|
Bizim halk vaatlerle palavrayı iyi ayırt eder
29 Ocak 2015 tarihli “
Çipras, kapitalizmin duvarına toslar
” başlıklı yazımızda “Çipras'ın işinin zor olduğunu kendisi dâhil herkes gayet iyi biliyor” diyerek lafa girmişiz ve seçim sonuçlarının ardından İsviçre'deki öğrencilik yıllarımızdan tanıdığım Yunanlı avukat arkadaşımız Adonis Gerolimpos'la yaptığımız telefon görüşmesini özetlemişiz. Adonis demiş ki:

“Sizin sosyal demokratlara söyle hiç sevinmesinler. Çipras, AB konusunda olduğu gibi seçim sırasında ileri sürdüğü pek çok radikal vaatten yavaş yavaş vazgeçmeye başladı bile. Başına en büyük bela da parçalı bohça halindeki (patchwork) onlarca koalisyon ortağından gelecek.”

Bizim sosyal demokratlarımız hatırlanacağı üzere Çipras'ın zaferine de çok sevinmişlerdi. Sadece Çipras'a mı, ondan çok daha önce
Hüseyin Obama
Başkan seçildiğinde de aynı sevinçli duyguları birbirleriyle paylaşıp transa geçmişçesine huzura ermişlerdi. Müslüman zenci Obama'nın ABD'nin 'Amerika Birleşik Şirketleri' tarafından sisteme nasıl entegre edildiğine tüm dünya tanıktır.

Dış dünyadan kendilerine yakın hissettikleri kim varsa malum, bizim sosyal demokratlarımız onların duyduğu huzuru onların acılarını yaşamış gibi paylaşır ve pek çok konuda bu memlekette soluk alıp veriyor olmaktan duydukları üzüntülerini de aralarında paylaşıp bu türden sola yatırılan haberlerle hafifletirler. Akıllı telefonların alkış ve başparmak yukarı sembolleriyle tweetler atarak ruh hallerini sosyal medyada sevinçle ifade ederler.

Hüseyin Obama'yı alkışlayanlara ABD sisteminin kendi liderlerine neler yapabileceğini o dönemde yazanlardan biri olarak, Çipras seçimi kazandığında da bugünkü 'temerrüde düştü, düşmedi' salıncağında sallanan haberleri de o günden öngörmüştük. Demiştik ki:


“Politikaları radikal bir şekilde değiştireceğiz” açıklamaları yapan, borçların ödenmemesinden tutun da özelleştirme karşıtı politikalar uygulayacağını bilmeyenin kalmadığı Çipras ve hükümetinin neyi başarıp neyi başaramayacağını anlamak için kapitalizmin son yüzyıl içindeki serüvenine bakmak yeter. Beğenin beğenmeyin (ki beğenenine rastlamak pek kolay değildir) tüm aklı başında sosyal bilimciler kapitalizmin, insana en uygun sistem olarak (İçindeki şeytan unsuru melek unsurundan çok daha güçlü olduğundan mı acaba?) daha uzun yıllar kendini dünyaya kabul ettirmeye devam edeceğine işaret ediyorlar.

Kapitalizmin kılıktan kılığa giren, giderek karmaşıklaşan bir nebula halinde döne döne yoluna devam ettiğini, liberalizmin de, serbest pazar rekabet anlayışının da bu toz bulutuna yol açmak için çeşitli transformasyonlardan geçerek küresel güç dengelerine ayar verdiğini son 20 yıllık gelişmelere bakıp da görmemek mümkün değil.”

Aynı durumun 'marka' kavramı için de söz konusu olduğunu belirttiğimiz bu yazıda Çipras'ın bir marka vaadi gibi dünyaya da sunduğu şu taahhütleri hatırlatmışız:

“AB'den ve IMF'den bağımsız, Almanya'ya kafa tutan, borçlarını ancak kendi istediği şekilde –o da belki– ödemeyi planlayan, Yunanistan halkının kemer sıkmasına son verecek olan bir strateji...”

Tekrar soralım:

–Peki, bu vaat tutulabilir miydi? Tutulabiliyor mu?

Yunan hükümeti gelinen günümüzde yaşadığı ve yaşattığı süreçlerle kapitalizmin duvarına toslarken, sosyal demokrat dostlarımıza Çipras'a yaptığınızı Sayın
Demirtaş'a
da yapmayın, diye hatırlatmak istedik. Yunan halkı vaatleri yer de, bizim halk ne yapar? Palavraya karnımızın tok olması için pek çok nedenimiz var. Cumhuriyet tarihimiz boyunca geçtiğimiz demokrasi sınavlarıyla Türk halkı siyasal iletişimin imbiğinden geçen geçmeyen, uygun düşen düşmeyen nice vaadi artık 'ince eleyip sık dokuyan' tezgahlardan geçirmesini öğrendi. Çok partili sisteme geçme arzusunu doğru ifade etmekten başlayarak rahmetli
Menderes, Özal, Demirel
, Ecevit diye saymaya başlayarak, 12 yıl öncesinin Sayın Erdoğan'ına ve bugünün Sayın Davutoğlu'na siyasal iletişimin penceresinden bakarak, liderlik ettikleri bu halkın nasıl bir '
Demokrasi Sınav Tarihi
' geçirdiğini hep birlikte anımsamaya çalışalım.

Gelin de halkın sağduyusuna inanmayın…

Demokrasiyi tırnaklarıyla kazıyarak bugünlere taşıyan ve bedenine çok dar gelen Anayasa'yı artık değiştirmek istediğini ayan beyan açıklığa kavuşturmuş bulunan bizim milletimizin hak ettiği koalisyona kavuşacağına dair inancımızı hala kaybetmiş değiliz.
#Yunan hükümeti
#Kapitalizm
#Menderes
#Özal
#Demirel
9 yıl önce
Bizim halk vaatlerle palavrayı iyi ayırt eder
Almanya’nın korkusu ne? Referandum öncesi yeni operasyon ne?
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!