Kendilerini bu şartlarda yaşamaya zorunlu hissettikleri için pek çok metropol çifti ikinci, üçüncü çocuğu yapma düşüncesinden kaçıyor. Ya da çevresindeki çocuklu çiftleri gözlemleyerek stres ve çelişki dolu bir hayattan uzak kalma düşüncesiyle hiç çocuk sahibi olmuyor.
“Çekirdek ailede ‘proje çocuk’ yetiştirmek fikri yerleştikçe bu konuları aşma ihtimalimiz yok. Ayrıca şu andaki eğitim sistemi, servisinden özel ders ihtiyacına kadar çekirdek aileyi maddi ve manevi olarak yıpratan en önemli hususlardan biri. Çalışmak zorunda olan ebeveynler (çünkü ev, araba sahibi olmak, lüks yaşamak gibi hayalleri var) kendi sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirdiklerini düşünerek çocuklarından da dâhi olmalarını beklemekteler. Böylece sürekli eleştirilen, istediklerini yapmama ile tehdit edilen çocukların, çocukluklarını yaşamaları ve mutlu olmaları beklenemez. Aile bu sarmaldan çıkamadığı için boşanmalar da artıyor. Aaaah sevgili hocam söyleyecek çok söz var.”
Adler’in teorisi, Özmete hocamızın pratik hayata dair analiziyle birleşince nasıl da ete kemiğe bürünüyor, değil mi?
Çocuklarımızın önünü açacak sağlıklı bir toplumdur, sağlıklı toplum da yine sağlıklı, kendini eksik hissetmeyen bireylerden oluşur. Bu bir sarmal gibi zaman içinde ilerler...