|
Dünya borç krizine yürüyor

IMF ile Dünya Bankası’nın ortaklaşa yaptıkları yıllık olağan toplantı 12-18 Ekim 2020 tarihleri arasında gerçekleşti.

İki kurumu temsil eden bir forum olan Kalkınma Komitesi açıklamasında; COVID-19 salgınının ülkeleri harap ettiği, sağlık sistemlerini ezdiği, üretkenliği bozduğu, gıda güvenliğini tehdit ettiği, iş kayıplarını artırdığı ve özellikle en yoksulların gelirlerini azalttığı ve bu sürecin aşı bulunana kadar devam edeceği belirtildi.

80 yılın en büyük küresel daralması-krizinin yaşandığı; krizin yoksulluğu, eşitsizlikleri artırdığı ve uzun vadeli ekonomik büyüme beklentilerine zarar verdiği ifade edildi. Krizin daha çok en savunmasız olanların hayatlarını ve geçim kaynaklarını tehdit ettiği dile getirildi.

IMF tarafı dünyanın yoksul ülkelerin pandemi ile bir felakete doğru gittiğini, hükümetlerin ve şirketlerin yatırımcılara ve bankalara aşırı borçlandığını söyleyerek gelmekte olan büyük borç krizi konusunda uyarıda bulundu.

Salgın sırasında üretimin düşmesi ve kamu harcamalarının artışı nedeniyle devlet borç yükündeki aşırı artışla nasıl başa çıkılacağı söz konusu toplantıdaki tartışmaların en sıcak konularından biri oldu.

IMF’ye göre, Düşük Gelirli Ekonomilerin yaklaşık yarısı şu anda borç temerrüdü (moratoryum) tehlikesiyle karşı karşıya.

**

Kalkınma Komitesi raporunda; salgından fakir ülkelerin daha fazla etkilendiği, bu yıl (salgın sonrası 6 ay) 88 - 115 milyon arasında insanın aşırı yoksulluğa sürüklendiği, 2021 başına kadar bu rakamın 150 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dünya Bankası, küresel ekonominin bu yıl kişi başına yüzde 5-8 arasında küçülmesinin beklendiğini ve bunun yoksulluk düzeylerini 2017 yılı seviyelerine geri getirerek yaşam standartlarının iyileştirilmesindeki üç yıllık ilerlemeyi geri alacağını tahmin ediyor.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, “pandemi ve küresel durgunluk, dünya nüfusunun yüzde 1,4’ünden fazlasının aşırı yoksulluğa düşmesine neden olabilir” diyor.

Bir tarafta borç servisinde yaşanan güçlük, diğer yanda salgın nedeniyle yaygınlaşan yoksulluk az gelişmiş ülkeleri büyük bir kaosa sürüklüyor.

**

Dünya Bankası baş ekonomisti (aynı zamanda başkan yardımcısı) Carmen Reinhart, küresel güneyin “eşi görülmemiş bir borç krizi ve yeniden yapılanma dalgasıyla” karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.

Önümüzdeki iki yıl içinde, en büyük 30 yükselen ekonomi, hem özel hem de kamu olmak üzere, şimdiye kadarki en yüksek seviyede borçla karşı karşıya.

Fakir ülkeler, salgının neden olduğu çöküşle başa çıkmak ve mevcut borçların geri ödemelerini karşılamak için daha da fazla borçlanmaya zorlanacaklar.

**

Yaklaşan borç temerrütlerini ortadan kaldırmak için G20 tarafından bir borç servisi ertelemesi onaylandı ve bu yılın sonuna kadar devam edecek. Bu erteleme sadece ikili (devlet kaynaklı) borçlarla ilgili.

Özel alacaklıların (çokuluslu finans şirketlerinin) benzer ertelemeyi yapmaları IMF ve Dünya Bankası yöneticileri tarafından şiddetle tavsiye edilmektedir.

Aslında fakir ülkelerin borç temerrütlerini önlemenin tek etkili yolu bankalara ve çokuluslu şirketlere olan borçlarını silmektir. Ama hiç gündeme gelmeyen politikadır.

IMF başkanı Georgieva toplantıda yaptığı konuşmada, “IMF’nin acil durum programlarının koronavirüsle ilgili gelir çöküşünün yarattığı büyük bütçeyi ve ödemeler dengesi finansman açıklarını kapatmaya ve daha fazla mali alana izin vermeye odaklandığını” söyledi.

Yani, IMF’de yıllardır putlaştırdığı paradigmanın aksine mali disiplin zamanı olmadığını, borçlanmanın kaçınılmazlığını dile getiriyor.

Yine Carmen Reinhart, Kenneth Rogoff’la yaptığı ortak çalışmada yüksek borçluluğun (borç/GSYH oranının yüzde 90’ı geçmesi) ekonomik büyümeyi azalttığı, ülkelerin borçlanmaması gerektiğini savunuyorken; şimdilerde Financial Times’a verdiği bir röportajda “pandeminin ekonomik etkisiyle mücadele etmek için borç alın” diyor.

Yani, en liberal iktisatçılar bile pandemi sürecinde borçlanma dışında bir seçenek olmadığını söylüyor (Türkiye’de bütçe açıklarının ve borç stokunun artışına biraz da bu perspektiften bakılması gerekir diye düşünüyorum). .

**

Yüksek kamu borç seviyeleri, küçülen ekonomiler ve artan mali baskıların ortasında borç ertelemeleri sadece kısa süreli nefes alma demektir. Asıl yapılması gereken ağırlaşan borç yükünün sürdürülebilir bir ekonomik işleyişe engel olmayacak düzleme-yapıya taşınmasıdır.

Bu yapılmadığında dünyayı büyük bir borç krizinin beklediğini özellikle Dünya Bankası ve IMF yakinen bilmektedir.

#IMF
#Borç
#Kriz
4 yıl önce
Dünya borç krizine yürüyor
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık