|
Açılım ve gayrisafi milli refah...

Her zaman kendi kendime sormuşumdur.

Aynı etnik gruba mensup olmayan ama aynı vatanı paylaşan iki insanı yan yana tutan şeyler neler?

“Adalet”, “saygı”, “güven” ve “milli gelirin adil biçimde paylaşılması” geliyor aklıma.

Yanı sıra, “yeni bir dünya” yahut “yeni bir medeniyet inşa etmek”..

Dolayısıyla Kürt Açılımı''nın parametreleri de tek''leştirici değil bütünleştirici, ayrıştırıcı değil barıştırıcı, dışlayıcı değil içselleştirici, parçalayıcı değil inşa edici olmalıdır.

***

Yeni dünya ayrılıkçı değil bütünleştirici modellere eğilim gösteriyor.

Gerek Sovyetler Birliği''nin, gerekse Yugoslavya''nın dağılması kimseyi şaşırtmasın..

Tarihçi Eric Hobsbawm, Sovyetler Birliği''nin iç milli anlaşmazlıklar nedeniyle değil, ekonomik güçlüklerin aşılamaması nedeniyle çöktüğü tespitinde bulunur.

Sıradan yurttaşlarının yaşam koşullarını iyileştirememesi sonucunda merkezi kumanda sisteminin zayıflaması, problemlere bölgesel ve yerel çözümler bulunmasını cesaretlendirmiş, hatta zorunlu kılmıştır.

Yani, cumhuriyetlerin milli temelde dağılmaları gelişmelerin bir nedeni değil, sonucudur.

Bu yüzden Miroslav Hroch, “milliyetçilik ya da etnik köken, dağılan bir toplumda bütünleşme faktörlerini ikame eden bir özelliktir. Toplum başarısız kalınca, nihai güvence olarak ortaya ulus çıkar” der.

Siyaseten dağılmış olsak da toplum olarak dağılmış değiliz henüz..

Elbette fikirler ve gerilimler olmadan sorunlar çözüme kavuşturulamaz..

Bu bakımdan Hükümetin “demokratik açılım” diye sunduğu paket itirazlarla karşılanacaktır..

Siyaset cephesindeki itirazların, orijinal çözüm önerileriyle birlikte yapılmasını beklemek de hakkımız.

***

Adalet derken, yurttaşların mahkeme önünde eşit olmalarından bahsetmiyorum..

Bu adalet, aynı vatana, aynı devlete sahip yurttaşların aynı oranda kültür ve kimliklerinden ötürü herhangi bir baskı altında kendilerini hissetmemesiyle de ilgili.

Milli gelirin adil paylaşımı derken sadece ekonomik refahı da kastetmiyorum.

35 yıl kadar önce Japon filozof Daisaku İkeda''nın vurguladığı gibi “Gayri Safi Milli Hasıla''nın yerine “Gayri Safi Milli Refah”ın almasını ümit ediyorum.

Bir ülkenin yılda ne kadar ürettiğini bilmek yerine, bu üretimin halkın gereksinimlerini ne derecede karşıladığını görmek çok daha önemli..

İkeda''ya göre, “Gayri Safi Milli Refah”ta öncelik verilmesi gereken konular, kesinlikle kültürel ve manevi yönden refah olmalıdır.

İkeda''yı destekleyen Arnold Toynbee de bakın neler demiş:

“Refahla ilgili ölçülerimi şöyle sıralayabilirim: toplumu meydana getiren kişiler arasındaki uyum ve karşılıklı anlayışın derecesi; bu uyum ve karşılıklı anlayışın derecesini belirleyen kişi başına düşen ortalama manevi refah; manevi refahın anahtarı olan, insanın kendi kendisiyle barışık olma faktörünün ortalama düzeyi; toplumun maddi ve manevi kirlenmeyi önlemek üzere kazancından fedakarlık etme derecesi. Sonuncu faktör, toplumun manevi refaha maddi refahtan hangi dereceye kadar öncelik tanımakta başarılı olduğunu ölçer.”

Vatanseverliklerinden, dindarlıklarından kuşku duymadığımız Avrupa''daki emekli gurbetçilerimiz neden hala oralarda yaşamaya devam ediyorlar sanıyorsunuz?

Çünkü yaşam kalitesi bakımından kendilerini daha güvende hissediyorlar. Sadece bu gerçek bile ''açılım''ın hangi noktalarda açılması gerektiğini de gösteriyor.

Hürriyet''de değişim devam ediyor..

“Hürriyet” değişiyor diyorum, hala mırın kırın edenler var. Ertuğrul Özkök''ün umreye gidecek olması bir yana, sakal bırakıp cüppe giyse, nanay. Ama olsun, ısrar edeceğim, çünkü yeni işaretler zuhur etti.

Başyazar Oktay Ekşi''nin 25 metreden ilk atışta irice bir tavuk yumurtasını vurduğu bizzat Ertuğrul Özkök tarafından sızdırıldı(gerçi tavuk yumurtası gerçekti ama tüfek havalı çıktı)..

Parlayan yıldız Eyüp Can ilk defa tüfek atmış.. Sonuç: Karavana..

Doğan Hızlan''ın tüfeği kaldırmayı başarmış başarmasına ama karavana atıp atmadığı tespit bile edilememiş(belki tüfek boştu)

Tufanç Türenç de karavana atmış(zaten hep karavana atmıyor muydu)..

Aha şuraya yazın, bu değişim burada kalmaz, Oktay Abi''yi yakında omzunda havalı tüfeğiyle ormana tavuk yumurtası vurmaya giderken daha sık göreceğiz. Muhtemelen yumurta sepetini Ertuğrul Bey taşıyacak. İkilinin tin tin yürüyüşleri Hürriyet''in acar muhabirleri tarafından görüntülenecek. Yumurtaların kaçının sağ salim atış alanına ulaşıp ulaşmadığı “haber” olacak. Çünkü Oktay Abi''den kuşkumuz yok, hedef sabitse yumurtaları nasıl olsa vuracak. (Ben de böyle dingin bir emeklilik düşlüyorum ama yumurtaları kim taşıyacak?)..

Ertuğrul Özkök Hürriyet''deki değişimin bir başka yönüne de dikkat çekmiş. “Hürriyet İstanbul İstihbarat Servisi”nde yeni bir yapılanmaya gidiliyormuş., Zehir gibi bir ekip oluşuyormuş, Babıâli''nin klasik “istihbarat” kelimesinden de vazgeçiyorlarmış. Bölüme yeni bir isim aranıyormuş, her türlü öneriyi Celal Korkut''a iletebilirmişiz..

İletiyorum..

“Hürriyet Merkezi Haberalma Servisi”

“Hürriyet Özel Servis..”

Avrupa''nın korkusu..

İngiliz “Telegraph” gazetesi 2050 yılında AB ülkelerinde nüfusun yüzde 20''sinin müslüman olacağına dair bir araştırmaya yer vermiş. Gazetenin “demografik saatli bomba” diye nitelediği araştırma Amerikan Göç Politikası Enstitüsü''nün verilerine dayanıyormuş. Bu demografik gelişme sonucunda Avrupa toplumu ve kültürünü yok olacakmış. 2006''da ABD Hava Kuvvetlerine sunulan bir rapora göre ise AB''de müslüman nüfusun artması Avrupa dış politikasını ABD''nin Ortadoğu politikalarına güçlü meydan okumalar biçiminde etkileyebilirmiş. Demek ki başta Avrupa''daki müslüman göçmenlere yönelik Neonazi saldırılarını yeni bir bakış açısıyla ele almak gerekecek bundan sonra.

2000''lerin başında Avrupa''da Türkiyeli Göçmenlerle ilgili araştırma yaparken Prof. Herwig Birg''in “Almanya ve Avrupada nüfus gerilemesi” başlıklı kitabına da göz atmıştım. Bielefeld Üniversitesi Nüfus Araştırmaları ve Sosyal Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Birg''e göre 1998''de Alman nüfusunun yüzde 12''si yabancı iken 2050''de bu oran yüzde 36''ya çıkacaktı. Almanya''nın Batısındaki eyaletlerde ise bu oran yüzde 38.8''i bulacaktı. 2050''de AB nüfusunun 296 milyona gerileyecek, Akdeniz''in güneyindeki müslüman ülkelerin toplam nüfusu ise 394 milyona çıkacaktı. Tabii 2050''de yüz milyon nüfusa ulaşacak olan Türkiye bu sayının dışında. Birg''e göre önümüzdeki yirmi yılda AB, Akdeniz''in Güneyindeki ülkelerden gelen güçlü bir göç baskısı altında kalacak. Fakat Avrupa''nın kabusu müslüman nüfusun artışından çok bu nüfusun gençleşmesi ve daha da korkuncu Avrupalılarda nüfusun yaşlanması.

15 yıl önce
Açılım ve gayrisafi milli refah...
İdari Dava Daireleri Kurulu memurlar açısından kritik bir karara imza attı
Kümes çatısı, google, aday.., vs...
Küba’yı korumalıyız!
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...