|
Suriye"ye neden müdahale edelim?

Arap Birliği Suriye''ye 500''ü aşkın bağımsız gözlemciler gönderecekmiş! Robert Fisk''in dünkü yazısında yer alan "bu gözlemciler ne kadar bağımsız bırakılacak" sorusu Suriye ziyaretlerimi aklıma getirdi. Çok iyi ağırlandığımız ancak muhalif birisi ile buluşma şansını hiç bir zaman bulamadığımız ziyaretler. Suriye rejiminin bu noktada Mısır''daki Mübarek rejiminden farkı; imaj kontrolünü büyük bir misafirperverlik şemsiyesi altında yapması ve Türk dostu olduğunu hissettirmeye aşırı özen göstermesiydi.

2004 yılından bu ana kadar da Doğu Konferansı ile başlamak üzere 6 kez Suriye''ye gittim. Asma Esad ve Esad''ın siyasi basın danışmanı Bouthaina Shaaban başta olmak üzere yazarlarından siyasetçilerine, iş kadınlarına, sıradan insanlara, din adamlarına geniş bir görüşme ağım oldu. Bunların neticesinde Suriye''ye ilişkin izlenimlerim hiç bir zaman "etkileyebileceğimiz, kontrol edebileceğimiz bir ülke" şeklinde olmadı.

Sokaklarda yanınızdaki rehberler uzaklaştığı zaman Suriye ve Mısır''ın görünen ve görünemeyen iki yüzü olduğunu hemen fark edersiniz..

Ne aşırı iyi niyetli dostluk girişimleri, ne 62 kez Suriye''ye gidilmesi, ne de Esad''la yapılan görüşmelerin saatlerce sürmesi Suriye politikasının arka planının iknasına da, çözülmesine de yetmez. Bir anda emin olduğumuz her konuda çırağa çıkabiliriz. Nitekim geçenlerde Bouthaina Shaaban verdiği mülakatta, bizim büyük bir başarı olarak gördüğümüz vizelerin kaldırılması meselesinin; Suriye''nin fikri olduğunu, bunun Türkiye''yi Arap ülkelerine yakınlaştırmak için bir tür hediye olduğunu söylüyordu.

Nitekim 2005 yılında kendisi ile yaptığım bir söyleşide de Türkiye ile olan ilişkilerinde iyileşmenin nedeni olarak Türkiye''nin Irak işgaline karşı aldığı tutum olduğunun altını çizmişti."Türkiye çok iyi duruş almıştır, mecliste Irak''ın işgalini reddederek ve Amerikan askerlerinin topraklarından geçişine izin vermeyerek..."

Suriye, son yıllardaki dostluk girişimleri ile olası bir Amerikan işgaline karşı bir kalkan olarak Türkiye''yi görmek istedi.

Suriye''nin siyasi kodlarını da kültürel kodlarını da okurken buradaki Osmanlı''nın bölgede 404 yıl süren hâkimiyetine ortak tarihe falan fazla güvenmemek gerekiyor. Bu bizi sadece dost yapar, ortak çıkar sahibi yapmaz.

Suriye; 404 yıl Osmanlı egemenliğinde, sadece 26 yıl Fransa (1920-1946) sömürüsünde kalmış olmasına rağmen hukuk siteminden ticaret dünyasına, eğitim anlayışına, devlet yapısına kadar Fransızların etkisi her yerde görülür. Osmanlı hayranı Suriyeli romancı Nadia Khost''a göre; Fransızlar''ı bu topraklara çeken ilk şey bu coğrafyadaki ipek ticaretinden doğan zenginlik olmuştur.

Suriye sokaklarında her yerde Osmanlı eseri ile karşılaşırsınız. Bu, güzel kültürel sohbetlere vesile olur. Ancak iş dünyasında bu etkinin en küçük izini bulamazsınız. Birçok önemli ve büyük şirketin Fransızlarla ortaklığı ya da bağlantısı var. Suriye ekonomisinde Fransa etkisi her yerde kendini hissettirir. Suriyeli yöneticilerin, etkili kişilerin eğitim geçmişlerine baktığınızda ise Rusya''da geçen eğitime ilişkin bir döneme mutlaka rastlarsınız. Nitekim Suriye''de Arapçaya çevrilen Türk yazarlarının seçiminde bu görülür. Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve bir dönem Suriye''de yaşayan Orhan Kemal, Suriyelilerin en çok okudukları Türk yazarlarıdır. Türkiye''nin müdahale etmesi istenen Suriye artık bir Osmanlı toprağı değildir. Uzak tarihini hayırla yad eden ama yakın tarihinde Fransa, Rusya ve İran etkisi ile politikasını şekillendiren bir ülkedir.

Daha 1997 de kurulan ama kısa sürede mili geliri 127 bin dolara yükselen ve Amerika''nın donanmasına ev sahipliği yapan bir ülkenin Katar''ın Arap ligindeki etki ve gücünü de görünce Arap çöllerindeki saraylarda Lawrence''ın ruhu dolaşıyormuş gibi ihtiyatlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Doğalgaz, petrol, para, güç ile demokratik talepler hiç eşitlenebilir mi ki.

Büyük oyunda bizim hissemize sadece demokrasi koruyuculuğu düşüyor galiba.

...

Ürdün''lü gazetecilerle konuşuyoruz. "Suriye''ye niye müdahale etmiyorsunuz" diye soruyorlar. "Niye edelim ki.." sorusunun cevabı ise "sivil katliam"....

"Bir Arap ülkesi olarak niye siz etmiyorsunuz" sorusunu ise "siz lider ülkesiniz, güçlüsünüz" şeklinde cevaplıyorlar.

Bu sözlerin benzerini batılı gazetecilerden, muhalefet temsilcilerine o kadar çok yerden duyuyoruz ki... Bu talep romantik bir taleptir. Başkasının malını kolayca infak etmek gibidir. Türkiye''nin Suriye''ye askeri müdahale edecek noktaya getirilmesi, Ortadoğu kapanında Türkiye''yi sıkıştırıp İran''a yüklenmek için kurulan bir tuzak olmanın ötesinde bir fayda taşımaz.

Farklı vesileler ile birçok Arap ile konuşuyorum.

Türkiye''yi seviyorlar, ülkelerine örnek olsun istiyorlar. Neden sorusuna ise cevapları aynı: Erdoğan''ın liderliği, güçlü ekonomi, iyi ve liberal hayat, içkinin-gece hayatının serbest olması...

Müslüman demokratik ülke klişesi pek kimsenin umurunda değil.

12 yıl önce
Suriye"ye neden müdahale edelim?
Andıçlanan yazarlara somaki hamamı
Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı iftihar ediyoruz
Doğrusal ekonomi algı dairesel ekonomi olgudur
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor