Bütün Hristiyan Amerikalılar veya Avrupalılar ırkçı yahut İslam düşmanı değiller. “Portland Vakası” tek vaka değil, başka örnekler de var bildiğimiz tabii ama iki Amerikalının iki Müslümanı korumak için hayatlarını kaybetmiş olması simgesel önem taşıyor. Best ve Meche pekalâ ‘Müslüman’ yaftalı bir terör saldırısında da hayatlarını kaybedebilirlerdi. Tek suçlarıysa, saldırının gerçekleştiği alanda veya mekanda tesadüfen bulunuyor olmaları olurdu.
Aslında Müslüman göçmenlerin Batı dünyasında olumlu dönüşümlere yol açma ihtimali kuvvetli. Dünya siyasetine hükmeden şer güçler bu dönüşümü aşağılık çıkarları için tehlike addediyorlar. Batı’da gelişen Müslüman nüfus ile, iç sorunlarını çözerek istikrara kavuşmuş bir İslam dünyasının olumlu etkileşimin meydana getireceği deviminden korkuyorlar. Zira ruhsal köklerini yeniden keşfeden Müslümanlar kapitalizmin kirlettiği dünyamız için hayırlara yol açacak bir devrimci modele vesile olabilirler. Böyle bir ruhsal, manevi potansiyel var ve maalesef Müslümanlar bunun pek farkında değiller. Bu farkındalığı geliştirmek gerekiyor.
Dünyada çok kirli bir oyun oynanıyor. İnsanlığı felakete sürükleyecek olan bu oyunu ifşa etmek herkesten önce Müslümanlara düşüyor. Yapılması gereken ilk iş ise, İslam coğrafyasındaki kanamayı ne yapıp edip durdurmak olmalı. İslam coğrafyasının sakin ve üretken bir nekâhat dönemi geçirmeye şiddetle ihtiyacı var. Eşyanın hakikatini kavramaya odaklanmış Müslüman zihniyet bilimsel, ahlâkî ve manevî devrimini ancak böyle bir iklimde gerçekleştirebilir. Aksi takdirde şer güçlerin tayin ettiği gündemler arasında boğulur gideriz.
.