|
Ali topu tut! Tut Ali tut.

Agu, mugu diye diye konuşmayı söktükten sonra ilk kez bu kelimelerle tanışmadık mı kara tahtada! Neden Evren değildi de, Ali idi mesela? Sıradan ve kolay oluşuydu sanırım sebep! Öyle değil mi ya, herkesin tanıdığı bir Ali, her Ali''nin yanında da ip atlayan bir Ayşe her zaman vardı işte. Bahçede Ali desen, bir düzine çocuk bakardı sana. Peki neden hep Ayşe idi ip atlayan kızın adı? Herhalde bir tek o bilmiyordu ip atlamayı ama varsa yoksa hep Ayşe zıplardı ilk okuma kitaplarında... O kitapların bu tek düzeliğine rağmen çocuk aklı ne de meraklıydık! Çocuktuk işte, haklıydık ama sora sora öğrendiğimiz hayatı, günü gelince sormadan yaşamaya da alıştık işte…

Çocuk olmak…

Ne güzel günler, ne de güzel sözlerdi onlar… 23 Nisan gösterilerine hazırlıkları hiç unutmam. Sadece o, “On para ver, on para ver; on para yoksa beş para ver” temposunu duymak ve bir fırsatını bulup o trampeti konuşturmak için hala 23 Nisanlarda bir tören alanına gitmeye fırsat kollarım. Hoş zaten 15-20 gün öncesinden başlar o trampet ve zil sesleri etrafta ama ben o tören düzenlerine bayılırım. Eeee, zamanında ben de o bando takımının en ön sırasında sağ başta giderdim. Hoş bando takımının her safında da oldum ama tören alanında gözüm hep o çocuklardadır. Onların bir yandan trampet çalıp bir yandan anasını-babasını görme merakı ne de güzeldir ama görünce de ne ritm kalır, ne de sıra? Çocuktur işte! Aklı oyunda, gözü sevgilerindedir. Ve ne gariptir ki insan; büyüyünce bu kez aklıyla sevip, gözünün önündeki sevgileri de görmez bile…

Tören alanlarındaki o küçücük bedenlerden çıkan avaz avaz marşlar ve şiirler alır götürür beni hep o yıllarıma. Bir boru sesiyle öne eğilen başlar ve sonrasında gümbür gümbür başlayan İstiklal Marşı''nda sesimden titrerdim ayakta! Şanslı çocuklarız bizler… Dünya''daki tek çocuk bayramı Atamızın bizlere hediyesi! Ne kadar gururlu olsak az bile… Nur içinde yat Atam!

Bugün 23 Nisan! Ama büyüyünce eskisi gibi neşe dolu olmuyor insan...

Çocukken sadece bir tatil ve eğlenceydi ama büyüyünce anlıyor insan neşe dolu ve mutlu olmanın anlamını. Çocukken aldatıldığını aklının ucuna bile getirmeden mutlu mutlu yaşarken büyüyünce mutlu olmak için aldatılmamaya dikkat etmeyi öğreniyorsun... Çocukken sonu gelmez sorularla etrafında olup biteni anlamaya çalışırken gün geliyor, “ben bu filmi gördüm” diyip soru bile sormuyorsun... Heee, bazen “hay anlamaz olaydım” da diyorsun ama hayat bu! O zamanlar Ali''nin tuttuğu topların yanına kar, tutamadıklarının ise nasıl gol olduğunu bizzat yaşıyorsun… Çocuklar yine etrafında belki ama şimdi onlara hem gıpta hem de hüzünle bakıyorsun! Çünkü onlar en keyifli yıllarının farkında bile değilken, sen onları bekleyen hayatı çok iyi biliyorsun.

“Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusu…

Ne beylik ve ne entresan bir sorudur değil mi şu? Daha okumayı yeni sökmüş ya da sınavların en başarılı çocuğundan bile gelen cevapları bilirsiniz işte! Aslında sorunun amacı öğrenmek değil, çocukla sohbeti koyultmanın ilk çaresidir. Hani okuma yazmayı öğrendiğimiz gün, herkes aferin demişti ya... Bir doğru yapınca nasıl da ödüller verilirdi… Şimdi ise öyle mi? Doğruların önemi yok artık. Mühim olan yanlışlarla yaşamak, yaşayabilmek!

Ama geçen gün güzel bir söz fısıldandı kulağıma…

Doğruyu bulana kadar her şey yanlış şıklardan biridir!

Yani doğru çok kıymetlidir! Ne küçükken okumayı söktün diye yakana takılan kurdela da ne de sınavlarda cevapladığın yüzlerce sorudadır. Orada da üç yanlış bir doğruyu götürür zaten! Başarı yanlışlarının sayısıyla, başarısızlık ise doğrunun kıymetini bilmemekle ölçülür hayatta…

Bak küçük Ayşe ve Ali, iyi okuyun şimdi beni!

Şu an ve her zaman sürekli bir sınavla büyüyeceksiniz! Önemli olan kaç doğrunuzun olduğu değil, onların yanına yanlış koymamanız… Evet, aynen bir test gibi aslında hayat! Tek büyük fark ise süredir. Hayatta süreyi siz, sınavlarda hocanız belirler! Hayat da, tıpkı testler gibi size daha çok yanlışları gösterir ama süreyi size bırakır. Ama emin olun okulda çözdüklerinizden çok zordur hayat! Süresi size kalmıştır ama zaman sadece sizin belirlediğiniz gibi bitmez. Ama siz siz olun, doğruyu bulmak için yanlış yapmayın yeter! Çünkü siz yanlış yapmadığınız sürece, günün birinde doğru sizi mutlaka bulur…

Gününüz kutlu, yarınlarınız mutluluklarla dolu olsun!

13 سال واپس
Ali topu tut! Tut Ali tut.
Küfre küfür, kâfire kâfir diyememek
Batı çalar, CHP oynar…
Rusya yaptırımları, ABD’nin Türkiye uyarısı ve çifte standardı
Nüfus
Yasa ve toplumsal meşruiyet: 6-8 Ekim davası