“Ötüken Yayınevi” Akçura'nın gezi notlarını “
” başlığıyla neşretti. Gezinin “
devam ettiği sırada gerçekleştiğini hatırlatalım. Bir yıl kadar sonra da Osmanlı Devleti “
”na sürüklenecektir. Akçura'nın böyle önemli bir zaman aralığında yaptığı gözlemler günümüz açısından da önemli mesajlar içeriyor. Akçura'nın gezi notları binlerce şehit verilerek kazanılan toprakların yine binlerce şehit verilerek, bir oldu-bittiyle elden çıkmasının alt yapısının nasıl oluşturulduğunun birkaç yıl önceki halini etraflıca tasvir ediyor.
Gittiği şehirlerde gazeteleri, fikir kulüplerini ve mektepleri ziyaret eden Yusuf Akçura'nın gördüğü manzara iç açıcı değildir. Müslüman mektepleriyle misyoner mektepleri arasında uçurumlar vardır. Amerikan, İngiliz ve Fransız misyoner okullarının Arap siyasi, sosyal ve kültürel hayatı üzerindeki etkisini bizzat müşâhede eden Akçura Batı'nın Suriye'ye ilişkin emelleri hakkında bakın neler diyor:
“
Yusuf Akçura Osmanlı payitahtı İstanbul'un Arap şehirleri üzerindeki medenî etkisini kaybettiğini gözlemliyor. Gördüğü manzaralardan üzüntüye kapılarak,
” diyor. Önceleri dinde birlikten hasıl olan rabıta, muhabbet çok azalmıştır. Arap aydınları gözlerini Batı'ya çevirmiştir. Akçura'nın ifadesiyle Beyrut kültür bakımından İstanbul'a hiç bakmıyor. Onun yöneldiği medeniyet kıblesi, Paris ile Kahire'dir. Beyrut ve havalisine gazeteler, kitaplar, tiyatrolar, sinemalar, oyunlar, evler, giyimler, gayeler, hepsi Paris ile Kahire'den, bazen Kahire üzerinden Londra'dan geliyor..
Akçura, Suriye ve Filistinde gördüğü olumsuz gelişmelerde “
”na dikkat çekmekle birlikte devlete de büyük mesuliyet yüklüyor. Yafa ve Tel Aviv'de gördüğü manzaraysa 'gelecekteki İsrail'in adeta minyatürüdür. “
”in fikir babası
adına kurulan bir liseyi de ziyaret eden Akçura,
diyerek ikazlarda bulunuyor. İstanbul'daki hükümet çevrelerinin Filistin'de Yahudi devleti kurulmak istenildiğine ilişkin iddialara gülüp geçtiklerini hayıflanarak hatırlatan Akçura, Siyonizmin kısa sürede hedefine ulaşacağını tahmin ediyor. Akçura, Müslümanların halini tasvir ederken yer yer öfkeleniyor. Ben de Akçura'yı okurken, “aradan bunca yıl geçmiş, tarihten hiçbir ders çıkarmamışız” diyerek tabii ki daha fazla öfkelendim.