|
Portland Vakası
Portland Vakası..
Herşey o kadar büyük bir hızla olup bitiyor ki durup düşünme fırsatı bile bulamıyorsunuz. Herhangi bir vakanın gündemde kalma süresi de çok azaldı. Üzerinde daha fazla düşünülmesi gereken vakalardan biri de Mayıs ayı sonlarında ABD’de de vuku buldu. Vakayı hatırlayalım,
Jeremy Christian
adlı ırkçı, Portland kentinde trende yolculuk eden biri siyahî, diğeri başörtülü iki kadına hakaret etmeye başladı. Saldırgan kendisine müdahale eden yolculardan ikisini öldürdü. Ölenlerden
Ricky Best
53,
Taliesin Namkai-Meche
ise 23 yaşındaydı.

Bütün Hristiyan Amerikalılar veya Avrupalılar ırkçı yahut İslam düşmanı değiller. “Portland Vakası” tek vaka değil, başka örnekler de var bildiğimiz tabii ama iki Amerikalının iki Müslümanı korumak için hayatlarını kaybetmiş olması simgesel önem taşıyor. Best ve Meche pekalâ ‘Müslüman’ yaftalı bir terör saldırısında da hayatlarını kaybedebilirlerdi. Tek suçlarıysa, saldırının gerçekleştiği alanda veya mekanda tesadüfen bulunuyor olmaları olurdu.


Sivillere yönelik terör saldırıları Batı dünyasında ırkçı ve İslam karşıtı hareketlere zemin kazandırıyor. Müslümanlar kaosun, bağnazlığın, kötülüğün kaynağı olarak gösteriliyorlar. Bir zamanlar adı
‘komünizm’
olan umacı bugün
“İslam
” olarak afişe ediliyor. Sanki karanlık bir el, önceden sonuçları hesap edilmiş bir plân dahilinde hem ırkçı grupları, hem terör gruplarını destekliyor. Batı toplumlarının İslam algısını olumsuz yönde etkileyen ve genç kuşaklarını militanlaştıran bir süreç yaşanıyor. Bu süreçte Batı’nın askeri harcama oranları da yükselecek.
Araştırmalara göre Müslümanların sayısı çok uzak olmayan gelecekte Hıristiyan nüfusu geçecek. Halihazırda Müslümanlar içindeki genç nüfus oranı hayli yüksek. Avrupa’da Müslüman göçmenlerin oranlarıysa giderek artıyor. Bu artışın tabii olarak Avrupa siyasetinde, ekonomisinde ve kültüründe önemli etkiler yapacağı aşikar, yapıyor da. Ancak bu gelişmeyi Batı toplumlarına ‘
varoluşsal tehdit”
olarak hissettirmeye çalışan çevreler bulunuyor.

Aslında Müslüman göçmenlerin Batı dünyasında olumlu dönüşümlere yol açma ihtimali kuvvetli. Dünya siyasetine hükmeden şer güçler bu dönüşümü aşağılık çıkarları için tehlike addediyorlar. Batı’da gelişen Müslüman nüfus ile, iç sorunlarını çözerek istikrara kavuşmuş bir İslam dünyasının olumlu etkileşimin meydana getireceği deviminden korkuyorlar. Zira ruhsal köklerini yeniden keşfeden Müslümanlar kapitalizmin kirlettiği dünyamız için hayırlara yol açacak bir devrimci modele vesile olabilirler. Böyle bir ruhsal, manevi potansiyel var ve maalesef Müslümanlar bunun pek farkında değiller. Bu farkındalığı geliştirmek gerekiyor.

“Portland Vakası
” örneğinde görüldüğü gibi, Batı dünyasının vicdanlı insanlarıyla Müslüman dünya arasında sağlıklı iletişim kanalları açmak şart. Batı’da İslam’a karşı bir cephe açılıyorsa eğer, bu cepheyi zayıflatacak bir dost çevrenin de buna karşılık gelmesi lazım. Dünyanın daha adil bir sistemle yönetilmesi, her tarafta barış ve huzurun egemen olması için en iyi seçenek, bu.

Dünyada çok kirli bir oyun oynanıyor. İnsanlığı felakete sürükleyecek olan bu oyunu ifşa etmek herkesten önce Müslümanlara düşüyor. Yapılması gereken ilk iş ise, İslam coğrafyasındaki kanamayı ne yapıp edip durdurmak olmalı. İslam coğrafyasının sakin ve üretken bir nekâhat dönemi geçirmeye şiddetle ihtiyacı var. Eşyanın hakikatini kavramaya odaklanmış Müslüman zihniyet bilimsel, ahlâkî ve manevî devrimini ancak böyle bir iklimde gerçekleştirebilir. Aksi takdirde şer güçlerin tayin ettiği gündemler arasında boğulur gideriz.

.

#ABD
#Müslümanlar
7 yıl önce
Portland Vakası
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı