|
"Şortunu giy ve yürü..."

Bu bir kolaj (parçalar yapıştırarak görüntü oluşturma) çalışması ya da imaj üretimi... Reji böyle dedi: "Şortunu giy ve yürü... Yolda simitçi çocuğa gülümse, simit al, taksi şoförleri ile çay iç, sohbet et..."

Özal da tırmanış günlerinde böyle yapmıştı. Bizim millet Amerikanvari jestleri sever! Simitçi çocuklar ve taksiciler bu kolaj eyleminde Derviş''e yönelik "halk sempatisi" için güzel görüntüler... "Derviş Özal''a ne kadar da benziyor!" çağrışımı bile, Özal hatırasını kullanmak bakımından etkili bir kolaj çalışması olur.

Türkiye''nin kredi notu neden düştü?

Bakan Gökalp, Derviş''le tartıştığı için...

Döviz neden yükseldi, borsa neden düştü?

Hükümet ortağı partiler "Derviş yasaları" konusunda ayak sürüdükleri için...

Faizler neden aşağı indi, Hazine bonolarına neden alıcı çıktı, Derviş''in programına güven duyulduğu için!

Amerika Derviş''in programına siyasî destek istiyor, IMF de öyle, Dünya Bankası da... Tüm hükümet Derviş''e verdiği destek kadar anlamlı... Ya da Derviş''e muhalefet ettiği ikadar anlamsız! Muhalefetin hiç anlamı yok, çünkü Derviş bugüne kadar onlarla görüşme gereği bile duymadı.

Aslında siyaset bile, yarın Derviş siyaset yapacaksa anlamını koruyabilecek.

Halk, Derviş''e destek verirse halk oyu anlamlı olacak...

Zımnen söylenen şu: Halk kimi seçiyor bakın bir, şu siyasî kadroları halk seçmedi mi? Öyleyse halkın özgür iradesi falan masal bunlar, halk iradesi Ecevit için nasıl yönlendirildi ise, şimdi de Derviş için yönlendirilebilir.

Onun için medya, Strateji Mori''nin kamuoyu araştırmasında Derviş''e verilen oylar arasında "eksi" nitelik taşıyanları değerlendirmeye lâyık bile bulmuyorlar. Hatta araştırma sonuçlarını CNN Türk''te M. Ali Birand''la birlikte yorumlayanlar, düşük eğrileri, yüksek eğrilere bakarak yorumluyorlar.

Cumhurbaşkanı Sezer, Derviş yasalarını onaylamazsa vay haline... O bile, o ünlü popülaritesinden pekçok şey kaybedebilir... Şeker yasaları için onayı geciktiren Sezer için manşetler yayınlanmaya başladı bile.

Asker ve Derviş...

Asker sevmeli Derviş''i... Ama önce onu askere sevdirici bir iki malzeme sergilemeli. "Kemalizm" konusunda Derviş''in arşivlik konuşmaları bunun için pekalâ kullanılabilir. Hürriyet''ten Sedat Ergin 1 Nisan''daki yazısında, "eniştem beni niye öptü" cinsinden bir yazı ile Derviş''in "Kemalizm''e ilişkin kararlı duruşu"nu sergiliyor. Ondan 13 gün sonra da Milliyet''ten Hasan Cemal, taşı gediğine koyuyor. Başlığa bakın bir: "Hükümetin son şansı, askerin Derviş''e bakışı..." Hasan Cemal, Sedat Ergin''in yazısına atıfta bulunarak, Derviş''in "Kemalizm"e ilişkin görüşlerini "Askerin Derviş''e bakışı tek kelimeyle sıcak" yargısına ulaştırıyor. (Milliyet, 13 nisan 2001)

Böylece, Türk siyasetinde ihmal edilemeyecek bir zaruret olduğu için, askere de kolaj çalışmasında güzelleştirici rolü oynatılmış oluyor.

İşçiler, memurlar, çiftçiler, Derviş için çoktan kurban edilmiş durumdalar. Onların hiç mi hiç güzelleştirici yanları yok, onun için "şortlu yürüyüş"te Derviş''le hiçbir memur, işçi ve çiftçi karşılaşmıyor.

Amerika, Avrupa ve bunların inisiyatifindeki uluslararası finans kuruluşları bir elleri para musluğunda, sesleniyorlar: Para istiyorsanız, "Derviş yasaları"nı destekleyin. Havuç ve sopa... Destek yoksa para da yok. Yani "paranın siyasî maliyeti"ni ödemek zorundayız... Para bir tür siyasî terbiye aracı olarak kullanılıyor. Burada kim hatırlamaz "Leh kralına da yardım gönderile, para almaya alışan buyruk almaya da alışır" sözünü söyleyen Dördüncü Murad''ı? Ümidimiz Amerika''nın bizi bizden daha çok düşüneceği tasavvurunda... Özal, Derviş''ten çok daha iyi oyun kurucu idi, ama Körfez krizinde "bir koyup üç alma"yı beceremedik ve yıllardır "Amerika''nın yanında yer alma"nın bedelini ödüyoruz. Rivayete göre 80 milyar dolarlık bir bedel bu... Şu an beklediğimiz tüm dış kredi ise en iyimser rakamla 20 milyar dolar...

Derviş, "benim durumum garip ve tuhaf, bunun farkındayım" diyor.

Zaten herkes de bu "tuhaf ve garip durum"u onaylamaya sevkedildiği için kafalar karışmış durumda.

Kabinenin en genç bakanı Erkan Mumcu''nun kafası karışmış durumda meselâ: "Program- hükümet ve program- siyaset ilişkisini konuşacak mıyız, konuşmayacak mıyız? Programın başarısı ''hükümetin programı olmasına" bağlı... Ama medyanın "olayı" sunuşu şöyle... Siyaset seyirci.... Doğru mu değil mi?... Programın en önemli gelir ayağı turizm ise... Benim de katkım istenemez miydi? Programın hükümette görüşülmesi... Muhalefete bilgi verilmesi.. Meclis''le paylaşılması daha doğru olmaz mıydı? Diyelim ki bu program başarısızlıkla sonuçlandı... O zaman ne olacak?" diye soruyor. (Yavuz Donat, Sabah, 17 Nisan 2001)

Parlamenter sistem içinde makul düşünüyor ama, o "Derviş''ten önce"ydi...

Siyasete "Derviş''ten önce, Derviş''ten sonra" kriterleri geldi ve ondan pekçok kişinin haberi yok.

Bahçeli Derviş''in Gökalp''i bir nevi fırçalamasına alınmış ve "Bir bakana hitap ederken daha nazik olun" gibisinden uyarmış (hayret!). Ama o da "Derviş öncesi"ne göre düşünüyor. Hani "Sen hâlâ annenin margarinini mi kullanıyorsun" diyorlardı ya, tıpkı öyle... Bahçeli hâlâ Derviş''i herhangi bir bakan ve kendisini de başbakan yardımcısı sanıyor. O insanların nominal değerine göre öyle oysa, bir de efektif değeri var.

Bir "Derviş sorunu" yaşıyoruz ülke olarak.

Ve Derviş, bir "erken siyasallaşma sorunu" yaşıyor. Onun üzerinden Türkiye''yi hizaya getirme politikalarının oluştuğunu hissediyoruz. Sanki Derviş sopalaşmış, bir dövme aracı haline getirilmiştir.

Bunu farkedemiyorsa, kendisi ne öder bilmem ama, Türkiye''ye bir bedel ödeteceği açıktır. Bundan böyle Derviş''in onu umutla bütünleştiren çevrelerin hesabı kadar kuşku ile izleneceğini belirtmek isterim.

23 yıl önce
"Şortunu giy ve yürü..."
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet