Bir süredir Devrim, Karşıdevrim lafıdır gidiyor.

Bu lafa bayılıyorum..

İçi dolu görünen boş bir laf.

Cumhuriyetin ilk kuşakları devrim yerine ''inkılab'' derlerdi, o ayrı.

Şimdilerde Kemalizm şapkası giyen eski tüfek marksistler..

Devrim-Karşıdevrim hikayesi, onların icadı.

Bu akıllı adamlara göre, Karşı-Devrim 1950''de başladı.

Sonraki bütün kötülüklerin kaynağı Demokrat Parti''dir.

Ondan öncesi "Asr-ı saadet".

Türkiye sanki bir gel-git ülkesi.

27 Mayıs''a ''Devrim'' dediler.

12 Mart''a önce alkış tuttular, sonra küfrettiler.

12 Eylül''e yuh çektiler.

Derken 28 Şubat''ı göklere çıkardılar.

Toplumsal gerçeklere dayanmayan "şemalaştırmacılık"eski marksistlerin bir hastalığı.

Ama bir o kadar da eğlendirici.

Fazla düşünmenize..

Gözlem yapmanıza gerek yok.

Şu TESEV anketiyle ilgili neler söylemediler ki..

Az kalsın, "masa başında hazırlanmış" diyeceklerdi.

Maazallah, ülke bu adamların eline kalsa..

Halkın yarısını hapishaneye..

Yarısını tımarhaneye gönderirler.

''Gerçek Atatürkçü''lere göre ''Milli Şef Dönemi'' karşıdevrim''dir.

İsmet Paşa neler yapmamıştır ki..

Devlet dairelerinde Atatürk portreleri depolara kaldırıldı.

Yerini İsmet Paşa resimleri aldı.

Yetmezmiş gibi Türk parasından Atatürk''ün resmini çıkarttı..

Tabii, yerine kendi resmini koydurdu.

Atatürk''ün sofra arkadaşlarını, yani -Mutad-ı zevat''a Ankara''yı dar etti.

Paşa''nın hışmından korkan bazıları yurtdışına kaçtı.

Atatürk''le küs eski silah arkadaşlarını yanına çekti.

Kimini milletvekili yaptı, kimini bakan.

Daha neler neler..

Bütün bunları yapmasaydı..

1950''de serbest seçimlere izin vermeseydi..

Müstakbel darbenin hedefi İsmet Paşa olacaktı.

Bunun emareleri görülüyordu.

Elbette, Demokrasiye geçişte dünya konjöktürü etkiliydi.

Ama en az onun kadar Tek Parti Dönemi''ne karşı biriken öfkeyi de hesaba katmak lazım.

''Kasketliler Hareketi'' birkaç yıl daha gecikip, İsmet Paşa yerinde kalsaydı..

Kim bilir ne olurdu!

Yani İsmet Paşa en akıllısını yaptı.

Ama bunu ''şu bizim akıllı adamlar''a gel de anlat..

İletişim Profesörü Ali Atıf Bir, Seray Sever''le iletişim arızası yaşayıp sulu-kahveli skeç yapmasının ardından Dekanlık görevinden ayrıldı. Ben size gerçek bir hikaye anlatayım. Beşiktaş Anadolu Lisesi öğrencileri dönemlik bir dergi çıkarmak için kolları sıvamışlar. Çocuklardan birine Ali Atıf Bir ile röportaj yapmak düşmüş. Bahçeşehir Üniversitesi ile Beşiktaş Anadolu Lisesi komşu sayılır. Aralarında yüz metre var yok. Çocuklar heyecanlı. Ama, bugün git yarın gel, muamelesine maruz kalmışlar. Bir türlü Atıf Hoca''yla iletişim kuramamışlar. Üstüne üstlük Atıf Bir''in sekreteri, "Bahçeşehir Üniversitesi dışında soru soramazsınız" diye kestirip atmış. Güçbela röportaj günü almışlar. O gün çocuklar, ses kayıt cihazlarını, kalem ve kağıtlarını alıp gitmişler. Uzun bir süre kapıda bekletildikten sonra ne oldu dersiniz? Sekreterden "röportajı iptal ettik" cevabı almışlar. Neye uğradıklarını şaşıran iki çocuk ahlaya puflaya okullarına dönmüş. Anlaşılan Atıf Hoca''yı çocukların ahı tuttu.