Öykünün bir başka cephesini oluşturan Milo'nun ise gerçek aşkın saf ve güçlü duygularına tekrar sahip olabilmek için otuzlu yaşlarında çırpınıp durduğuna tanık oluruz.
Bu sırada, çekici ve yaralı güzel sanatlar öğrencisi Emilia Bryant da hayat ve ölümü ayıran ince çizgide gidip gelen intihar konulu sanat projeleri üretmektedir.
Kentin tek ateisti, başına buyruk maskeli dedektif Jonathan Preest ise sokaklarda intikam peşindedir. Tek bir kurşun, birbirinden habersizce yaşayıp giden bu dört kayıp ruhun kaderini beklenmedik bir şekilde belirleyecektir.
Hollywood'un anlatım dilinin tamamen uzaklarında, Britanya'ya özgü yüksek sinemasal lezzetler içeren, düşük bütçesiyle biçimsel açıdan alabildiğine gösterişsiz, fakat ele aldığı konular ve bunlara yaklaşımıyla hatıralarınızda iz bırakacak türden çizgi üstü bir yapıt…