|
51.7 yetmez

Gerçeğe hayli yakın seçim sonuçlarını önceden tahmin etmiş ve bu nedenle de akademi ve siyaset dünyasında muteber bir yere sahip araştırma şirketi ANAR, kurultay ve kongrelerden sonra sormuş:

"Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?"

Şöyle bir tablo ortaya çıkmış:

AK Parti: % 51.7

CHP: % 24.7

MHP: % 12.1

HDP: % 8.2

Diğer: % 3.3

Önce şunu tespit edelim: Muhalefet cephesinde bir terakki var. HDP hariç bunların tümü bir araya gelmişti de Ekmeleddin Beyefendi"ye çıka çıka %38.44 oy çıkabilmişti. Bakın 40.1"e gelmişler. Yüzde 1.66 artış var. Bravo vallahi!

AK Parti cephesinde ise bir stabilizasyon görünüyor. Oylar bir miktar artmış, ancak Anayasa referandumuna gitmek için gerekli olan 330 milletvekili henüz cepte değil. Yol kısa ve kritik. Çok çalışmak lazım.

Hem iktidar, hem de muhalefet için.

Sizce hangisi daha hazırlıklı görünüyor?

Bilindiği üzere siyasi iletişimin iki ayağı vardır:

İkna ve değişim. Seçmeni ikna edeceksiniz, o da fikrini değiştirip size oy verecek.

"İkna"nın da iki ayağı var:

Vaat ve güven. Seçmenin ihtiyaç ve taleplerine, ülkenin gelecek tasarımına uygun vaadlerde bulunacaksınız; bundan da önemlisi bu vaatleri yerine getireceğinize dair güven ortamı oluşturacaksınız.

"Değişim"in de iki ayağı var:

Biri: Sürdürülebilir olması. Yani fikrini değiştirdiğiniz ve size oy veren seçmen kitlesiyle ilişki ve iletişiminizi kesintisiz (permanent) bir şekilde yürütmeniz.

Diğeri: Değişimin nabzını sürekli ölçümlemelerle elinizde tutmanız.

Bu çerçevede sizce 2015 seçimlerine kim daha hazırlıklı?

"Büyük düşün, küçük davran"

Cuma günü Shaya"nın genç yönetici kadrolarına hasbelkader bir konferans verdim. Shaya, Kuveyt merkezli Alshaya Grubu"nun bir Türkiye yatırımı. Moda-hazır giyim, güzellik-bakım ve gıda perakendeciliğinde şu uluslararası markaları temsil ediyor: Bath and Body Works, Claire"s, Coast, Debenhams, Dorothy Perkins, Evans, Miss Selfridge, Topshop, Topman, Le Pain Quotidien, Pinkberry, Shake Shack, Starbucks, The Body Shop, Victoria"s Secret, Victoria"s Secret Beauty and Accessories ve Warehouse.

Kendilerini ifade ederken kullandıkları şu cümle özellikle dikkatimi çekti:

"Shaya; "Büyük Düşünmenin", "Küçükmüş Gibi Davranmanın" ve "Kendin Olmanın" ödüllendirildiği bir çalışma anlayışını benimsemiştir."

Yaklaşık 3 saat süren bu tür konferanslarda aslında amaç, katılımcıların aklında iletişim kültürü ve uygulamasıyla ilgili en fazla üç-beş temel düsturun kalmasıdır. Bunu sağlayabilirseniz söylediklerinizi de sizi de bir daha unutmaz.

Eğer çok fazla şeyin akılda kalmasına çalışırsanız da işittikleri konferans sonrasında uçar gider. Sonuçta ne kadar ve nasıl bir iz bıraktığınızı tam olarak bilemezsiniz. Örneğin kıyıdan kenardan söylediğimi zannettiğim bir cümle, gitmiş bir arkadaşın ileride de hatırlayabileceği ir cümle galinde beynine yerleşmiş. Volkan Yazar arkadaşımızın bakın aklında ne kalmış:

"İki tür insan vardır; filmi izleyenler ve filmi okuyabilenler."

Aynı şey hayat için de geçerlidir aslında. Hayatı "izleyenler" ve onu "okuyabilenler"...

Bu çerçevede son izlediğimiz filmi keşke hep birlikte "okuyabilseydik". Bu hayatta tutunamayan Philippe Seymour Hoffman"ın son oynadığı uzun metraj filmin adı "İnsan Avı"ydı. (A Most Wanted Man) "Sadece izleyenler" için heyecanlı bir casus filmiydi. Oysa yönetmenin iki tane kilit mesajı vardı ki, filmin "fenomeni, içeriği, biçimi ve özü"nü de bu mesajlar belirliyordu:

Bir: Daha güvenli bir dünya için... (Her şey mübahtır)

İki: İstihbarat birimleri arasında verilen sözlerin bir anlamı yoktur. (Her şey mübahtır)

İnanmış, samimi ve dürüst bir Çeçen Müslüman delikanlı; onun iktidar sahibi, yurtdışına para kaçıran ahlâksız babası; parayı aklayan Alman bankacı; El Kaide"ye yardım toplayan bir akademisyen, Çeçen delikanlıya yardım eden iyi niyetli bir avukat kız; resmî Alman istihbaratının 11 Eylül kompleksiyle dolu, şiddet yanlısı yöneticisi; gayrı resmî Alman istihbaratının ruhen gelişmiş, yalnız, fakat toplumsallık duygusu üst düzeyde gelişmiş, başarılı yöneticisi; Amerikan istihbaratının "her şey mübahtır" ilkesinin temsilcisi, şeytani planlar peşindeki kadın yöneticisi...

Çeçen delikanlıyı saklayan bir Türk aile ve pek çok Almanya"da yaşayan Müslümanlar... Bizimki dahil her ülkede olabilecek türden entrikalar ve insanlığın bittiği noktada çözümlemeler...

Mutlaka gidin "okuyun"...

10 yıl önce
51.7 yetmez
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet