|
Tunus"un özgürlük mücadelesine destek veren tek devlet Osmanlı"ydı..
Tunuslular, Zeytune Medreseleri''nden yetişenlerin başlattığı mücadeleyle 77 yıl süren Fransız işgaline son verdi. Tunus''taki özgürlük fitilini ateşleyen Başhamba kardeşlerin faaliyetleri ise Osmanlı Devleti''nin Harbiye Nezareti tarafından finanse eldildi

77 yıl süren Fransız işgalinin ardından 1956''da bağımsızlığına kavuşan Tunuslular “Habib Burgiba” adında bir diktatöre yakayı kaptırmışlardı. 54 yıl süren diktatörlük rejiminden kurtulmak için Tunus halkı ayağa kalktı ve Burgiba''nın halefi Zeynelabidin Bin Ali ülkesinden kaçtı.

Osmanlı''nın son döneminde başta Tunus olmak üzere Kuzey Afrika''nın işgal altındaki ülkelerindeki milli hareketlerle İstanbul arasında sıkı ilişkiler kurulmuştu. Mısır''dan Abdurrahman Azzam, Şeyh Abdülaziz Çaviş, Mustafa Ferid, Libya''dan Ahmet Şerif Senusi, Süleyman Baruni, Tunus''tan Şeyh Salih Şerif, Şeyh İsmail Safaihi, Şeyh Muhammed Hıdır Hüseyin, Ali Başhamba, Muhammed Başhamba, Muhammed Ali el-Hammi, Fas''tan Seyyid Muhammed el-A''tabi İstanbul ile el ele veren milli hareketlerin öncüleriydiler.

İngiliz, Fransız ve İtalyan sömürgecilerine karşı Mısır''dan Fas''a kadar Kuzey Afrika''nın ele avuca sığmaz liderleri el ele vermişlerdi. Hepsi de Mehmet Akif ve arkadaşlarıyla aynı cephenin adamlarıydılar.

Hepsinin ortak amacı Osmanlı Devleti''nin ayakta kalması ve sömürge altındaki müslüman toplumların özgürlüklerine kavuşmalarıydı. Sömürge yönetimlerine karşı tek dayanakları Osmanlı Devletiydi.

Şerif Hüseyin ve onunla aynı zihniyette buluşan işbirlikçiler Gertrude Bell, Lawrence, Ronald Storrs gibi İngiliz ajanlarıyla iş pişirirlerken Kuzey Afrikalı mücahitler Osmanlı''nın ayakta kalması için bir araya gelmişlerdi. Başta Tunuslular olmak üzere Osmanlı cephesinde yer alan mücahit alim ve aydınlar kendi ülkelerinde “milli şahsiyetler” olarak temayüz ettiler.

Gelin Tunus''un hürriyet mücadelesinin bayraktarları olan o aziz büyüklerimizi biraz daha yakından tanıyalım.

HAREKET ZEYTUNE''DEN VE SADIKİ KOLEJİ''NDEN BESLENDİ

1881''de Fransızların işgal ettiği Tunus''ta milli cereyanlar Tunus uleması tarafından başlatılmıştı. Milli mücadelenin kaynağı “Zeytune Medreseleri”nden yetişen din adamları ile “Sadıki Koleji”nden mezun olan aydınlardı. Zeytune''den yetişen alimler arasında Şeyh Salih Şerif, Şeyh İsmail Safaihi ile Şeyh Muhammed Hıdr Hüseyin de vardır.

Geleneksel eğitim veren Zeytune Medreseleri ve modern eğitim veren Sadıki Koleji''nin nüans ayrılıkları Tunus milli hareketini bir ara sıkıntıya soktuysa da Fransız işgalcilere karşı birbirleriyle uzlaşmasını bildiler. Zeytune''den Abdülaziz Saalibi ile Sadıki Koleji''nden mezun olan Ali Başhamba ve Beşir Sfar gibi aydınlar el ele verdiler.

Bir fikir kulübü olarak kurulan “İbn-i Haldun okulu”, “Genç Tunuslular” hareketinin teşekkülünde önemli rol oynadı. 1905''de Sadıki Koleji öğrencileri derneğini kuran Ali Başhamba, 1907''de” Le Tunisien” dergisini de neşretmeye başladı. Abdulaziz Saalibi de Arapça “Tunus” dergisini çıkardı. Her iki dergi de milli direnişin bayraktarlığını yaptı. Milli hareket kısa sürede büyüyerek Fransız idaresini tehdit edici boyutlara ulaştı.

LİBYA''NIN İŞGAL EDİLMESİ BARDAĞI TAŞIRDI

Libya''nın 1911''de İtalyanlar tarafından işgal edilmesi Tunus''ta da yankı buldu. Aralarında Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa''nın da yer aldığı bir grup Osmanlı subayının Libya''ya girerek direniş cephesi açması Tunus''ta geniş bir yankı buldu. Libya''daki direnişe katılan yüzlerce Tunuslu arasında Şeyh Salih Şerif''i de görmekteyiz.

İdil-Ural Türkleri''nin mücahit alimlerinden Abdurreşit İbrahim ve Lübnanlı Emir Şekip Arslan başta olmak üzere çeşitli ülkelerden gelerek Libya''daki cepheye katılanlarla Osmanlı subayları aynı dava etrafında kenetlenmişlerdi. Libya direniş cephesi uluslararası nitelikte bir İslam dayanışmasıydı ve burada kurulan ilişkiler Birinci Dünya Savaşı''nın sonuna kadar kopmadan devam etti ve sömürgeci güçlere korkulu rüyalar yaşattı.

1920''lerin başlarında Fransız idaresine zor anlar yaşatan Tunus''un ilk sendika lideri Muhammed Ali el-Hammi de 1911''de Libya''da Enver Paşa''ya şoför olarak eşlik etti. El-Hammi ve Enver Paşa arasında kurulan dostluk daha sonra da devam etti.

Libya direnişi sırasında, Başhambaların başını çektiği “Genç Tunuslular” hareketi Fransızlara karşı tramvay işçileri boykutu başlattı. İşçilere ve göstericilere ateş açarak karşılık veren Fransızlar Beşir Sfar ile Başhamba kardeşleri halkı ayaklandırmaya çalışmakla suçladılar. 1912''de Sfar ve Başhamba kardeşler Tunus''tan sürgün edildiler.

Başhamba kardeşlerin sığınağı İstanbul olmuştu.

HER CEPHEDE BİRLİKTEYDİLER

Libya''da kurulan ilişkiler ağı, Birinci Cihan harbinde bir devlet siyaseti olarak uygulamaya konulan İslam Birliği projesinin kadrosunu oluşturdu. Tunuslu Şeyh Salih Şerif''i, Tunus eski kadısı Şeyh İsmail Safaihi''yi ve Başhamba kardeşleri “İttihad-ı İslam” projesinin Mağrip(Tunus, Cezayir ve Fas) alanında faaliyet gösteren öncü şahsiyetleri arasında buluyoruz.

İtalyan ve Fransızlara karşı “Mağrip Birliği” sloganıyla mücadele veren bu şahsiyetler, milli davanın Avrupa kamuoyunda tanınması amacıyla Avrupa''da cemiyetler kurdular, yayınlar yaptılar, konferanslar verdiler. Avrupa''da Sosyalistler dahil, her siyasi platformda Kuzey Afrika meselelerini gündeme getirdiler.

Şeyh İsmail Safayihi ve Şeyh Salih Şerif İslam dünyasının birlik ve beraberliğini sağlamak amacıyla Osmanlı hilafetinin meşruiyetini savunan risaleler ve kitaplar da neşrettiler. “Hilafetin lüzumsuzluğu” yahut “Osmanlı Hilafetinin meşruiyetsizliği” gibi konuların gündeme getirilmesini İslam dünyasına egemen olmak isteyen İngiliz ve Fransızların bir oyunu olarak görülüyordu.

ALİ BAŞHAMBA “ŞARK İŞLERİ DAİRESİ”NDE BAŞKAN İDİ

Tunuslu Ali Başhamba 1915''te İstanbul''da “Harbiye Nezareti Umur-u Şarkiye Dairesi(Şark İşleri”) müdürü oldu. Kardeşi Muhammed Başhamba ise Kuzey Afrikalı müslümanların Avrupa''daki faaliyetlerini koordine ediyordu. Bütün bu faaliyetler için gerekli olan finansman desteği ise Harbiye Nezareti tarafından karşılandı.

Osmanlı devletini kendi milli davalarında bir dayanak olarak gören Mısırlı, Cezayirli, Libyalı, Tunuslu ve Faslı mücahitler, Birinci Dünya Savaşı''nın kaybedilmesiyle büyük bir üzüntü yaşadılar ama mücadeleden de vazgeçmediler. Anadolu''daki milli mücadeleye destek verdikleri gibi Hilafetin kaldırılışına kadar Türkiye''den umutlarını da kesmediler.Hepsi de bayrak isimler olan bu aziz dostlarımızı saygıyla, muhabbetle ve şükranla anıyoruz.

Muhammed Hıdır Hüseyin “El Ezher Şeyhi” oldu

“Zeytune Medreseleri”nden yetişen meşhur alimlerden Şeyh Muhammed Hıdr Hüseyin Fransızlara karşı açılan mücadeleyi destekledi. Cezayir''in Fransızlar tarafından 1830''da işgal edilmesinden sonra Tunus''a hicret eden bir aileye mensuptur. Amcası Şeyh Muhammed el-Mekki bin Azuz Osmanlı imparatorluğu çapında tanınmış bir alimdi.

Hıdır Hüseyin çıkardığı “al-Sa''ada al-Uzma” adlı edebiyat dergisiyle gençliği cezbetti. 1905''de Binzert şehrinin baş kadısı olan Muhammed Hıdr sömürge karşıtı vaazlarıyla Fransızların şiddetini üzerine çekti. Başkadılıktan istifa ederek Zeytune''de hocalığa başlayan Hıdır Hüseyin 1911 de Libya İtalyanlar tarafından işgal edildiğinde “al-Sa''ada al-Uzma” dergisinde Tunusluları Libyalı kardeşlerinin yanında yer almaya çağıran yazılar kaleme aldı.

Fransızlar tarafından tarassut altına alınan Hıdır Hüseyin İstanbul''a kaçtı. Bir süre sonra Tunus''a dönen Muhammed Hıdr, şartların ağırlaştığını görünce Suriye''ye hicret etti. “Hidayetu''l- İslamiye Cemiyeti”ni kuran Muhammed Hıdr, “el-Hidayetu''l-İslamiye” adlı bir dergi yayımlayarak ilim ve irşat faaliyetlerine devam etti.

Birinci Dünya Savaşı başladığında İstanbul''a giden Hıdır Hüseyin “Harbiye Nezareti Umur-u Şarkiyye Dairesi” bünyesinde Kuzey Afrika''nın özgürlüğü için teşkil edilmiş masalarda görev aldı. Fransızların cepheye sürdüğü Tunuslu askerleri irşat etmek amacıyla Enver Paşa tarafından Berlin''e gönderilen alimler arasında o da vardı.

Suriye Fransız mandasına girdiğinden Şam''a dönemeyen Hıdır Hüseyin 1921''de Mısır''a yerleşerek Ezher Üniversitesi''nde hocalık görevine başladı. 1952''de Mısır''ın en yüksek dini makamı olan “Ezher Şeyhliği''ne yükselen Muhammed Hıdr iki yıl bu görevde kaldıktan sonra 1958''de vefat etti.

Tunuslu muhacir liderler sürgünde öldüler..

Tunuslu muhacir Ali Başhamba Bey “Umur-u Şarkiye Dairesi” başkanıyken 1918''de İstanbul''da vefat etti. Kardeşi Muhammed Başhamba 1920''de İsviçre''de vefat ederek “Berlin Türk Şehitliği”nde toprağa verildi. Emir Şekip Arslan bu iki yakın dostu için anılarında “Bu iki kardeş, Tunus''un övünç kaynaklarıydı ve ikisi de gurbette öldü. Bir yanda onlar vatanları için yas tutarken, diğer yanda vatanları da onların yasını tutuyordu” diyecektir. Muhammed Ali el-Hammi 1918''de Türkiye''den ayrıldıktan sonra Avrupa''ya gitti. Berlin''de ekonomi okuyan ve sol sendikacılığa meyleden el-Hammi Tunus''a dönerek sendikal hareketi başlattı ve Fransızlar tarafından hapse mahkum edildi. Suud-i Arabistan''a hicret eden el-Hammi 1928''de şüpheli bir kazaya kurban gitti. Tunus bağımsızlığına kavuştuktan sonra Ali Başhamba''nın, Muhammed Başhamba''nın ve Ali el-Hammi''nin naaşları ülkelerine getirildi. Her ikisi de 1900''lerin başlarında Türkiye''ye hicret eden Şeyh İsmail Safayihi 1918''de İstanbul''da, Şeyh Salih Şerif ise 1920''de İsviçre''de vefat etti. Hepsini de minnetle selamlıyoruz.

Habib Burgiba halkını kandırarak Cumhurbaşkanı oldu

“Genç Tunuslular” hareketi Birinci Dünya Savaşı''ndan sonraki döneme kaynaklık etti. Hareket Abdulaziz Saalibi''nin kurduğu “Düstur” partisiyle 1920''de yeniden canlandı. Birinci dünya savaşı yıllarında Libya''daki direniş cephesinde bulunan Mısırlı mücahitlerinden(Mehmet Akif''in Kahire''deki yakın dostlarından ve Arap Birliği''nin ilk genel sekreteri) Abdurrahman Azzam Paşa''nın da aralarında yer aldığı WEFD partisi Düstur''a destek verdi. Düstur''un lideri Saalibi 1923''te ülkesini terk etmek zorunda bırakıldı.

Tunus''taki bir Fransız lisesinden mezun olan ve eğitimine Fransa''da sürdüren Habib Burgiba “Yeni Düstur” partisini 1934''te kurarak mücadeleyi devam ettirdi. Uzun yıllar sürgün yaşayan Burgiba, meşhur Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyin''in yanında göründü hep ve Mısır''daki Müslüman Kardeşler Örgütü''nün maddi ve manevi yardımlarından yararlandı. Sürgünden ülkesine dönen Burgiba, Başhamba''lar ve Saalibi''nin açtığı yoldan gitti. İslami söylemlerle Tunus milli mücadelesini yürüten Burgiba, tesettürü savundu ve Zeytune Üniversitesindeki protesto gösterilerinde başı çekti.

Fransa''nın çekilmesinin ardından kurulan cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı oldu. Zamanla yerel giysilerinden sıyrılan Burgiba, Tunus''taki Fransız kültürünün hamisi gibi davrandı. Fransız tipi laikliğin şampiyonluğunu yaparak Tunus halkını dinden uzaklaştırmaya çalıştı. Öyle ki İngiliz bir diplomat Burgiba için, “Fransa dışında Fransa''ya bu kadar yakın, Arap dünyasında Araplardan bu kadar uzak birini hiç görmedim” diyecektir.

“Yeni Düstur” partisinin adını “Sosyalist Düstur Partisi” olarak değiştiren Burgiba hicri 114 yılında kurulmuş olan Zeytune Üniversitesini kapattı. Fransızlar bile böyle bir şeye cesaret edememişlerdi. 1970''lerin başlarında Başhamba''ların, Saalibi''lerin mirası Raşid Gannuşi ve arkadaşlarının İslami Yöneliş Harekeketi''yle, ama bu kez Fransız işgalciler yerine “Frankofon” bir rejime karşı yeniden canlandı. Burgiba diktatörlüğü İslami muhalefet üzerinde büyük bir baskı kurdu.1975''de kendini “Ömür Boyu Başkan” olarak ilan ettiren Burgiba, Fransız işgalinden kurtulduklarına sevinen Tunus halkına hayatı zehir etti. Tam bir diktatörlük kuran Burgiba 1987''de de en yakın adamı olan Zeynelabidin Bin Ali tarafından bunadığı gerekçesiyle azledildi. Yerine gelen Bin Ali de kendi diktatörlüğünü kurarak 24 yıl işbaşında kaldı.

Tunus halkını özgürlüğe kavuşturmak için kendilerini feda eden Başhamba''lar''ın, Beşir Sfar''ların ve Saalibi''lerin verdiği mücadelenin birikimleri üzerine oturan Burgiba ve halefi Bin Ali, Tunus''u kapalı bir hapishaneye çevirdi.

13 yıl önce
Tunus"un özgürlük mücadelesine destek veren tek devlet Osmanlı"ydı..
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet