Bugün Türkiye’nin günlük ekonomik, sosyal, siyasi atmosferinden bir nebze olsun sıyrılarak üst düzeyde soyutlamayla dünyanın mevcut ve gelecekteki tasarımına kısa ama derin bir yolculuk yapmaya çalışacağız.
Biz de bu Kırılım Çağı’nda temel tercihlerde zorlanıyoruz. Ya birbiri üzerine gelen kırımları, değişimlere adapte olabilecek bir dünyayı pasif olarak kabul edeceğiz; ya saldırganlaşıp hırçınlaşarak ipleri elimizde tutmaya çalışıp, denetim mekanizmalarını sıkı sıkıya bağlayacağız ve gri alanları yasaklayacağız; ya da bu gri alanları kapsayan yeni modeller üzerinde çalışacağız.”
Faruk Bey’in konuşması tabii ki bu kadar değil… Yakında tamamı Vakfın internet sitesinde yayınlanacaktır… Ancak bu bölümde ortaya koyduğu analiz, KOBİ’lerden büyük şirketlere, siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine her kurum ve kişinin takkeyi önüne koyup düşünmesi gerektiğinin altını kalın kalın çiziyor…
Sonuç aslında basit… Ya kırılımları doğru algılayıp onlara göre yeniden konumlanacağız ya da kırılımlar bizi önüne katıp sürükleyecek… Tercih bizim yani…
“Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, birileri düşünmüyor demektir.”