ABD ve İsrail arasındaki ilişkinin özeti: İsrail ABD’den para, silah ve diplomatik yardım almaya devam edecek. İsrail ne yaparsa yapsın, ABD İsrail’in arkasında duracak. Amerikalılara zerre faydası olmaya bu ikili özel ilişkide altta kalan hep ABD, üstte kalan ise hep İsrail oluyor.
Biden Yönetimi Gazze’de alenen soykırım yapan İsrail’e koşulsuz destek vermesinin zararını görüyor. Koşulsuz destek, 2024 seçimlerine hazırlanan Biden’ı “Michigan” gibi son derece kritik eyaletlerdeki Arap seçmenlerden uzaklaştırdı. Çoğunlukla Demokratlar’a oy veren bu seçmenlerin Kasım’daki seçimlerde oy kullanmamaları bile Biden için kötü haber. Biden, Batı Şeria’daki yüzbinlerce yasa dışı yerleşimciden sadece 4 kişi için yaptırım kararı alarak vaziyeti kurtarmak istiyor. Ne ki göstermelik olduğu anlaşılan bu karar Arap seçmenleri ikna etmiyor.
Biden zor durumdayken İsrail, Biden’ın elini rahatlatacak hiçbir adım atmıyor. Biden’dan gelen önerileri İsrail kaale almıyor. İsrail ABD’den yılda “3.8 Milyar Dolar” alıyor. Buna rağmen Biden Yönetimi vergi mükelleflerinin 14 Milyar Dolarını daha vermek için çırpınıyor.
ABD Kongresi’nde Sınır güvenliği, Ukrayna, İsrail ve Tayvan ile ilgili yardım tasarılarında Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında rekabet yaşanıyor. Cumhuriyetçiler bu başlıkların her birinin ayrı ele alınmasını istiyorlar. Biden Yönetimiyse hepsi tek pakette geçsin istiyor.
Cumhuriyetçilerin favori Başkan adayı Trump, seçim döneminde Biden’ın işine yarayacak girişimlere Cumhuriyetçiler’in yardım etmesine şiddetle karşı çıkıyor. Böylece Senato tasarılarının Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclis’ten geçmesini bloke ediyor. Meclis Cumhuriyetçilerinin tasarıları da Demokratlar’ın kontrol ettiği Senato’dan geçmiyor.
En son Demokratlar’ın hazırladığı “95 milyar Dolarlık” yardım içeren bir tasarı 22 Merkezci Cumhuriyetçi’nin desteğiyle Senato’dan geçmişti. Bu yüzden Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell sıkı Trumpçılar tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Bazı Trumpçı Vekillerse McConnell’ın Senato Azınlık Liderliği’nden çıkarılması için çalışacaklarını duyurmuştular.
“Küreselci” bir Cumhuriyetçi olan McConnell ise Ukrayna’ya yardımı engelleme çabalarını dar görüşlülükle itham ederek, dolaylı şekilde Trump’ı hedef alıyordu. McConnell, liderliğini sorgulayan Trumpçılar içinse “Bu görevde bulunduğum süre boyunca beni ısrarla eleştiren küçük bir grup vardı. Şanslarını denediler” diyordu. Analizciler McConnell’ın tasarıyı savunmak için yaptığı konuşmanın Trump’ın “Önce Amerika” söyleminin reddiyesi olarak anlaşılması gerektiğini vurguluyorlar. Senato Azınlık Lideri McConnell, Meclis Başkanı Mike Johnson’dan bu tasarının Meclis’te oylanmasının sağlaması çağrısında da bulunuyordu.
Trumpçı Vekiller Johnson’ın tasarıyı işleme koyması halinde yeni bir Başkanlık oylaması yapacaklarını duyurdular. Johnson’dan önceki Meclis Başkanı, Trumpçı vekillerin girişimiyle koltuğundan olmuştu. Bu yüzden Senato tasarısının Meclis’te oylanması beklenmiyor.
Senato Tasarısının akamete uğraması üzerine bu kez Temsilciler Meclisi’nde iki partinin Merkezci kanatlarından sekiz Vekilin işbirliğiyle yeni bir yardım paketi daha hazırlandı. “Sınırları Savunma- Demokrasileri Savunma Yasası” olarak adlandırılan yeni tasarı, Ukrayna’ya 47.7 milyar, İsrail’e 10.4 milyar, Çin’le mücadele için Hint-Pasifik’teki ABD müttefiklerineyse yaklaşık 5 milyar Dolar yardım veriyor. Tasarı ayrıca ABD Merkez Komutanlığı’nın Ortadoğu’daki operasyonları için 2.4 milyar Dolarlık bir ödeneği de içeriyor.
Trumpçı Vekiller Ukrayna fonlarını içerdiği gerekçesiyle bu tasarıya da muhalefet ediyorlar ve Meclis Başkanı Johnson’ı uyarıyorlar. Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat Liderliğiyse Senato tasarısının arkasında durmaya devam ediyor. Öte yanda Sol kanat Demokrat vekillerin birçoğunun hem Senato tasarısına, hem de bu yeni tasarıya sıcak bakmadıkları belirtiliyor.
Bu gelişmelerden de anlaşıldığı gibi, Trump’ın istemediği bir tasarının Meclisden geçmesi çok zor gözüküyor. Trump’ın Başkan seçilme ihtimali artıyor ve Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi lider takımı Trump’ın yakıcı öfkesini üzerlerine çekmek istemiyor. Çünkü böyle bir girişim siyasi hayatlarının son bulmasına yol açabilir. Bu korku yersiz değil, zira Trump’ı açıkça karşısına alan birçok Cumhuriyetçi siyasetçi 2024 seçimlerinde aday olmayacaklarını duyurmuştular.
