|
2020 yılı yeniden mali denge

Bugün son açıklanan iç borçlanma verilerinin nelere sinyal verdiğini değerlendirmeye çalışacağız.

Öncelikle şunu söyleyelim; özellikle 2018 krizinden sonra ekonominin içine girdiği türbülanstan çıkış için alınan kararların ve sonrasındaki gelişmelerin
mali dengede ciddi bozulmalara
neden olduğunu görmekteyiz.
2019 bütçesinin beklentilerin/
hedeflenenin çok üzerinde açık
vermesi (123,6 milyar lira), faiz dışı fazla bir yana açığın, 23,7 milyar lira gerçekleşmesi borç göstergelerini de önemli düzeyde etkilemiştir.
Geçmiş göstergeler yeni yeni gün yüzüne çıkınca
ciddi bir ekonomik tahribat
olduğu net olarak görülmektedir.

**

İç borçlarla
ilgili, özellikle
iki önemli gösterge
, borç gelişmeleri hakkında bilgi vermektedir. Birincisi borç çevirme oranları, ikincisi de borç stokundaki artış.
Geçmiş
borç çevirme oranlarına
baktığımızda; 2003 yılından itibaren yüzde 70-85 aralığında seyreden oranın 2018 yılında yüzde 98,1’e çıktığını ve 2019 yılının ekim sonu (10 aylık) ortalamanın yüzde 134 olduğunu görmekteyiz. Bunun anlamı 2019 yılında her 100 liralık borç servisi (anapara ve faiz ödemesi) için 134 liralık yeni borca ihtiyaç duyulduğudur.
Borç çevirme oranlarının %100 ün üzerinde olması demek,
borcu borçla çeviriyoruz
demektir. Artı, vadesi gelen borç servisinin (geri ödemelerinin) dışında
yeni borçlanma ihtiyacımız
ortaya çıkıyor demektir.
Böyle bir yapı;
borç stokunun
kaçınılmaz olarak aşırı bir şekilde artmasına, bütçe açıklarını besleyen yeni
faiz baskısına
, devletin daha çok piyasaya girerek
özel sektörün kullanacağı kaynakları
kamunun finansmanında kullanmasına, dolayısıyla
özel yatırımların ve büyümenin azalmasına
neden olacaktır.
Bu senaryo özellikle 1990’lı yılların başlarında yakalandığımız
açık-borç-faiz-açık kısır döngüsünün
bizzat resmidir.
Yani, 2018 ve 2019 bütçe ve borçlanma performansı olağanüstü şartların gereği idi denilip
aynı tablo bir daha tekrarlanmamalıdır
.

**

Sanayi endeksi, PMI endeksi, Güven endeksleri, faiz oranlarındaki düşüş, kur istikrarı vs. ekonomideki kötümser
havanın yavaşça iyimsere dönüştüğünü
göstermektedir.
2020 Ocak ayında hazine
nakit dengesinin fazla vermesi
de borçlarla ilgili bir iyileşme olacağının habercisi.
Yine son yayınlanan borç yönetim raporuna baktığımızda iç borç servisinde gerçekleşen ile hedeflenen arasında 5 milyar liralık olumlu fark oluştuğunu görmekteyiz. Yani hedeflenenin altında bir borç ödemesi gerçekleşmiş. Bunun en önemli nedeni
borçlanma faizlerindeki düşüştür.

Mayıs 2019’da sabit faizli senetlerin faiz oranı yüzde 25,8’lere kadar çıkmışken, Aralık 2019’da bu oran yüzde 11,7’lere kadar gerilemiştir.

Yani,
Merkez Bankası’nın faiz indirimi
sadece kredi maliyetlerini düşürerek reel sektörü harekete geçirmiyor, aynı zamanda
devletin borçlanma maliyetlerini de doğrudan etkiliyor
.
Merkez Bankası’nın faiz indirimleri sonrasında hedeflenen ile gerçekleşen faiz ödemeleri arasında 9 milyar liralık bir fark (daha az faiz ödenmesi) çıkmıştır. Tabii ki bu arada bütçeden ödenen toplam faizin
100 milyar liraya
ulaşması (73 milyar lira iç borç, 25 milyar lira dış borç faizi)
oldukça yüksek bir faiz
ödendiği anlamına gelmektedir. Çünkü, uzun süre bütçeden yapılan faiz ödemeleri 50-55 milyar lira arasında seyretmişti.

**

Borç yönetim raporundan yansıyan bir başka ilginç gelişme ise net borçlanma olarak 89 milyar lira hedeflenmişken 152.4 milyar lira borçlanılmasıdır. Bu çok
önemli ve ciddi bir sapmadır.
Söz konusu gelişme
iç borç stokuna da yansımış
; 2019 yılının Ocak ayında 647 milyar lira olan iç borç stoku aralık ayı sonunda
873 milyar liraya
ulaşmıştır. Bu durum son dönemde iç borç stokunda en yüksek artışın olduğu yıl (
yüzde 35 artış
) anlamına da gelmektedir.
Ayrıca;
bir defalık gelirler
(TCMB yedek akçesi, vergi afları ve bedelli askerlik gelirleri gibi) olmasaydı bütçe çok
daha büyük açık
verecekti gerçeğini de bilmeliyiz.

İşin açıkçası 2019 yılı bütçesi her yönüyle elimizde kalmaktadır.

**

2020
ekonomiyle ilgili
başlangıç rakamları
ve geneli ile ilgili görüntü
olumludur.
Ama özellikle kamudaki
harcama disiplini
, israf boyutu dikkate alınarak
ciddi bir tasarruf yapma zorunluluğu
(kamuoyu beklentisi var) net olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hükümet; iyi niyetle, ekonomik büyümeyi sağlama, işsizliği azaltma ve yeniden bir ekonomik canlanma için
bütçe imkânlarını cömertçe kullanmıştır.
Ama bugün bütçe imkânlarıyla ekonomide
genişlemeyi teşvik etmenin sınırına gelinmiştir
.

Hükümetin kısa, orta ve uzun vadeli öngörülebilir, şeffaf, hesap verilebilir bir yapıyı-planı acilen (YEP hedefleriyle uyumlu) devreye sokması gerekiyor.

Yani, güneş açmışken çatı onarılmalı, yeni bir hikâye ile yola devam edilmeli.

Günü kurtarmak
adına atılan adımların
geleceğin heba edilmesi
anlamına geleceği tecrübesini geçmişte en açık ve acı örneklerle
Türk halkı yaşamıştır.
#PMI endeksi
#Merkez Bankası
#Borç
#Faiz
٪d سنوات قبل
2020 yılı yeniden mali denge
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle