|
O kasketin ayak izleri…

Daha birkaç hafta önce gerek oyun, gerek alınan sonuçlar ve klasmanda ki yeri itibarı ile mutsuz bir camia profili içinden çıkıp, bugün herkesin mutlu olduğu bir tablo oluşturmak çok da kolay gerçekleşmedi.

Abdullah Avcı’nın acaba sorularının gölgesinde işe başladığı günden bugüne geçen yaklaşık üç aylık süreçte Trabzonspor’un oyundan çok daha önemli sorunları vardı. Avcı önce, kulüp yöneticisinin takım yöneticisi olmadığından yola çıkarak futbol takımını sivil topluluktan tamamen ayırdı. Sonrasında futbolcuların kulüp için, kulübün futbolcular için öneminden dem vurdu.

“Önce takım savunması” dediğinde birileri dudak büktü, “Trabzonspor savunma yapmaz” eleştirilerinin arasında önce takım savunmasını oluşturdu. Haddini ve gücünü bilen futbolcu topluluğuna, oynarken nasıl mutlu olacağının reçetesini yazdı.

Kazanırken de oyundan mutlu olmayan ciddi bir çoğunluğa karşın direndi, inancını önce futbolcu topluluğuna sonra da alınan sonuçlarla camiaya kabul ettirdi. Daha önce çalıştırdığı Başakşenir’i süper kupada, ardından Beşiktaş’ı ligde mağlup ederken ortaya koyulan futbol aklı, mücadele gücü ve yardımlaşma taraflı tarafsız herkesin beğenisini topladı.

Trabzonspor’da şimdi sadece futbolcu değil, tüm camia mutlu.

Bu mutluluk fotoğrafı öz güveni de beraberinde getirirken ümitler yeniden yeşerdi. Taraftar kağıt kalemi eline alıp hesap yapmaya başladı.

Üç ayda yaşanan bu değişimin kısa özetini yaptıktan sonra bu birliğin ve dirliğin sürdürülmesi için sadece Abdullah Avcı ve futbolcunun çabasının yetmeyeceğini de belirtmek isterim. Bundan sonrası için öncelikle yönetimin birlikteliği, camianın sahiplenmesi ve bireysellikten kurtulup, Trabzonspor futbol takımını bir bütün olarak düşünmek gerek.

Bu kısa değerlendirmeden sonra gelelim kasketin hikayesine…

Teknik Direktör Abdullah Avcı’nın taktiği ve Beşiktaş maçından sonra Trabzonspor’un sembolü haline gelen o kasket, sıradan bir kasket değil. O kasket efsane teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı’nın aksesuarı da değil. Abdullah Avcı, o kasketi takarak 1970 yılların hatırlanması ve o muhteşem sezonların heyecanının yeniden yaşanması adına önemli bir argümanı ortaya çıkarttı.

Diğer kulüpleri bilmem ama her zaman belirttiğim gibi Trabzonspor, günü yaşayan, günü kurtaran bir anlayış içinde olamaz. Trabzonspor, geçmişinden bugüne yaşanan ve yaşatılan başarılarıyla övündüğü gibi model olarak geçmişini bu güne taşımak zorunda olan bir camiadır.

1980'li yıllarda Trabzonspor gibi olamayan İstanbul kulüplerinin, Trabzonspor’u kendilerine benzetme başarısının (!) sonucunda yaşanan travmalar, inanıyorum ki o kasketin ayak izleri takip edilirse sona erecektir…

#Trabzonspor
#Abdullah Avcı
#Beşiktaş
#Kasket
3 yıl önce
O kasketin ayak izleri…
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...