|
Belediye başkanlarının canını acıtacak davranışlar

Hukuk herkese ekmek kadar su kadar lazım olan ve arandığı zaman değeri anlaşılan bir kavramdır. Hukuku en fazla ağızlarına dolayıp da gücü eline geçirdiğinde tanımamazlıktan gelenleri bekleyen can acıtıcı konuları açıklamaya çalışacağız.

Hukuki gerekçe olmadan işçi çıkarmalar baş ağrıtır

Bu köşeyi takip edenler kamuya sınavsız işçi alımını eleştirdiğimizi bilirler. Kamu kurumlarına sınavsız personel alımının vicdanları kanattığını, istisnai kadrolara yapılan atamalar dışında da KPSS şartı aranmadan, hatta ilansız ve hiçbir sınav olamadan kamu kurumlarına sınavsız çok sayıda personel alındığını bu köşeden yıllardır yazıp duruyoruz. Yine Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in kapsamının dışına çıkarılan kamu kurumu sayısının giderek artmakta olduğunu açıkladık.

Ayrıca, hangi hallerde ve hangi kurumlara KPSS şartı aranmadan işçi alınabileceğini tek tek örneklerle açıkladık. Kamuya ilan yapılmadan işçi alınamayacağını da net bir şekilde ifade ettik. Hatta bu konuda sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına işçi alımlarının Yönetmelik kapsamı dışında olmasına rağmen Türkiye İş Kurumu’nun internet sitesinde bu vakıflara yapılacak işçi alım ilanlarının yayınlandığını belirttik. Yine belediye şirketlerinin de işçi alımlarının Yönetmelik kapsamı dışında olmasına rağmen bu şirketlerin işçi alımlarına ilişkin ilanların da Türkiye İş Kurumu’nun internet sitesinde yayınlandığını ifade ettik. Yani kamu kurum ve kuruluşlarına hiçbir şekilde sınavsız ve ilansız işçi alınmasının mümkün olmadığını aksi durumda sınavsız ve ilansız işçi alımı yapan kurumların İş-Kur tarafından ağır para cezasına muhatap olacaklarını da belirttik.

Şimdi de seçim sonrasında yaşanan işçi çıkarmalarına gelelim. İBB’den çıkarılan çok sayıda işçiyle ilgili açıklama yapan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan şu ifadelerde bulundu; “Bu işçiler usulüne göre alınmışsa kimse bunları seçim öncesi alındı diye suçlayamaz. Biz sadece ekmeğimiz, emeğimiz için buradayız. Bütün bunları haklı bir gerekçe olarak önümüze asla koyamazsınız. Sayın İmamoğlu da çok iyi biliyor ki, 2 Nisan 2018’den itibaren belediyelerin hiçbir hizmetinde taşeron işçi çalıştırılamaz.
Peki, belediyenin ihtiyacı olan işçiler İŞKUR üzerinden alınıyorsa bunun neresi yasa dışıdır, ahlak dışıdır, kurallara aykırıdır.
Dolayısıyla bizler bu arkadaşlarımızın ne zaman işe girdiğine bakmaksızın, işini yapıyor mu, görevini yerine getiriyor mu, zamanında işine geliyor mu, alın terini akıtarak İstanbul’a hizmet ediyor mu buna bakarız. Dolayısıyla emekçi kardeşlerimizin yanında olmak bizim insani sorumluluğumuzdur....”

Demek ki işçi çıkarmada bakılması gereken yegane husus işçi alımında hukuka aykırılık olup olmadığı, işçinin işini yapıp yapmadığı ve işçinin kural dışı davranışlarının olup olmadığıdır. İş-Kur üzerinden ve usulüne göre alınan işçileri keyfi bir şekilde çıkaranları ciddi yaptırımların beklediğini ifade edebiliriz. “Seçim sonrası belediyelerdeki personel kıyımı nasıl durdurulabilir?” başlık yazımızda konuyu bütün boyutlarıyla açıkladığımız için tekrar etmek istemiyoruz. Özetle işinde gücünde olan bir işçinin, sadece belli bir dönemde işe girdi diye iş akdi feshediliyorsa buna sebebiyet verenleri ciddi yaptırımlar beklediğini ifade etmek isteriz. Ne demek istediğimizi anlamak isteyenlerin bir dönem mahkeme kararlarını uygulamayan eski bakanların ve müsteşarların ödedikleri tazminatlar ile görevi kötüye kullanma suçlarından dolayı mahkeme kapılarında bekleyen bir dönemin güçlü bürokratlarını hatırlamalarını öneririz. Ben yaptım oldu derseniz sonuçlarına da katlanacağınızı bilmeniz gerekir.

Ancak, norm kadro çalışması vb. yöntemlerle yapılan objektif tespitlere göre işçi fazlalığı tespit edilmişse ve işten çıkarmalar da buna göre yapılmışsa kimse bir şey diyemez. Ortada hiçbir tespit yapılmadan ezbere yapılan israf vb. söylemlerle ben yaptım oldular hukuk sisteminin kaldıracağı davranışlar değildir.

Yenikapı’daki araba şovu İBB Başkanına pahalıya patlayacak gibi

Hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin dahi bildiği bir hususu açıklayarak devam edelim. Bütün belediye başkanları kamu görevlisidir ve yaptıkları iş de kamu hizmetidir. Dolayısıyla kamu görevlilerinin tabi olduğu kurallara tabidirler. Kuralların dışına çıkanların karşısına ise ihtiyaç anında herkese lazım olan hukuk çıkar. İsteyenler Adalet Bakanlığından yargılanan belediye başkanlarının istatistiğini isteyebilirler.

Bu çerçevede, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanının talimatıyla Yenikapı’ya getirtilen ve ‘ihtiyaç fazlası’ denen araçlar adeta açık artırma yapılacak gibi sergilenmeye başladı. Belediyenin ihtiyaca binaen kiraladığı araçların faaliyet dışına çekilerek hizmetten alıkoyulması en basitinden ciddi bir kamu zararı oluşturacaktır. Bunların bir günlük atıl bekletilmesinin kamuya yüklediği maliyet dahi ciddi boyutlardadır.

Belediye başkanının keyfi bir şekilde belediyenin ciddi bedeller ödeyerek kiraladığı araçları bu şekilde bekletmesi ve israf gerekçesiyle hizmetten alıkoyması, yaptığının sonuçlarına da katlanacağını biliyor olmasını gerektirir. Her halde böyle yaparsanız size hiçbir şey olmaz, oluşacak kamu zararını da kiralamayı yapanlara ödetiriz diyen hukukçuları vardır.

Belediye başkanları, varsa suçu ve suçluyu tespit
ederek ilgililere havale eder

Belediyelerdeki devir işlemleri her zaman sancılı olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Her yeni gelen devri sabık oluşturarak şov yapmayı arzu eder ki halk nezdindeki “vay be” adam tozu dumana kattı denilsin. Ama hukuk devletinde “ihkak-ı hak” yoktur. Bunun yerine hukuki tespitler yapılarak hukuksuzluk yapan ve suç işleyen kamu görevlileri tespit edilerek gerekli soruşturmalar yaptırılarak ortaya çıkan sonuçlara göre adli ve idari süreçler başlatılır.

Ayrıca, görevi başında kalmasında sakınca görülen kamu görevlileri varsa bunlar hakkında da görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanır. Kamuda bana göre israf, ona göre israf diye bir kavram olmayıp, bunun yerine kamu zararı vardır. Kamu zararının tespitinin nasıl yapılacağı ile sonuçları da hem 5018 sayı Kanunda hem de bu Kanuna göre çıkarılan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te belirlenmiştir.

İşte bu noktada belediyenin kiralama yöntemiyle edindiği yüzlerce her çeşitten hizmet aracını makam aracı safsatasıyla meydanlarda sergilemek hukuk bilmezlik bir yana olsa olsa akıl tutulmasıdır. Ya da bu işi yapan kişinin kendini belediye başkanından ziyade dokunulmaz ve lâyüs’el bir makama oturtarak bana kimse hiçbir şey yapamaz pozlarına bürünmesidir. Hem haktan, hukuktan ve adaletten bahsedip hem de tepe tepe hukuksuzluk yaparsanız işin sonunda da ağlamanın fayda vermeyeceğini bilmeniz gerekmektedir.

Sonuç olarak, herkesin aklını başına toplayarak geçmişte görev yapanlara hizmetlerinden dolayı teşekkür etmeyi bilmesi yapılan yanlışları ve hukuksuzlukları tespit ederek peşini de bırakmadan gereğini hukuk dairesinde yapması gerekiyor. Herkes kendine göre israf tanımı yaparak kamu zararı oluşturulursa, dünde ve bugünde var olan ve yarında var olacak Merkezi İdarenin vesayet denetimi karşısında kıvranmaya razı olacaktır. Basiretleri kapananlar hariç, her belediye başkanı İçişleri Bakanlığının ve Bakanının ne yaptığını ezbere bilecek kadar basiretlidir. Ancak, bilerek ve isteyerek hem Devletin sinir uçlarıyla oynayarak hem de hukuk dışı davranışlara tevessül ederek sonucunda oluşan mağduriyeti kullanmak için gezi vb. kalkışmalara taban oluşturmak isteyenlerin ağır bedellere hazır olmalarını da hatırlatmak isteriz.

Belediyeler, başkanların
özel mülkiyeti değildir

Son zamanlarda basına yansıyan haberlere göre bazı belediye başkanları belediyeleri kendi malları gibi görerek aymazlığı ve utanmazlığı zirveye çıkarmışlardır. Seçilene kadar vatan millet türküsü söyleyenlerin iş başında kendilerine emanet edilen kamu mallarına fütursuzca saldırmaları hayrete muciptir. Belediye başkanları zannediyor ki beş yıl boyunca her istediğimizi yaparız ve kimse de bize bir şey diyemez. Halbuki başkanlar hem halka hem de hukuka karşı sorumludurlar.

Bu bağlamda, kimi başkanlar akrabalarını özel kalem müdürlükleri vasıtasıyla memur yapıyorlar, kimileri yakınlarına şirket kurdurup belediye ihalelerine girmeye teşvik ediyorlar, kimileri de akrabalarından kim var kim yok üst görevlere getirmeye çalışıyorlar. İçişleri Bakanlığınca bunlar hakkında hukuki sürecin başlatıldığını düşünüyoruz.

Ey başkanlar, unutmayın ki gök kubbenin altında hiçbir şey gizli kalmaz ve bu gizli işler hiç beklemediğiniz bir anda patlak verir. Tavsiyemiz, ortaya çıktığında utanacağınız işlere girişmeyin ve İçişleri Bakanlığının ciddi bir vesayet denetimi olduğunu da sakın ha unutmayın. Yoksa Mülkiye Müfettişlerinin karşısında terinizi silecek mendil ararsınız.

#Belediye
#Başkan
#İşçi
#İBB
#İŞKUR
#Özel
#Mülk
5 yıl önce
Belediye başkanlarının canını acıtacak davranışlar
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık