* * *
1950'li yılların başı… Yeteneğiyle gelecek için umut vaad eden genç şarkıcı Ann Grant, en iyi arkadaşı Lila'nın düğün töreninde ona nedimelik yaparken, konuklar arasında bulunan genç bir doktora aşık olur. Ancak, her iki genci birbirlerine tutkuyla bağlayan bu büyük aşkın sonu gelmeyecek ve kahramanlarımız hayatın acımasızlığı içinde farklı yönlere doğru savrularak, -aslında çok da sevmedikleri- rasgele insanlarla evlenip birbirlerinden kopacaklardır. İlk ve son aşkı Harris'i asla unutmayan, ancak onu hayattaki en büyük sırrı olarak daima kalbinde saklayan Ann, bu olaydan tam yarım yüzyıl sonra, artık ölüm döşeğindeyken, başucunda endişeyle bekleyen iki kızına kendisini yıllarca yakıp kavuran gizli kahramanından söz etmeye başlar.
“Günbatımı”, Macar sinemasının yetiştirdiği en değerli görüntü yönetmenlerinden biri olarak tanıdığımız Lajos Koltai'nin, çok sevdiği kamerasını bırakıp yönetmenlik koltuğuna geçtiği ikinci filmi… 1970'den bu yana, aralarında aynı ülkenin sinema alanındaki uluslararası markası István Szabó'ya ait yapıtların da bulunduğu 70 dolayındaki filmde görüntü yönetmenliği yapan Koltai, baştan sona kadar huzur verici bir dinginlik içinde akıp giden, tablo gibi planlarla bezeli bu duygusal öyküde de görüntü alanındaki ustalığını yine büyük bir başarıyla gözler önüne seriyor.
Hakkıyla yaşanamamış büyük bir aşkın ardından koskoca bir ömre yayılan derin bir hayâl kırıklığının anlatıldığı bu yürek burucu filmin en büyük sürprizi ise çağdaş sinemanın en büyük üç kadın oyuncusu, bir anlamda “kraliçeleri” konumundaki Vanessa Redgrave, Meryl Streep ve Glenn Close'u ilk kez birarayla getirmesi… Ölüm döşeğindeki Ann Grant karakterini canlandıran Redgrave başta olmak üzere, artık olgunluk çağlarını yaşayan her üç oyuncu da tek kelimeyle muhteşem birer performans ortaya koymaktalar. Hele de yatalak bir durumda son nefesini bekleyen Ann ve gençlik arkadaşı Lila Wittenborn'un (Meryl Streep) yıllar sonra karşılaşıp aynı yatağa başlarını koyarak yaşlı gözlerle geçmişi andıkları o dokunaklı sahnenin, gelecekte her iki sanatçının filmografisinde de müstesna bir yere sahip olacağına hiç kuşku yok.
Öte yandan, filmin oyuncu tercihleri açısından diğer bir ilginç yönü de öykünün önde gelen kahramanlarından Lila Wittenborn karakterinin yaşlılık yılları Meryl Streep tarafından canlandırılırken, aynı karakterin gençliğinin ise Streep'in gerçek hayattaki öz be öz kızı Mamie Gummer tarafından oynanması. Ki kendi adıma, bu yapıt vesileyle ünlü yıldızın, aktristlik yapan ve ona da oldukça benzeyen bir kızı bulunduğunu öğrenmiş oldum.
Eğer vaktiyle bir kadını ya da erkeği bütün kalbinizle sevmişseniz, ancak kaderiniz sonradan sizi ondan çok uzaklara sürüklemiş ve aşkınız da mutlu sonla bitememişse, bu tür “hayat kazazedeleri”ni durduk yerde geçmişe döndürüp feci şekilde üzecek bir film “Gün Batımı”… Eh, bayram günü böyle bir riski göze alıyorsanız, ayrıca izlediği filmlerde yüksek bir tempo, bol gürültü ve vurdu-kırdı değil de “sükûnet” ve “mânâ” arayanlardansanız, Koltai'nin hırpalayıcı öyküsü, özenli görüntü yönetimi ve usta işi oyunculuklarıyla, hafta sonunda sinemalarımızda gösterime giren en nitelikli yapıt olarak ilginizi bekliyor.