin üzerinden
8 yıl
geçtikten sonra, bu kez ikinci bölümün yönetmeni
Oliver Parker
tarafından iyicene bir iknâ edilmiş. Gerçekten de
William Davies
ve
Hamish McColl
'un ortaklaşa yazdıkları şimdiki senaryonun, yıllar önce
Neal Purvis
ve
Robert Wade
tarafından yazılan öncülüne göre mizahî kalite açısından en az iki gömlek üstün olduğunu vurgulamak gerek… Sanatçı, kendisinin çapı ve yeteneklerini çok daha iyi tanımlayan bu yeni bölümde tutukluğunu üzerinden büyük ölçüde atmış, dünyanın dört bir köşesine yayılan serüveninde yine o bildik
“kırıp dökme
” gösterilerini pervasızca ortaya koyuyor. Başından sonuna kadar tam bir yıkıcı kasırga şeklinde ilerleyen filmde, özellikle
“açık pencereyi kapatma”
,
“yaşlı Çinli kadın suikastçıyı yakalayıp haklama”
ve
“helikopter”
sahneleri var ki izleyicinin bu bölümlerde gülmekten altına kaçırmaması mümkün değil…
Şimdiki gösterinin bir başka sürprizi ise gizem hikâyelerini sevenlerin büyük bir tutkuyla bağlı oldukları kült dizi
“Gizli Dosyalar”
ın ("The X-Files", 1993-2002) iki ana karakterinden birini canlandıran aktrist
Gillian Anderson
'un filmdeki önemli yan rollerden birinde boy göstermesi…
8
yıl önceki ilk bölümünü izlemiş, fakat pek de beğenmemişseniz bu kötü hatırayı tez elden unutun. Çünkü, dersine çok daha sıkı çalışmış görünen
Atkinson
bu yeni
“Johnny English”
serüveninde ona ayıracağınız iki saat ve ödeyeceğiniz bilet parasının karşılığını sizlere
“sınırsız kahkaha”
şeklinde geri ödemeyi garantiliyor. Ben kendi adıma, çok uzun yıllardır hiç bu kadar eğlenmemiştim doğrusu!

* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!

13 yıl önce